Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Amerikan Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi için kullandığı sözler bu şekilde.
Bu tanımlamanın haklı olup olmadığını incelemeden önce Bakan Çavuşoğlu’nun bu sözleri neden söylediğine değinelim.
Pelosi, Trump’la söz konusu olan bir polemik çerçevesinde ABD’nin “Kuzey Kore, Rusya, Türkiye ya da Suudi Arabistan gibi bir ülke olmadığını, aksine demokratik bir ülke olduğunu” söylemişti. Yani Türkiye’yi de Kuzey Kore, Suudi Arabistan ve Rusya gibi ülkeler kategorisinde saymış, buna karşılık kendi ülkesi ABD’nin demokratik şekilde yönetildiğini iddia etmişti.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da “İbretlik cehaletiyle Pelosi'nin ABD Temsilciler Meclisi Başkanlığına kadar yükselmesi esas Amerikan demokrasisi adına kaygı vericidir. Türk milletinin iradesine saygı duymayı öğreneceksiniz” ifadeleriyle Pelosi’ye sert tepki gösterdi.
Demokrasinin ölçüsü halkın iradesini gösteren serbest seçimler ise, Türkiye’de halkın iradesini yansıtan serbest seçimler yoluyla gelmiş bir iktidar var. O hâlde Pelosi, neden Türkiye’yi hiç seçim yapılmayan Suudi Arabistan ve Kuzey Kore ile birlikte zikrediyor?
Gerçekten Türkiye ile bu ülkeler arasındaki farkı bilmeyecek kadar cahil olabilir mi?
Demokrasinin ölçüsü, başta ordu olmak üzere her türlü vesayet odakları karşısında durup halkın iradesini savunmak ise, Türkiye’deki iktidar 2002’de seçildiğinden beri bunu defalarca yaptı. 27 Nisan Muhtırası, kapatma davası, 17-25 Aralık Yargı Darbesi ve 15 Temmuz Darbe Girişimi başta olmak üzere demokratik olmayan yollardan girişilen sayısız saldırıya karşı halkın iradesini savundu.
Pelosi, bütün bunları bilemeyecek kadar cahil mi acaba?
Ülkesi ABD’nin bu girişimlerin çoğunun arkasındaki güç olduğunu da bilmiyor olabilir mi?
Eğer demokrasinin ölçüsü, bazılarının geniş bakışına göre, uluslararası hukuka ve insan haklarına saygı ise, kendi ülkesi ABD ile Türkiye’yi karşılaştıramayacak kadar cahil olabilir mi Pelosi?
Dünya tarihinde tek nükleer silah kullanan ülkenin ABD olduğunu bilmiyor olabilir mi? Hiroşima’daki dehşetten hemen sonra aynı dehşeti Nagasaki’ye yaşatmanın asıl nedeninin Japonya’yı barışa zorlamak mı yoksa savaş sonrası düzene dair bir sinyal verme kaygısı mı olduğu konusunda da bir şey bilmiyor olabilir mi Pelosi?
Ülkesi ABD’nin Vietnam, Afganistan ve Irak gibi ülkelere müdahalelerinin milyonlarca insanın ölümüne ve on milyonlarcasının sakat kalmasına yol açtığından haberi olmayabilir mi?
Bugün de uluslararası hukuku ayaklar altına alan, uluslararası anlaşmalardan keyfî bir şekilde çekilen, uluslararası örgütlerdeki üyeliğini askıya alan ve ekonomik yaptırımları bir silah olarak kullanıp yönetimini beğenmediği ülkelerin halklarını açlığa ve yoksulluğa mahkûm eden ülkenin kendi “demokratik” ülkesi Amerika olduğundan da haberi yok mu Pelosi’nin?
Demokrasi ve insan hakları konularındaki eleştirilerin de aslında başka ülkelerin iç işlerine ve egemenliklerine doğrudan müdahaleye hizmet eden kullanışlı araçlar olduğunu da bilmiyor olabilir mi?..
Bütün bu soruların cevabını düşündüğümde Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na itiraz ediyorum.
ABD Temsilciler Meclisi Başkanlığına kadar yükselen Pelosi’nin bütün bu gerçeklerden haberdar olmayacak kadar “ibretlik bir cahil” olduğunu düşünemeyiz.
Bunları bildiği hâlde yukarıdaki sözleri sarf etmesi bence cahillikten değil, kötü niyetten kaynaklanıyor. Liderliğini yaptığı Temsilciler Meclisi’nin son yıllarda Türkiye’nin güvenliğine ve ekonomisine yönelttiği saldırganlığı meşrulaştırma çabasını da unutmamak gerekir.
[Türkiye, 26 Eylül 2020].