Bosna-Hersek bugünlerde, soykırımın yaşandığı 1992-1995 savaşından sonra belki de en kritik günlerini yaşıyor. 1 Ekim’den itibaren yapılmaya başlanan ve muhtemelen ülkenin kaderine etki edecek nüfus sayımının Bosna’da birçok dengeyi yeniden şekillendirmesi bekleniyor. Ülke halkının ekonomik durumu ve eğitim seviyesinin röntgeninin çekileceği sayımda asıl merak edilen konunun ‘etnik nüfus oranları’ olması şaşırtıcı değil. Zira kanlı etnik savaşın ardından sürekli gündeme gelmesine rağmen ülkede hiç nüfus sayımı yapılmadı. Bu sebeple 22 yıl aradan sonra yapılan sayımın, savaşın ardından ilk defa ülkenin demografik realitesini ortaya çıkaracak olması birçok açıdan önemli.
SAYIM SONUÇLARININ ÜÇ MUHTEMEL ETKİSİ
Birincisi; üç etnisitenin yönettiği ve Dayton Antlaşması’na göre Boşnak, Sırp ve Hırvat olmak üzere üç halkın da kurucu halk olarak tanımlandığı Bosna Hersek’te nüfus sayımının sonuçları ülkedeki siyasi aritmetiği değiştirebilir. Sayımda ortaya çıkacak etnik nüfus oranları siyasi partilerin hitap ettikleri etnik nüfusun potansiyelini daha net görmelerine ve yeni formüller geliştirmelerine yol açabilir.
İkincisi; üç farklı etnik grubun nüfus oranının ortaya çıkacağı bu sayımın sonuçları, Dayton Antlaşması’nın ürünü olan yönetim modelini doğrudan etkileme potansiyeline sahip. Zira nüfus oranlarını dikkate almadan, Sırpların işgal ettiği toprakları esas alarak adil olmayan bir yönetim modeli dayatan ve bir ateşkes antlaşması olan Dayton Antlaşması, yapılacak nüfus sayımı ile daha güçlü ve somut verilerle tartışmaya açılabilir. Nitekim 1991 nüfus sayımının sonuçları esas alınarak yapılan pazarlık, 2013 sayımının ardından geçersiz kalabilir. Ancak Dayton Antlaşması’nın toprak hâkimiyetine göre yapılan bir antlaşma olmasından dolayı, sayımın, antlaşmayı revize edecek veyahut geçersiz kılacak hukuki bir dayanak olamayacağını da belirtmek gerekir.
Son olarak; sayımlar tamamlandıktan sonra tarafların sonuçlara dair yaklaşımları önem arz edecektir. Zira manipülasyon ihtimali yüksek olan bu sayımların iptal edilmesi ya da sonuçlarının taraflar tarafından kabul edilmemesi yukarıda bahsedilen ilk iki ihtimali devre dışı bırakabilir.
BOSNA’DA BOŞNAKLAR AZINLIK MI KALACAK?
Bosna Hersek’te çoğunlukta olmasına rağmen azınlıklarla eşit seviyede temsil hakkı tanınan Boşnaklar bu sayımda çok kritik bir dönemeçten geçecek. Dağılma sürecinde ortaya çıkan kanlı savaşların ardından neredeyse tüm eski Yugoslavya ülkelerinde siyasi istikrar sağlanırken, en fazla bedeli ödeyen Bosna Hersek’te hâlâ işlevsel olamayan bir siyasi mekanizma mevcut. Boşnaklar ise bu mekanizmanın en büyük kurbanı olmaya devam ediyor.
1991 nüfus sayımına göre Bosna Hersek nüfusunun %43’ünün Boşnak olmasına rağmen %31 oranındaki Sırplar ve %17 oranındaki Hırvatlar, Boşnakların siyasi iradesini tutsak alabiliyor. Bu adaletsiz yönetim şeklinin değişebilmesi için nüfus sayımında ortaya çıkacak rakamlar Dayton’un adaletsizliğine dair uluslararası kurumlara daha somut gerekçeler sunma potansiyeline sahip. Nitekim Bosna Hersek 2013 nüfus sayımında Boşnak nüfusunun %50’nin üstünde bir oran çıkması halinde ülkedeki siyasi yapı hakkında yeni formüller düşünülmesi için zemin oluşturulabilir.
Boşnakların kendilerini etnik olarak ilk defa tanımlama fırsatı elde ettikleri bu sayım, Sırp ve Hırvatlar tarafından sürekli yok sayılan Boşnak kimliği adına da kritik önemde. Yugoslavya döneminde “Müslüman” ve “Bosnalı” gibi tanımlamalarla Boşnak etnik kimliği yok sayıldığından dolayı Müslüman Boşnaklar birçok farklı kimlik içerisinde eritilmeye çalışıldı. Bu açıdan, nüfus kayıt formlarının etnik aidiyet hanesinde “Boşnak” kimliğinin de yer alması Bosna Hersek tarihinde bir ilk olma özelliği taşıyor. Bir anlamda Sırp ve Hırvatlar ile ilk defa eşit statüde tek kimlik çatısı altında kendi kimliklerini ifade edebilme heyecanını yaşayan Boşnaklar, bu sınavdan başarılı bir şekilde çıkmayı hedefliyor.
SAVAŞIN BOŞNAKLARA NÜFUS MALİYETİNİ ORTAYA KOYACAK
Boşnak halkının soykırıma maruz kaldığı Bosna savaşında 200 binden fazla insanın ölmesi ve yaklaşık 2 milyon insanın göç etmesi ülkedeki Boşnak nüfusun önemli ölçüde azalmasına neden olmuştu. Ayrıca savaştan sonra Bosna Hersek’teki kötü ekonomik koşullar sebebiyle iş imkânı için Batılı ülkelere göç etmek zorunda kalan Bosna Hersekli vatandaşlar da hesaba katılırsa, sayımda ortaya çıkacak nüfus oranlarını tahmin etmek güçleşiyor. Sayımlarda hilelere başvurma ihtimallerinin de olması önümüze daha dramatik bir tablo çıkarıyor. Hâlbuki sayımın, ülkedeki Boşnakların ve diğer tüm unsurların siyasetteki kudretlerini bir nevi tayin edecek seviyede bir rolü olacağı söylenebilir.
Sayımın sonuçlarının bugünkü Bosna-Hersek’in demografik, ekonomik ve eğitim durumunu tasvir edip etmeyeceği net değil. Ancak 2013 nüfus sayımı, Bosna savaşının en büyük mağduru olan Boşnakların bu savaşta neler kaybettiklerini açık bir şekilde gösterecek. Zira savaşta verilen sivil insan kayıpları, savaş sebebiyle yaşanan göçler ve savaşta çöken ekonomi sebebiyle şansını Batılı ülkelerde iş bulmakta deneyen Boşnakların bu sayımda savaşın Boşnak nüfusunu ne derecede etkilediği ortaya çıkacak. Esasında bu sayımlar, geleceğe doğru güçlü bir şekilde yol almak isteyen Boşnaklara umut olsa da yine o büyük acıların yaşandığı geçmişin izlerini de hatırlatacak.