OPEC, uzun zamandır yaşadığı gelgitleri, nihayetinde somut bir sonuca vardırdı. Geçtiğimiz hafta Viyana’da imzalanan anlaşmaya göre üretim, 1 Ocak 2017 itibariyle geçerli olmak üzere, günlük 1,2 milyon varil kısılarak 32,5 milyon tavanına getirilecek. 6 ay yürürlükte olacak bu mutabakat, süre sonundaki durum gözden geçirilmek suretiyle uzatılabilecek.
Detaylardaki rakamlara baktığımızda, en büyük kesintinin, doğal olarak grubun en büyük üreticisi olan Suudi Arabistan’dan, günlük 486bin varil seviyesinde geleceği anlaşılıyor. Bir süredir hızlı gidişatıyla gündemde olan ve aslında üretimi kesmeme konusunda inat eden Irak ’ın da, OPEC’in en büyük 2. oyuncusu olarak 210bin varillik bir kesintiye ikna olduğu görülüyor. Dolayısıyla ciddi bir etki, başlı başına bu iki ülkeden gelecek. Sıralamada Irak sonrası ise BAE ve Kuveyt yer alırken, grup genelinde irili ufaklı kesintiler var. Kabaca özetleyecek olursak, elini taşın altına koyacak ülkelerin her birinden, ortalama %4,6 gibi bir düşüş talep etmek uygun görülmüş.
Tabii istisnalar da var. Malumunuz; İran uzun süredir hakkını aramakta ve yaptırımlar sonrası “daha yeni yeni kendime geliyorum” demekteydi. İşte OPEC anlaşmasının, bu doğrultuda İran’ı kesinti yapacaklar listesine almadığı ve günlük 90bin varillik artış yapmasına müsaade edeceği anlaşılıyor. Keza Libya ve Nijerya’nın da, yoluna devam edeceği görülüyor.
Öte yandan, OPEC’in anlaşmaya dair bir izleme komitesi kuracağını ve kimin ne yaptığını gözleyeceğini ekleyeyim. Nitekim atılan imzaların fiyatlara istenen ölçüde yansıması, kesinti yönünde verilen sözlerin ne derece tutulacağına bağlı olacak. Bilirsiniz; OPEC’in tarihçesi bu konuda pek tatmin edici değil.
Bununla birlikte, grupta imtiyazlı kalan ülkelerin davranışlarının ne olacağı da önemli… İran bir yana, Nijerya ve Libya, topraklarındaki kaosu aşıp beklenenden daha yüksek bir üretime gidebilir mi, gider mi? Fiyatların gelişiminde, hiç şüphesiz bu dinamikler de söz sahibi olacak.
Tabii işin içinde bir de non-OPEC dediğimiz ve kartelin dışında kalan petrol üreticileri var. Nitekim anlaşmada da vurgulandığı üzere; söz konusu karara, OPEC dışı ana oyuncularla da yapılan istişareler ve onlardan koparılan taahhütlerle varıldı. Ve Rusya’nın başı çektiği bu grup, kendi cephelerinde günlük toplam 0,6 milyon varillik kısıntı yapma ümidi vermiş gözüküyor. Dolayısıyla, petrol piyasasının yakın geleceğini, bir taraftan da bu cephenin söz tutma mahareti etkileyecek.
OPEC ile OPEC-dışı bir arada tüm sözlerin tutulduğu ve imtiyazlıların coşup gitmediği en mükemmel senaryoyu baz alırsak, toplam 1,8 milyon varillik günlük arz düşüşü, petrol fiyatlarını kısa sürede canlandırmaya yetecektir. Nitekim mevcut küresel petrol arzı fazlasını hayli hayli aşan bir rakam bu… Elbette bu noktada, talep projeksiyonlarına dair bir sürpriz olmadığı varsayımımız da var.
İşte bu beklentiler çerçevesinde, geride bıraktığımız günlerde petrol fiyatlarının heyecanla toparlanmaya gittiğini de gördük. Ve tüm şüphelere rağmen senaryo olur da “başarılı olursa”, fiyatların 60 dolara göz dikmesi makul... Bununla beraber, işin bir diğer tarafında ise, yükselen fiyatlarla kendine gelecek olan ABD petrol üreticileri var. Dolayısıyla bu noktada, ABD kanadından gelebilecek petrol canlanmasının fiyatlar üzerinde yeniden aşağı yönlü baskı yapma durumunu da göz önüne almak gerekiyor. Üstelik Trump’ın, ABD enerji piyasasını canlandırma planlarını da unutmamak gerek.
[Dünya, 5 Aralık 2016].