Eski Başkan Trump’a karşı başarısız suikast girişiminin başkanlık yarışının dinamiklerini değiştirdiği ve Cumhuriyetçilerin adayına kritik bir avantaj sağladığı açık. Demokratların Biden’a yarıştan çekilme baskısını artırmaya başladığı bir dönemeçte gerçekleşen tarihi olay, Trump’ı gerçek bir mağdur haline getirdi. Trump’ın kürsüden inerken verdiği saldırıya meydan okuyan fotoğrafları da Amerikan halkı için kurşun yiyen ve onlar için savaşan bir lider imajını sağlamlaştırmış oldu. Bu tarihi anı siyasi bir zafere çevirme refleksi göstermekte tereddüt etmeyen Trump, bundan sonra ne kendi kitlesini harekete geçirmekte ne de Cumhuriyetçilerin tam desteğini almakta zorluk çekecek. Bütün bu avantajlı tabloya rağmen, ülkenin kutuplaşan siyasetini de göz önünde bulundurduğumuzda, Trump’ın şimdiden Amerika’nın bir sonraki başkanı olduğunu söylemek için erken olduğunu belirtmek gerekiyor.
GÜVENLİK ZAAFI VE MAĞDURİYET
Suikast girişiminin detaylarıyla ilgili birçok şey yazılıp çizildi ve farklı komplo teorileri de üretildi. Amerikan derin devletinin Trump’ı ortadan kaldırmaya çalıştığını iddia edenlerden yaşananların tamamen mizansen olduğunu söyleyenlere kadar geniş bir yelpazede senaryolar yazıldı. Şimdilik kesin olarak bildiğimiz bir şey varsa o da Trump’ın korunmasından sorumlu olan Gizli Servis’in sonuç itibariyle güvenlik zaafı oluşmasını engelleyemediği oldu. Bu zaafın oluşmasının sebepleri de uzun süre soruşturulacak ve tartışılacaktır. Bu saldırı öncesinde de zaman zaman tartışma konusu olan Gizli Servis’in bu olay sırasındaki performansı ve oturmuş prosedürleri de çok detaylı biçimde sorgulanacaktır. Cumhuriyetçilerin olayın arkasında Demokratların parmağını arayan bir siyasi iletişim stratejisi takip etmeleri de kuvvetle muhtemel.
Soruşturma süreçlerinin politize edilerek siyasi kutuplaşmanın bir aracı haline getirilmesini bekleyebiliriz ancak böyle bir strateji Trump’ın işine yaramayabilir. Suikast girişiminin soruşturulması elbette normal ancak Demokratlara ve özellikle güvenlik güçlerine karşı sonu gelmeyen siyasi bir savaşa dönüştürülmesi ters tepebilir. Trump’ın seçimlerde ihtiyacı olan imaj, ülkesi için kurşun yemiş ancak böyle bir trajik olay sonrasında ülkeyi bir araya getirebilen bir lider görüntüsü vermek olacaktır. Aşırı söylemleriyle kendi tabanını mobilize eden ve tartışmanın parametrelerini sürekli kendi istediği yöne kaydırmayı başaran Trump’ın bağımsız seçmenleri ikna etme ihtiyacı ortadan kalkmış değil. Bu tür seçmeni Biden gibi bir adayın ülkeyi yönetemeyeceğine ikna etmek Biden’ın münazara fiyaskosu sonrasında o kadar zor değil. Ancak Trump’ın ülkenin istikrarsız ve bilinmeyen bir yere doğru götürmeyeceği konusunda güvence vermesi merkeze yakın seçmen açısından önemli olacak.
BAŞKAN YARDIMCISI J.D. VANCE HAMLESİ
Cumhuriyetçi Parti Kongresi’nde Ohio Senatörü J.D. Vance’i Başkan Yardımcısı adayı ilan eden Trump’ın akıllıca bir tercihte bulunduğunu söylemek gerek. Vance daha önce Trump’a en ağır lafları eden ‘Asla Trumpçı’lardan biri. Vance, kırsaldaki sisteme tepkili ve az eğitimli beyazların yaşadığı sosyo-ekonomik sorunların Trump gibi popülist liderler için nasıl verimli bir zemin hazırladığını gösteren ve bu konuyu ülke gündeminin ilk sıralarına taşıyan ‘Hillbilly Elegy’ (Dağlının Ağıtı) adlı kitabın yazarı. Ohio senatörü seçilerek siyasete giren ve Trump’ı da hakarete varan sözlerle ağır eleştiren Vance’in kuzeydoğu ve ortabatıdaki salıncak eyaletlerde siyasi karşılığı olacaktır. Trump, küreselleşmenin işsizlik ve uyuşturucuya mahkûm ederek kendi kaderlerine bıraktığı sisteme tepkili kitlelerin desteğini 2016’da almış ancak 2020’de Biden’ın sendikalarla sıkı ilişkileri üzerinden işçi sınıfını yanına çekmesini engelleyememişti. Trump, Vance hamlesiyle hem bu eyaletlerde karşılığı olan hem de seçim stratejisine kritik katkı yapabilecek bir ismi yanına aldı.
Trump’ın suikast girişimi üzerinden topladığı sempati ve siyasi kredinin üzerine yaptığı J.D. Vance hamlesi şu ara rüzgârın kendisinden yana esmesini sağlıyor. Bunun üzerine Trump’ı Trump yapan ‘ayrıştırıcı’ ve ‘kutuplaştırıcı’ siyasi retoriğini daha birleştirici mesajlarla törpülemesi durumunda daha da fazla avantajlı bir konuma gelebilir. Ancak saldırının ülkedeki ayrışma ve kutuplaşma havasının bir sonucu olduğunu savunanlar, Trump’ı bu siyasi iklimin yaratılmasından sorumlu tutacaktır. Trump’a oy vermenin ülkeyi yeni bir maceraya götüreceğini düşünenlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazla olacaktır. Bu durumda şu günlerde tam bir dağınıklık görüntüsü veren Demokratların farklı bir aday seçerek oyun değiştirici bir stratejik hamle yapması, Trump’ın avantajını silmese de belli bir oranda dengeleyebilir. Biden’ın adaylığında diretmesi durumunda ise Demokratların işi çok daha zor zira mağdur Trump’a karşı anti-Trump bir cephe oluşturmak yeterli olmayacaktır.
2016 seçimlerinde ağustos ayında Trump kampanyası tamamen dağılmış bir görüntüsü içerisinde olmasına rağmen Hillary Clinton’a soruşturma açıldığı haberi seçimin seyrini değiştiren bir etki yapmıştı. Trump kampanyası birkaç aylık süre zarfında toparlanıp seçimi kazanmayı başarmıştı. Biden’ın aday kalıp kalmayacağı ve Demokrat Parti Kongresi’nde nasıl bir görüntü çıkacağını henüz bilmiyoruz. Bunlar netleştikten sonra bile birçok farklı gelişme seçimin seyrini değiştirebilir. Bugünlerde Trump çok daha avantajlı bir konuma gelmiş durumda ama başkanlığını şimdiden ilan etmek için daha çok erken. Sadece mağduriyet yetmeyecektir, seçmenin gözünde Demokrat alternatifinden farklı olarak ülkeyi nasıl bir yere götüreceği meselesi daha belirleyici olacaktır.