SETA > Yorum |
17 Aralık Faz Değiştiriyor

17 Aralık Faz Değiştiriyor

Gülen Grubu, bir kez daha, suç mahallinde, 7 Şubat ve 17 Aralık'ta olduğu gibi herkesten daha fanatik bir şekilde ses çıkarırken eşgali teşhis edildi.

Suriye ile seçim öncesi bir gerginlik çıkacağı, hatta Suriye ile bir savaÅŸa girileceÄŸine dair haberler yaklaşık iki haftadır dolaşımdaydı. Son on gündür ise muhalefetin gündemine sokuldu. Yapılan haberlerin içeriÄŸi ile sızdırılan ses kaydının neredeyse aynı olduÄŸu ortaya çıkmış oldu. Gülen Grubu, bir kez daha, suç mahallinde, 7 Åžubat ve 17 Aralık’ta olduÄŸu gibi herkesten daha fanatik bir ÅŸekilde ses çıkarırken eÅŸgali teÅŸhis edildi. 

Gülen Grubu, hükümetin seçim öncesi Suriye’ye savaÅŸ açarak ya da gerilimi yükselterek seçimlerde AK Parti’nin avantaj elde edeceÄŸini iddia ediyordu. AK Parti’nin, geçtiÄŸimiz üç buçuk ay boyunca, Aralık başındaki oylarını artırarak tahkim ettiÄŸi bir yerel seçim yarışında niçin Suriye ile bir savaÅŸa ihtiyaç duymalıydı? Ayrıca Suriye ile yaÅŸanacak bir çatışmanın, seçimlerde AK Parti lehine yansımasının nasıl bir mantığı ve rasyonalitesi vardı? Bu ahmakça soruların ve mantık yürütmelerin tutarlı bir cevabı yok. Gülen Grubu için zaten bu soruları sormanın bir anlamı da yok. Seçimi etkilemek için ‘Suriye ile savaÅŸ çıkaracak’ dediÄŸi siyasi iktidarı, kehaneti çıkmayınca, ‘seçimi etkilemek için’ elindeki malzemeyi ihanet içerisinde kullanmaktan imtina etmediler. Karşımızda aklını, ahlakını ve teolojisini ‘istihbarat batağına’ müptela etmiÅŸ yapı var. Her intihar saldırısıyla bünyesini biraz daha dağıtan, dokunduÄŸu herkeste güven krizine yol açan bu yapı, hızla kendisini tüketmeye devam ediyor. Krizini bastırmak için daha fazla istihbarat tüketmekten baÅŸka bir yol da bilmiyor. 

Gülen Grubu’nun etrafında ve gölgesinde ise en az onun kadar bir baÅŸka entelektüel sefalet yaÅŸanıyor. Grubun üzerinden ErdoÄŸan’la hesaplaÅŸmaya gayret eden kalemler, akıllara ziyan bir ahlak ve zeka düzeyinde entelektüel vandalizmin her türlü versiyonunu sergilemekten geri durmuyorlar. Aylardır bir paranoya olduÄŸunu söyledikleri ve var olma ihtimaline bir saygı duymadıkları ‘paralel yapı’ marifetiyle en mahrem toplantılardan birisinde casusluk faaliyeti yapılıyor. Bu kalemler olanı konuÅŸmak yerine ‘devletin kendi mahremiyetini korumakla mükellef olduÄŸunu, dolayısıyla suçun bu beceriksizlikte aranması gerektiÄŸini’ dile getiriyorlar. Burada büyük bir zaafın olduÄŸu muhakkak. Lakin bu zaafın ismi zaten bizatihi var olmadığını söyledikleri ‘paralel yapı’. DüÅŸman dışarıdan gelmiyor. Baas rejimi bir istihbarat baÅŸarısı sergilemedi. YaÅŸanan, devletin güvenliÄŸinin yabancı unsurlar tarafından çökertilerek casusluk yapılması deÄŸil. Aksine bizatihi devletin kendisini emanet ettiÄŸi unsurların ihanet ettiÄŸine ÅŸahitlik ediyoruz. Hiçbir sofistikasyon yok ortada. YaÅŸanan oldukça pespaye bir ihanet. O toplantıya girip çıkabilecek, toplantının yapılacağını bilecek kadar sistemin içerisinde bulunan uyuyan hücrelerin gerçekleÅŸtirdiÄŸi sıradan bir ihanet. 

Sızdırılan ses kaydı, aynı zamanda, 17 Aralık sürecinin bir kaç ay içerisinde yaÅŸadığı yapısal kırılmaya da iÅŸaret ediyor. 

Ses kaydı, ‘paralel yapının’ Türkiye içerisinde yapabileceklerinin sınırına ulaÅŸtığı için sızdırıldı. Bundan sonra ÅŸahitlik edeceÄŸimiz ÅŸey, faz deÄŸiÅŸtiren 17 Aralık’ın, dışarıda Türkiye’yi sıkıntıya sokacak sahneleri hazırlaması olacak. Bunun gerçekleÅŸmesi için ana karargahı ve faaliyetlerinin büyük bir kısmı yurt dışındaki Gülen Grubu gibi ‘yabancılaÅŸma süreçlerini’ tamamlamış bir ‘evrensel hareketten’ daha iyisi bulunamazdı. 

Bu yabancılaÅŸmanın merkezinde liberalizmin kendinden menkul vatansız insan tiplemesi bulunmaktadır. Biyogenetik bir proje olan evrensel insan iddiasının nihaî amacı insanın toprakla olan varoluÅŸsal, tarihsel ve sosyolojik bağını önce inkıtaa uÄŸratmak, müteakiben de bütün ünsiyeti ortadan kaldırmaktır. Evrensel insanın bir vatana ihtiyacı yoktur. Dolayısıyla ihanet ettiÄŸini düÅŸünmesi, hele bir vatana ihanet etmesi varoluÅŸsal olarak imkansızdır. O, dünya vatandaşıdır! Bir soyutlamadır. Fıkıhsızdır. O, küresel kapitalizmden nasibini almış her toprak parçasında yeniden üretilebilir, tekrardan canlandırılabilir. BuharlaÅŸmayacak hiçbir katılık kalmamıştır onun yaÅŸamında. Üstat Cemil Meriç’in ‘vatanı yaÅŸanmaz kılanlar’ dediÄŸi bu nevzuhur karakterle Türkiye’nin imtihanı yeni baÅŸlıyor ama uzun sürmeyeceÄŸe benziyor! 

[Star, 29 Mart 2014]