İran, Batı’yla yaklaşık 4 senelik gecikmeyle anlaştı. Türkiye ve Brezilya’nın, İran ve Batı arasında Tahran anlaşmasını hazırlayıp İran’ı anlaşmaya razı etmesinin üzerinden tam 4 sene geçti. 4 sene boyunca sıklıkla duyageldiğimiz karşılıklı tehditler, blöfler, milliyetçi duyguları okşayan açıklamalardan sonra kritik bir zamanlamayla 6 aylık bir süreç öngören anlaşma Cenevre’de imzalandı.
Anlaşmaya dair birkaç noktanın altını çizmemiz lazım:
- Tahran anlaşması imzalandığında “Türk dış politikasının ekseni kayıyor” ağıtları yakan çevreler 4 sene sonra benzer çizgilerde imzalanan bu anlaşmayla birlikte büsbütün açıkta kaldı. Türkiye ise 4 sene önce gösterdiği diplomasiyi önceleyen tavrını, 4 sene sonra İran’la Suriye üzerinden gerginlik yaşadığı bir zamanda bile sürdürerek “eksencilere” tutarlılık dersi verdi.
- İran özetle yaptırımların gevşetilmesi karşılığında uranyum zenginleşmesi konusunda geri adım atmayı kabul etti. Ruhani, ekonomiyi düzeltmeden ülkeyi yönetemeyeceğinin farkında. Yaptırımlar ve yolsuzluk sebebiyle çökmüş bir ekonomiye sahip olan İran’ın yeni seçilmiş cumhurbaşkanı için nükleer meseleler şu an için ikincil öneme sahip. Bu sebepten İran anlaşmadan oldukça memnun.
- 1979 İslam Devrimi ve rehine kriziyle gerilen Batı-İran ilişkileri, nükleer meseleler ve İsrail ve Körfez’in İran fobisi de üstüne eklenince bir kriz dönemine girmişti. Şimdi ise Batı, İran’ı yeniden kazanma çabasında; çünkü kontrol edilebilir bir İran Batı’nın bölgedeki en doğal müttefikidir. Anlaşmadan İran’ın nükleer programını uzun vadede kontrol edilebilir bir şekilde geriletmeyi uman Batı da memnun.
- Anlaşmanın Batı-İran ilişkilerini nereye götüreceği konusunda biraz temkinli konuşmakta fayda var. 6 aylık ve her iki tarafın da yerine getirmesi gereken yükümlülüklere sahip olduğu bir süreçten bahsediyoruz. Bu anlaşmayı “tarihi bir anlaşma değil, tarihi bir hata” olarak gören İsrail ve Suudi Arabistan’ı da denkleme dâhil ettiğimizde, önümüzde uzun ve çetin bir yol var.
- Anlaşmayı sadece nükleer meseleler bağlamında okumamak lazım. ABD, Suriye konusunda Rusya-İran pozisyonuna oldukça yaklaştı. ABD, Rusya-İran pozisyonuna yaklaşıp, Suriye ihalesini iki ülkenin üzerine bıraktı. Bu esnada imzalanan anlaşmada ABD İran’a, yaptırımların gevşetilmesiyle birlikte Suriye konusunda daha geniş at koşturma alanı da verdi. İran ve Batı, Suriye halkının kanı pahasına yakınlaştı. Cenevre 2 toplanabilirse eğer ABD’nin Suriye konusunda İran’la hangi noktalarda birleştiğini açık bir şekilde göreceğiz.
- Son anlaşma ve özellikle de Suriye üzerinden “Bu Acemler de diplomasiyi biliyor yahu” yorumları havalarda uçuşuyor. Acem “diplomasisi” tartışmaları bir tarafa, 4 sene önce imzalanamayan anlaşmanın şimdi imzalanabilmesinin sebebinin İran’dan çok Batı olduğunu düşünüyorum. Suriye konusunda ise İran’a hareket imkânı veren şey, mahir İran diplomatları değil, yaklaşık üç senedir Suriye’de fiilen savaşan İran ordusu ve Şebbihaları’dır.
- Bir yumuşak güç ülkesi olan Türkiye, bölgedeki istikrara sebep olan her gelişmeden ekonomik ve siyasi kazanımlar elde etmektedir. Bu anlaşma da Türkiye’ye özellikle ekonomik açıdan fayda sağlayacaktır. Fakat anlaşmanın Suriye’ye yönelik implikasyonları Türkiye’yi pek memnun etmeyecek. Çünkü Cenevre’de imzalanan bu anlaşma ile Suriye için yapılması planlanan Cenevre 2 arasında kuvvetli bir bağ var ve bu bağ Suriye konusunda ABD-İran-Rusya yakınlaşmasına işaret ediyor. Cenevre 2’ye çok büyük anlamlar yüklememek gerekiyor yine de bu yakınlaşma Suriye halkının gerçek dostlarının önündeki engellerden birisi olacak.
[Akşam, 29 Kasım 2013]