- UBER Files nedir?
UBER Files, UBER şirketinden (akıllı telefon üzerinden hizmet veren bir yolcu taşıma uygulaması) The Guardian’a sızdırılan 124 bin gizli belgeden oluşan küresel ölçekli bir dosyadır. Veriler, UBER’in nasıl yasaları çiğnediğini, polisi aldattığını, sürücüleri istismar ettiğini ve dünya çapında hükümet yetkilileriyle gizlice lobi yaptığını ortaya koyuyor. Dosya; Amerikan devinin en üst düzey yöneticileri arasındaki e-postalar, iMessage’lar ve WhatsApp alışverişlerinin yanı sıra notlar, sunumlar, defterler, brifing kağıtları ve faturalardan oluşuyor.
Belgeler, kırk ülkede 2013-2017 arasında yaşananları göz önüne seriyor. Bu dönemde UBER görece mütevazı bir şirket iken küresel bir dev haline gelmiş ve taksi düzenlemelerine pek aldırmadan dünyanın dört bir yanındaki şehirlere yerleşmiştir. The Guardian söz konusu dosyayı Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) aracılığıyla kırktan fazla medya kuruluşunda yüz seksen gazeteciyle paylaşmıştır.
- Fransa Cumhurbaşkanı Macron neden hedefte?
Le Monde geçtiğimiz günlerde Emmanuel Macron ile UBER yöneticileri arasında gerçekleşen gizli e-posta alışverişlerinin içeriğini okuyucuları ile paylaşmıştır. 2014-2016 arasında söz konusu görüşmeler gerçekleşirken Macron, François Hollande hükümetinin ekonomi bakanı olarak görev yapmaktadır. Fransa ise Avrupa’daki ağını genişletmeye çalışan UBER’den oldukça rahatsızlık duyan taksicilerin protestoları ile çalkalanmaktadır.
Le Monde’a göre paylaşılan belgeler Macron’un “gizli bir şekilde” “UBER’in bir ortağı gibi” hareket ettiğini ve birçok sorunla kişisel olarak ilgilendiğini gösteriyor. Macron’un şirket yöneticileri ile gizli toplantılara katıldığı ve düzenli olarak özellikle SMS yoluyla bilgi alışverişinde bulunduğu anlaşılıyor. Çıkan haberlerde Macron’un Fransa’da UBER’in yaygınlaşması için büyük çaba gösterdiği ve bunu o dönem üyesi olduğu Sosyalist Parti’ye ve dönemin hükümetine karşı gelerek yaptığı iddia ediliyor. Dahası bu toplantıların gerçekleştiği dönemde Fransa’da hem UBER’in bazı hizmetleri yasa dışı kabul edilmekte hem de şirketin ödemesi gereken vergilerin bir kısmını ödemediği belirtilmektedir.
Haberlerin en dikkat çekici iddiası ise Macron ve UBER arasında gizli bir anlaşmaya varılmış olmasıdır. Ayrıca bazı milletvekillerinin şirket tarafından kendilerine sunulan yasa tasarılarını Meclis gündemine taşıdığı ve şirket çıkarlarına hizmet edecek yasalar çıkmasını sağladığı da iddialar arasındadır. Örneğin UBER için sıkıntı oluşturan yasaların değiştirilmesi ve Fransız topraklarında şirketin kurulmasını kolaylaştıran yasaların kabul ettirilmesi karşılığında herkesin sürücü olmasına izin veren UBER hizmetinin terk edilmesi istenmiş ve bu teklif kabul edilmiştir. Haberlerin detaylarında ise sızan diğer e-postalar ve UBER’in Fransız yasalarını nasıl değiştirdiği ayrıntılarıyla anlatılmıştır.
- Bu, Macron’un Amerikalı şirketlerle yaşadığı ilk skandal mı?
Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz aylarda Fransa cumhurbaşkanı seçim sürecinde gündemi meşgul eden konulardan biri Macron’un seçim kampanyasına gölge düşüren McKinsey skandalıdır. McKinsey, hükümetlere ve şirketlere stratejik yönetim konusunda tavsiyelerde bulunan ABD merkezli uluslararası bir danışmanlık firmasıdır. 17 Mart 2022’de yayımlanan bir Senato raporu, Fransız hükümetinin bu şirket ile ilişkisini açığa çıkarmıştır. Rapor, Fransız hükümetinin danışmanlık giderlerinin 2018’de 379 milyon avrodan 2021’de 894 milyon avroya yükseldiğini fakat bahsi geçen şirketin bir süredir kurumlar vergisine tabi olduğu halde bu vergiyi ödemediğini tespit etmiştir. Fransa’daki cirosu 2020’de yaklaşık 330 milyon avroya ulaşan ve bünyesinde yaklaşık altı yüz çalışanı bulunan şirkete dair tartışmalar, Macron yönetimi üzerinde yolsuzluk iddialarını gündeme getirmiştir.
