6 Kasım'da ABD'de yapılacak seçimlerde Başkan Obama ile Cumhuriyetçi aday Mitt Romney başkanlık için yarışacaklar. Yaklaşık beş ay önce resmi olarak başlayan kampanyalar süresince adaylar son yıllarda eşine az rastlanan sertlikte bir siyasi mücadele verdiler. Yer yer şahsi karakter saldırılarına da başvurulan bu yarışta Demokrat Parti ile Cumhuriyetçi Parti arasındaki bütün ideolojik fay hatları bir kez daha harekete geçti ve bu Amerikan toplumunda son iki yıldır artan siyasi kutuplaşmayı daha da derinleştirdi. Seçimler eylül ortalarına kadar daha çok işsizlik ve ekonomi odaklı bir platformda devam ederken Libya'da ABD Büyükelçisi'nin öldürülmesi ve sonrasında yaşanan tartışmalar kampanyaları ulusal güvenlik ve dış politika konularında da karşı karşıya getirdi.
SEÇİMİN ANA GÜNDEM MADDELERİ
Seçim yarışı ABD'nin uzun süredir içinde bulunduğu ekonomik problemlerin etkisiyle ekonomi odaklı başladı. Adaylar çoğu zaman ABD ekonomisinin içinde bulunduğu durumdan kurtarılması için sundukları farklı reçetelerle karşı karşıya geldi. İşsizlik probleminin çözümü, bütçe açığının azaltılması ve dış borç yükünden nasıl kurtulunacağı gibi konular ana gündemi teşkil etti. İki parti arasında devletin ekonominin iyileştirilmesinde üstlenmesi gereken rol ve fonksiyon konusundaki ayrışmada Demokratlar devletin daha aktif Cumhuriyetçiler ise daha pasif olmasında ısrar ettiler.
Anayasa Mahkemesi'nin Obama'nın büyük önem atfettiği Genel Sağlık Sigortası hakkında verdiği karar, seçimlerde kritik bir dönüm noktası oluşturdu. Bu kanuna şiddetle karşı çıkan ve konuyu daha önceden Anayasa Mahkemesi'ne götüren Cumhuriyetçi Parti kararın açıklanmasının ardından siyasi tabanını çok hızlı motive etti. ABD'deki herkesin zorunlu olarak sağlık sigortasına sahip olması esasına dayanan bu yasayı Cumhuriyetçiler kabul edilemez buluyor çünkü bu yasa federal hükümetin büyümesi ve serbest piyasa ekonomisine müdahale anlamına geliyor. Obama yönetimi ise bu yasayı hem orta ve düşük gelirli kesimlerin sağlık sigortasına kavuşturulması hem de devletin toplam sağlık harcamalarının azaltılması için en uygun yol kabul ediyor.
Ekonomik problemlerle ilgili tartışmalar ve özellikle Temsilciler Meclisi Bütçe Komisyonu Başkanı ve aşırı muhafazakâr Paul Ryan'ın Cumhuriyetçi Parti başkan yardımcısı adayı olarak açıklanması, iki başkan adayı arasındaki siyasi mücadelenin daha da ideolojik bir hale gelmesine sebep oldu. Bu keskinleşme Cumhuriyetçi Parti'nin Romney'i yeterince muhafazakâr bulmayan aşırı muhafazakâr tabanını harekete geçirmeye fazlasıyla yetti. Özellikle Tea Party olarak bilinen muhafazakâr kesimler, seçimlere Obama'yı görevden alacak ve izlediği ekonomik politikalara son verecek bir referandum gibi yaklaşmaya başladılar.
Eylül ayından yapılan siyasi parti kongreleri seçimlerde o ana kadar ki gelişmelerle karşılaştırıldığında en fazla etki yapan unsurların başında geliyordu. Özellikle Demokrat Parti Kongresi'nin sergilediği coşku ve başta eski başkan Bill Clinton olmak üzere konuşmacıların performansı kongreler sonrası başkan Obama'nın o zamanda kadar çok fazla iniş çıkış göstermeyen oy oranında hissedilir bir artış sağladı. Eylül ayı ortalarına gelindiğinde kamuoyu araştırmalarında iki adayın oy oranları farkı Obama lehine 7 puana kadar çıktı.
DENGELERİ DEĞİŞTİREN DİNAMİKLER
Başkanlık yarışı son düzlüğe girdiği sırada yarışta dengeleri değiştiren iki konu oldu. İlki Bingazi'de ABD Büyükelçisi'nin öldürülmesi ve daha da önemlisi bu olay sonrasında Obama yönetiminin krizi yönetişinde ortaya çıkan sorunlardı. Birbiri ardına gelen çelişkili açıklamalar ve Büyükelçi'nin ölümüne yol açan olaylar silsilesinde meydana geldiği öne sürülen ihmaller bir anda Obama yönetimini en güçlü olduğu alan olan ulusal güvenlik konusunda köşeye sıkıştırdı. İkincisi de başkan adayları arasında yapılan birinci tartışma sırasında Obama'nın göstermiş olduğu ve kendisinden beklenmeyen kötü performans seçimlerdeki gidişatı tamamen Obama'nın aleyhine çevirdi. Her ne kadar ikinci ve üçüncü tartışmalarda Obama daha başarılı olduysa da bu durum Romney'nin yükseliş trendini durdurmadı.
Son haftaya girildiğinde birçok anket başkanlık yarışının galibini belirleyecek delege sayısı bakımından Obama'yı önde ve daha şanslı gösteriyor. Ulusal oy oranında yarışın başından bu yana ilk kez Romney öne geçmiş durumda ve seçimlerde de Obama'dan daha fazla oy alabilir ama bu onun başkan olmasına yetmeyebilir.
Sabah Perspektif, 03.11.2012