İran'da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından İran'ın Batı ile ilişkilerinde yeni bir dönemin başlamasına yönelik beklentiler Ruhani'nin cumhurbaşkanı olmasının üzerinden 100 gün geçmeden heyecan verici bir karşılık buldu. Uzun zamandır İran ile Batı arasındaki ilişkilerin en hassas sorunu haline gelmiş nükleer enerji meselesinde taraflar bir ön anlaşmaya vardı ve olası yakınlaşmanın zeminine dair ipuçları verdi. Söz konusu ön anlaşmadan sonra 1979 İslam Devrimi’nden beri genelde problemli bir içeriğe sahip İran-Batı ilişkileri, özelde ise problemin de ötesinde düşmanlığa varmış olan İran-ABD ilişkilerinin yeni bir boyut kazandığına; bu yeni boyutun bölgede yeni ittifaklara ve ayrılıklara gebe olduğuna dair çok sayıda analiz yapıldı. Bu analizler içerisinde dengeli ve dikkatli bir yaklaşım sergileyenler olduğu gibi olumlu ya da olumsuz abartılı beklentilere yol açanlar da fazlaydı. İki ülkenin tarih boyunca biriktirdikleri sorunlar, iç politikalarında yükselen farklı sesler, küresel ve bölgesel oyuncuların olası yakınlaşma karşısında sergileyecekleri refleksler gibi birçok belirleyeni olan İran-ABD ilişkilerinin doğru okunabilmesi ve isabetli bir analiz yapılabilmesi için eldeki verilerin doğru bir sıralamayla irdelenmesi gerekmektedir. Bu çalışma bunu hedefleyecek ve bu amaçla şu sorulara yanıt arayacaktır:
- ABD-İran ilişkileri nasıl bir tarihsel seyir izledi?
- Bundan önce gayriresmi, dolaylı resmi ve doğrudan resmi görüşmeler var mıydı?
- Başlıca sorunlar nelerdir ve taraflar bu sorunlara hangi zaviyeden yaklaşmaktadırlar?
- İddia edilen yakınlaşma ne kadar gerçek ve bunun işbirliğine dönüşmesi ne kadar mümkündür?
- Taraflara yakınlaşma gereğini düşündüren ihtiyaçlar nelerdir?
- Olası yakınlaşmanın taraflar, bölge ve Türkiye açısından muhtemel sonuçları nelerdir?