Bununla birlikte son günlerde ortaya çıkan bir habere göre Macron, Amerikalı dev şirketler (GAFAM: Google, Apple, Facebook, Amazon ve Microsoft) ile oldukça yakın bir şekilde çalışıyor. Öyle ki Fransa’nın en fazla okunan web sitelerinden biri olan Mediapart’ın ele geçirdiği belgelere göre Amazon lobicisi Jean Gonie 2017’de Macron’un seçim kampanyasına büyük desteklerde bulunmuştur. Son olarak Macron’un cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğundan beri büyük şirketlere vergi kolaylığı sağlamasının Fransız kamuoyunda ciddi eleştirilere neden olduğu altı çizilmesi gereken önemli bir noktadır.
- Skandal Fransa ile sınırlı mı?
Öte yandan Fransa bu skandalların gerçekleştiği tek ülke değildir. Birçok Batı Avrupa ülkesinde benzer durumların yaşandığı belgelerle ortaya konmuştur. Paylaşılan e-postalarda UBER yönetiminde rol alan ve Barack Obama’nın bir dönem danışmanlığını yapan David Plouffe ve Jim Messina’nın bu şirketin geniş ağı aracılığıyla siyasi liderler, üst düzey yetkililer ve hatta diplomatlara baskı yaptıkları görülmektedir. Eski Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Neelie Kroes’un 2015-2016 arasında UBER lehine gizlice lobi yaptığı da ortaya çıkan skandallardan biridir. Öyle ki Kroes’un UBER adına bakanlar, üst düzey yetkililer ve hatta Hollanda Başbakanı Mark Rutte ile görüşmeler gerçekleştirdiği gün yüzüne çıkan olaylar arasındadır.
Hollandalı politikacı Kroes, Kasım 2014’te Avrupa Komisyonu’ndan ayrılmasından kısa bir süre sonra UBER’in danışma kuruluna katılmak için Komisyon’a izin başvurusunda bulunmuştur. Fakat görevinden ayrılan tüm komisyon üyelerine on sekiz aylık bir “tedbir süresi” uygulandığı için bu talep Komisyon tarafından reddedilmiştir. Ancak bu durum Kroes’un perde arkasında çalışmasını engelleyememiştir. Bir UBER lobicisi, Kroes’un görev süresinin sona ermesinden dört ay sonra bir meslektaşına yazdığı e-postasında şu sözlere yer vermiştir: “NK (Neelie Kroes) ile ilişkimiz son derece gizlidir. Adı asla bir belgede yer almamalı.”
Kroes’un on sekiz ay boyunca Hollanda hükümetinin birkaç üyesine UBER’e yönelik bir soruşturmanın durdurulması için baskı yaptığı da öğrenilmiştir. Tedbir süresi sona erdiğinde ise Kroes 200 bin dolarlık maaşla bu şirketin danışma kuruluna başkan olarak getirilmiştir.
- UBER Files Avrupa’daki ilk lobi skandalı mı?
Bilinmesi gerekir ki Avrupa’da lobicilik skandalı ilk kez yaşanmıyor. 2011’de birçok Avrupa Parlamentosu milletvekilinin istifası ile sonuçlanan bir olay yaşanmıştır. The Sunday Times gazetecileri kendilerini bankacı olarak tanıtarak sekiz aylık süre içinde yaklaşık altmış milletvekiliyle iletişime geçmiştir. Bankacılık mevzuatındaki değişiklik için yasa tasarısı sunmaları karşılığında 100 bin avroya kadar ödeme teklif etmiştir. Bu teklife on dört milletvekilinin ilgi gösterdiği ve dördünün de teklifi kabul ettiği görülmüştür.
Bir başka örnek ise 2020’de Almanya’da yaşanmıştır. Der Spiegel’in haberine göre Federal Meclisin o dönem en genç milletvekili ve Angela Merkel’in partisi olan Hristiyan Demokratlar’ın yükselen yıldızı Philipp Amthor bir Amerikan şirketi olan Augustus Intelligence’ın yönetim kurulunda yer almıştır. Amthor’un milletvekilliği süresince Ekonomi Bakanlığına şirket adına güçlü bir şekilde lobi yaptığı ortaya çıkmıştır. Amthor başlangıçta firmadan herhangi bir ücret almadığını iddia etmiş ancak daha sonra yaptıkları karşılığında hisse aldığı ortaya çıkmıştır.
Yıllardır yaşanan bu ve benzeri olayların üstüne bir de UBER Files adı verilen skandalın ortaya çıkması bazı araştırmacılara göre Avrupa’da egemenliğin Amerikalı lobicilerin eline geçmiş olduğunun kanıtıdır. Güçlü bir Amerikan şirketinin istemesi veya ihtiyaç duyması halinde Avrupa’daki mevzuatı nasıl değiştirdiğinin görülmesi Avrupa demokrasisinin sorgulanmasına neden olmaktadır.