7 Şubat operasyonuna ilişkin bir yazımda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın kişilikleri üzerinden yürütülen Türkiye yönelik operasyonların sebebini şöyle özetlemiştim: “Erdoğan İsrail tarafından ‘sorunların kaynağı’ olarak gösterilirken, Davutoğlu ‘sorunların fikir babası’, Fidan ise ‘sorunların kara kutusu’ olarak hedef seçildi.”
Operasyon kişiler üzerinden Yeni Türkiye’ye yapılıyor. İçerde yılların sorunlarıyla yüzleşerek gelişen, yıllardır içerisine hapsedildiği parantezleri aşıp içerdeki gelişimini dışarıya yansıtan Yeni Türkiye, bölgede birçok kurbağayı ürkütüyor. Yeni Türkiye’nin mimarları da doğal olarak hedef tahtasına oturtuluyor. İlginçtir ki her üç figür de kendi işlerini yaparken kendilerine dayatılan parantezleri aştıkları için hedef seçiliyor. Bu sebepten yapılan operasyonlar Türkiye kamuoyu nezdinde ters tepiyor.
Bir an için David Ignatius’un “Washington Post’tan ne sallasam ciddiye alınır” güvencesiyle ortaya attığı iddianın gerçek olduğunu düşünelim: Mossad için çalışan İranlı ajanlar ile Mossad yetkilileri görüşmelerini Türkiye’de gerçekleştiriyordu ve MİT bunu İran’a ifşa etti. İran’ın nükleer çalışmalarını sabote etmek için bir dizi suikast ve adam kaçırma faaliyetleri yürüten İsrail’in şimdiye kadar en az beş İranlı nükleer fizikçiyi öldürdüğü biliniyor.
28 ŞUBAT TÜRKİYESİ’NE ÖZLEM
Mossad, istediği her ülkede hesap verme zorunluluğu olmaksızın operasyon yapmayı kendine bir hak gördüğünden olsa gerek, Türkiye topraklarını da suikast planları için toplantı odası seçmiş. Bu durumda MİT’in yapması gereken sadece İranlı Mossadcıları değil, İsrailli Mossadcıları da ifşa etmek olmalıdır. Bu sebepten iddianın Türk halkını ilgilendirdiği yönüyle ortada sorun yok, yerine getirilen vazife vardır. İsrail’in şaşkınlığı Mossad ile 28 Şubat Türkiye’si arasındaki ayrı-gayrısı olmayan ilişkinin ortadan kalkmasındandır.
İddianın kendisi ise üç bilinmeyenli rivayet zincirine sahip ve mahalle dedikodusu güvenilirliğinde. Daha Fidan’ın seçildiği ilk günden İsrail’in en üst düzeyli yetkilileri Fidan’ı “İran dostu” olarak ilan etmişken ve Türkiye-İsrail ilişkilerinin bilinen kötü hali devam ederken, İsrail’in İran’a yönelik bir istihbarat operasyonunu Türkiye’de yapması iddiadan öte bir saçmalık. “İran dostu” Fidan ve “Suriye’de İran’a karşı savaşan cepheleri destekleyen” Fidan iddialarının aynı makalede yer alması absürtlüğünü konuşmaya değer bile görmüyorum.
İRAN OPERASYONUN NERESİNDE?
Türkiye’yle ilişkileri koparan İsrail’in Azerbaycan ile ilişkilerini kuvvetlendirdiği biliniyor. Azerbaycan, İsrail’in İran’a yönelik operasyon merkezi haline geldi. Bu sebepten böyle bir toplantı yapılmışsa ki yapılmıştır, toplantı yeri Türkiye toprakları değil Azerbaycan olsa gerek.
Peki bu balon iddia Ignatius’a nasıl ulaştı? İsrailli yetkililerin yazıya verdiği “bakın biz demiştik, Türkiye’den dost olmaz” şeklindeki tepkilerinin İsrail kamuoyunun Türkiye hakkındaki olumsuz eğilimini yansıttığını düşünüyorum. İsrail’in fırsattan istifade ABD’ye “Türkiye güvenilmez bir müttefiktir” mesajı verdiğini de görüyorum. Yine de olaydan yaklaşık iki sene sonra ortaya atılan bu iddia, İsrail kaynaklı olmayabilir.
Konuşulmadı ama iddiadaki üçüncü ülke olan İran, bu sızmanın kaynağı olabilir. Ruhani’nin Batı’da imaj kurtarma faaliyetlerine girdiği şu günlerde, Türkiye’nin güvenilmezliğini vurgulayarak “Ahmedinecad’ın İran’ı’na istihbarat üfleyen ülke Türkiye” tarzı kara propaganda faaliyetleri yapması şaşırtıcı olmaz. Bu yolla Suriye’de karşı cephelerde yer aldığı Türkiye’nin ve dolayısıyla Suriye muhalefetinin Batı’daki imajını zedelemeye ve İsrail lobileri eliyle yeni bir “eksen kayması” tartışmaları başlatmaya çalışabilir.
Statüko tek millet. Kafa yapıları ve operasyon tarzları birbirine benzer. Bu sebepten operasyonun İran ayağını yabana atmayın derim.
[Akşam, 21 Ekim 2013]