2005 yılında meydana gelen Katrina kasırgası özellikle New Orleans şehri çevresinde yol açtığı hasar ve bu krizin doğru yönetilememesi sonucu dönemin başkanı George Bush ve Louisiana eyaleti valisine ağır bir siyasi fatura çıkarmıştı. Geçtiğimiz sene içinde meydana gelen ve yine Amerika’nın doğu kıyılarını vuran Irene kasırgası sırasındaki başarılı kriz yönetimi ise özellikle New Jersey Valisi Chris Christie gibi bazı politikacıların ortaya ulusal bir figür olarak ortaya çıkmasına yol açmıştı.
Her ne kadar kasırganın etkilediği bölgeler seçimler açısından kritik öneme sahip “kararsız eyaletler” olmasa da adayların krize karşı göstereceği tutumlar kampanyalar açısından son dakika golü olabilir. Öncelikle Başkan Obama kampanyasına ara vererek Beyaz Saray’dan yaptığı basın toplantıları ile kriz anlarında liderlik vasfını ortaya çıkararak güvenilir bir başkan olduğunun altını çizmiş oldu. Başkan adayları ile yapılan üç zorlu tartışmadan sonra Obama yeniden Amerikan ulusunun önünde sahneye solo olarak çıkarak görünürlük açısından da önemli bir avantaj elde etti. Ancak selin etkilediği bölgelerde New Orleans’ta olduğu gibi ortaya çıkabilecek koordinasyon problemleri ve güvenlik zaafları ise bu durumu Obama’nın aleyhine çevirecektir. Özellikle sosyal medya vasıtasıyla yayılacak nahoş görüntülerin faturası Obama’ya çıkarılacaktır.
Direkt kendisi olmasa da Romney’ye bağlı veya destekleyen gruplar Obama’nın krizi yönetimde yapacağı muhtemel hataları “liderlik zaafı” olarak sergileyebilir. Bunun yanında Romney’nin daha önceki yöneticilik kariyerinde krizde olan Salt Lake City Kış Olimpiyatları gibi organizasyonları ve Staples gibi şirketleri yeniden ayağa kaldırmış olması da kendi kampanyasınca yeniden gündeme getirilebilir. Bunun yanında Romney’yi önümüzdeki günlerde oldukça zor durumda bırakacak bir başka konu da daha önceki kampanya konuşmalarında FEMA olarak bilinen Federal Acil Durum Yönetim Kurumu hakkında söyledikleri olacak. Romney bu gibi kasırga ve doğal afetlerde çok önemli rol oynayan bu kurumun kapatılması ve acil durum yönetiminin eyaletlere bırakılması gerektiğini öne sürmüştü. Romney’nin başkan yardımcısı adayı ve Temsilciler Meclisi Bütçe Komisyonu Başkanı Paul Ryan ise FEMA’nın bütçe artırımı yolundaki isteklerini sürekli olarak reddetmesi ile tanınıyordu. Bu gibi kasırgaların kapsamı ve eyaletlere yıkacağı mali külfetin hiçbir eyaletin tek başına altından kalkamayacağı kadar büyük olduğu Sandy kasırgasında bir daha görüldü. Her ne kadar Romney, Sandy yaklaşmakta olduğu sırada yaptığı basın açıklamasında Romney’nin FEMA’yı kaldırmak gibi bir niyeti olmadığını vurgulamış olsa da Obama muhtemelen önümüzdeki günlerde bu konuyu gündeme taşıyacaktır.
Son olarak hem Romney hem de Obama için kasırganın etkilediği eyaletlerde sandığa gitme oranında düşüş görmek mümkün. Bu eyaletlerin özellikle de New York’un demokrat bir eyalet olması delege sayısında olmasa da ulusal oy anlamında Obama’da ufak bir düşüş anlamına gelebilir. Ulusal bazda yüzdelik oranlarda birbirine oldukça yakın ilerleyen iki aday için bu da ciddi bir etki yaratabilir. Bu durumda delege sayısı bakımından seçimi Obama kazansa dahi Sandy’nin ortaya çıkarabileceği ulusal oy bazındaki durum seçim sonrası yeniden seçim sistemi ve yüzdelik anlamda rakibinin gerisinde kalmış bir başkanın meşruiyeti tartışmalarına yol açabilir.
Zaman (31.10.2012)
.