Bir süre önce, adı, yalnızca ‘medeniyetler beşiği’ olarak değil, Mübarek diktatörlüğünü alaşağı eden muhteşem bir halk devriminden dolayı da saygı ve hayranlıkla anılır olmuştu; şimdilerde ise demokrasiye kast eden darbecilerin kirli oyunları, kitlesel kıyımlar ve rejime ‘hizmet eden’ yargı kurumu ile kaygı ve kızgınlıkla anılıyor Mısır. 3 Temmuz 2013’te, Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakanı Abdulfettah el-Sisi öncülüğünde Mısır tarihinde gerçekleşen ilk demokratik seçimler sonrasında Cumhurbaşkanı seçilen Muhammed Mursi’yi alaşağı eden askeri darbeye karşı ülke çapındaki protesto gösterileri kapsamında Minye’de sivil sokak eylemleri sırasında tutuklanan darbe karşıtı Müslüman Kardeşler mensubu 529 sanık, 24 Mart 2014’te Minye Ceza Mahkemesi tarafından idam cezasına mahkum edilmiş bulunuyor. Eğer ülkenin en yüksek dinî mercii olan Mısır Müftüsü bu kararı onaylarsa idam kararları infaz edilecek.
Mısır yargısının ülkenin son 60 yıllık tarihinde ülkenin başına tebelleş olmuş askerî rejimlerle yakın bir işbirliği içinde olduğu iyi biliniyor. Bugün de Mısır yargısının, cuntanın muhalefeti susturmak için giriştiği devlet terörüne, keyfî tutuklamalara ve katliamlar silsilesine, dünya hukuk tarihinde örneğine pek rastlanmayan bir ‘karar’la katkı sunmuş olduğu açıkça görülüyor. Temmuz 2013 darbesi sonrasında, Mısır’da, zulüm, baskı ve keyfiliğin sınır tanımadığı ayan beyan ortada.