SETA > Yorum |
Trump ın Kararı Kudüs ü Bağlamaz

Trump’ın Kararı Kudüs’ü Bağlamaz

Kudüs’ün statüsünü belirleme yetkisi Allah’tan Trump’ta veya herhangi bir ülkenin başkanında değil. Trump bu kararıyla BM kararlarını çiğnedi, zaten ilerlemeyen “barış sürecini” dinamitledi ama Kudüs’ün statüsünü tayin etmedi.

Trump’ın ABD Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma ve Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı tüm dünyada büyük yankı uyandırdı. ABD başkanları 22 senedir her altı ayda bir bu kararı erteliyordu. Amerikan Kongresi yani İsrail lobisinin ABD başkanlarından daha güçlü olduğu merciden çıkmış bir karardı bu. İsrail lobisi ABD siyasetinin çarklarının nasıl döndüğünü çok iyi bildiğinden on yıllardır kongredeki ağırlıklarını korumak için yatırım yapıyorlardı. Kudüs kararıyla bu yatırımın bir başka karşılığını daha almış oldular.

Trump’ın açıklaması Filistin-İsrail meselesinin özüne dair tam bir cehalet örneğiydi. Zaten ABD’nin bu meselede İsrail’in safında konumlanan bir taraf olduğu biliniyordu. Sayısız BM kararını veto ederek veya kararlara çekimser kalarak, yani tüm dünyaya kafa tutarak İsrail’e kalkan olmuştu şimdiye kadar. Şimdi ise Kudüs gibi meselenin en can alıcı noktasında İsrail tarafında pozisyon alarak üçüncü bir aktör olmaktan çıktı. ABD artık arabulucu değil, çünkü Kudüs’e dair resmi ve özcü bir pozisyonu var.

Diğer taraftan Kudüs derken hangi Kudüs’ten bahsettiğini bile bilmeyecek kadar olaydan kopuk. Trump İsrail’in başkenti olarak Batı Kudüs’ü mü kastediyor? Yoksa İsrail gibi batı-doğu ayrımını reddedip Kudüs’ün bir ve bölünmez olduğuna mı inanıyor? ABD’nin de geleneksel olarak eleştirdiği yasadışı yerleşimlerle kaplanan Doğu Kudüs’ü de mi İsrail’in başkentinin bir parçası olarak görüyor? Ya Eski Şehir? Bir gazeteci çıkıp da Trump’a Eski Şehir’in de İsrail’in “başkentinin” sınırları içerisinde mi olduğunu sorsaydı.

Kudüs ve Filistin’in geneliyle alakalı sayısız BM kararı var ve istisnasız hepsi Filistin’in en büyük gerçekliğinin işgal olduğunu söylüyor. Doğu Kudüs ve Batı Şeria İsrail’in işgal ettiği topraklar ve daha fazlası da var. Bu arada ABD’ye büyükelçilik kurması için Talpiyot’ta verilen arazinin de Filistinli mültecilere ait olduğu söyleniyor.

Kudüs’ün statüsünü belirleme yetkisi Allah’tan Trump’ta veya herhangi bir ülkenin başkanında değil. Trump bu kararıyla BM kararlarını çiğnedi, zaten ilerlemeyen “barış sürecini” dinamitledi ama Kudüs’ün statüsünü tayin etmedi. Bu konuda fazla telaşa gerek yok. BM nezdinde Doğu Kudüs, iki devletli çözümün parçası olarak kurulacak bağımsız ve egemen Filistin devletinin başkenti. Söz konusu uluslararası hukuk ve BM olduğunda bu konuda bir değişiklik yok.

Peki Trump neden böyle bir skandala imza attı? Bir, İsrail yanlısı Kongre bastırdı. İki, Körfez’le yükselen ittifakından cesaret aldı. Üç, bölgesel konjonktürü ve İslam dünyasının perişan halini yeşil ışık olarak addetti. Dört, Ruslarla ilişkisi ve ABD Başkanı’nın (Obama) dış politikada altını oymakla suçlanan Kushner gündem değiştirmek için bastırdı. Beş, Trump’ın en büyük finansörleri Sheldon Adelson ve Koch Kardeşler kararı etkiledi. İsrail’de yolsuzluk soruşturması geçiren Netanyahu devreye girdi. Liste uzayıp gider.

İslam dünyası 1973 petrol ambargosuna benzer somut kartları kullanmadıkça Trump ve türevlerinin geri adım atmasını beklemeyin. Milyarlarca dolar tutarındaki silah alımları bir dondurulsun bakalım Trump nasıl bir pozisyon takınacak. Trump’ın bu kararı almasının başlıca sebebi İslam dünyasının ilk tepkilerden sonra sessizliğe bürüneceği gerçeğidir. Oysa İslam dünyasının şiddetin tarafı olmadan kullanabilecek o kadar aracı var ki…

[Akşam, 8 Aralık 2017].