1. Irak’taki son gelişmelerin mahiyeti nedir?
Irak’ın Sünni bölgelerinde ve özellikle Anbar eyeletinde Ramadi ve Fulluce gibi şehirlerde sahada etkin bir unsur olarak Irak Milli Ordusu ile mücadele eden ve Şii unsurlara yönelik saldırılar düzenleyen Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) Örgütü, bazı Sünni Arap Aşiretlerinin desteği ile Musul ve çevresine yoğun bir saldırı başlattı. Bu ittifakın çok kısa sürede Musul’da Irak Ordusunu bozguna uğrattığını, ardından Ninava Eyaleti’ndeki diğer bölgelere yönelik saldırılarını devam ettirerek bazı küçük yerleşim yerlerini işgal ettiklerini ve Selahaddin eyaleti içerisinde yer alan Tuzhurmatu'yu ele geçirdiklerini görüyoruz. Ayrıca Irak ordusuna ait askeri üsler, havalimanı ve buralarda bulununan helikopter ve ağır silahları da ele geçirmiş durumdalar. İşgal ve çatışmaların ardından Musul’da korunaklı Kürt bölgelerine doğru büyük bir göç dalgası başlarken, Irak Ordusu’nun önemli bir direnç gösteremeden ülkenin ikinci büyük şehrini IŞİD ve Aşiretler Birliğine nasıl teslim ettiği sorusu ise tartışmaları alevlendirmiş durumdadır. Irak Parlamentosu Başkanı Usame Nuceyfi'nin kardeşi olan Musul Valisi Esil Nuceyfi, "Ordu ve güvenlik güçlerinin hızlı bir biçimde çöküşü, kasıtlı bir ihmal olduğunu akla getiriyor" şeklinde bir açıklama yaparken, Başbakan Maliki ise olağanüstü hal ilan edilmesi için parlamentoya başvurup şehri savunmayan ve kaçan askerlerin yargılanacağını ve acilen güvenlik güçlerinin yeniden yapılandırılacağını söyledi. Maliki ayrıca IŞİD ve Aşiret kuvvetlerinin ilerlemesi karşısında Kürt Bölgesel Yönetimi’nden yardım talep etti. Barzani ve Talabaniye bağlı güçler teyakkuz halini devam ettirirken henüz bir çatışmaya girmiş değiller.
2. IŞİD ve onu destekleyen Sünni Arap Aşiretler’in bu kadar etkinlik kazanmasının nedeni nedir?
ABD’nin 2011 yılında Irak’tan çekilmesinin ardından İran’ın da desteği ile ülkede otoriter bir yönetim kurmaya başlayan Maliki’ye yönelik özellikle Kürtler ve Sünniler’den yoğun bir tepki oluşmaktaydı. Maliki’nin etnik ve sekteryen politikalarını artırması, Bağdat başta olmak üzere büyük kentlerin demografisi ile oynayarak Şii unsurları bu bölgelere yerleştirmesi, Sünni politikacılara yönelik baskıları ve Kürt Bölgesine yönelik politikaları tepkilerin artmasına ve Irak’ın bütünlüğü tehdit eder bir hale gelmesine sebep olmuştu. Irak’ta etnik-sekteryen çatışma ve güç mücadelelerinin artarak devam ettiği bir süreçte 30 Nisan 2014’te yapılan genel seçimler sonucunda Maliki’nin Kanun Devleti Kolisyonu’nun seçimleri tekrar kazanması ise muhalefet arasında hareketlenmeye sebep oldu.
Bu süreçte ABD işgalinden bu güne koalisyon güçleri ile çatışan, ardından Maliki ve Şii milislere karşı mücadele veren IŞİD son dönemlerde Maliki’nin baskılarından ve mezhepçi politikalarından bunalan Sünni Arap aşiretlerinin de desteğini almaya başlayarak sahada etkinlik kazanmıştır. Suriye’de yaşanan iç savaşta Irak’takinden farklı mahiyette ittifaklar kuran IŞİD’in etkinliğini Irak’ta da artırmıştır. Maliki’nin Petraus döneminde uygulanan Sunni Aşiretleri destekleme programını bitirip bilakis bu aşiretlere yönelik menfi politikalar izlemesi de IŞİD’e olan desteği artırmıştır.
3. IŞİD nasıl bir örgüttür, organizasyon yapısı ve amaçları nedir?
Irak Şam İslam Devleti olarak kendini tanımlayan IŞİD örgütü aslında el-Kaide’nin Irak yapısını ikame eden, Şiileri baş düşman olarak kodlamış ve Irak’tan Suriye’ye uzanan bir Sünni hat üzerinde bir İslam devleti kurmak isteyen bir yapılanmadır. Dünyanın her tarafından “cihatçı” ideolojiyi benimsemiş Müslümanları bünyesine katabilmektedir.
Irak’ın ABD ve koalisyon güçleri tarafından işgale uğramasının ardından Irak’ta tezahür eden el-Kaide yapılanması zamanla bağımsız bir unsur olmaya evrilmiş, Zerkavi’nin 2006 yılında öldürülmesi, Sünni aşiretlerin General Petraus’un planı çerçevesinde silahlandırılarak Kaide’ye karşı kullanılması sonunda etkinliği kaybetmiş; ancak Maliki’nin mezhepçi politikaları ve Suriye iç savaşının yarattığı yeni dinamiklerle hayat bularak yeniden güçlenerek etkinliğini artırmıştır. Yapılanmaya zaman içerisinde Saddam dönemi Irak ordusundan üst düzey komutanların dahil olmaya başladığı değerlendirilmektedir. Örgüt Usame bin Ladin’in öldürülmesinden sonra el-Kaide’ye biatını bozmuş ve yalnız hareket etmeye başlamış, hatta Suriye’de el-Kaide’nin örgütlenmesi olan Nusret Cephesi ile yoğun bir çatışma içerisine girmiştir. Ancak bugün örgütün Irak ve Suriye’de el-Kaide’den çok daha etkin bir güce kavuştuğu ve sofistike eylem yapma kabiliyeti ve organizasyon yapısı ile önemli bir güç haline dönüştüğü görülmektedir. Burada yapılanmanın içine giren Baas subaylarının etkisi belirleyici olmaktadır. Yapılanma çok kısa sürede Musul’u işgal ederek bu etkinliğini bir kez daha göstermiştir.
4. IŞİD ve destekçilerinin bundan sonraki hamlesi ne olabilir, Kürt Bögelerine de saldırabilirler mi?
IŞİD temel stratejisinde öncelikle Irak’taki Anbar ve Ninava gibi Sünni Arap bölgelerinde tam hakimiyet sağlayıp bununla birlikte Suriye’den Akdeniz’e açılan ve Musul’a uzanan bir Sünni-Arap kuşak oluşturup ardınan Bağdat’ta Maliki güçlerine yönelik bir saldırı başlatmak vardır. IŞİD ayrıca El-Kaide’nin yerini almak ve ona bağlı unsurları kendine bağlamak istemekte ve özellikle Suriye’de bu anlamda ciddi bir mücadele vermektedir. Nihayetinde önceliği Sünni-Arap bölgelerinin kontrolü ve el-Kaide’nin yerini almak olan IŞİD’in, önemli bir askeri varlığı olan Kürt bölgesine bir saldırı yapması normal şartlar altında pek rasyonel değildir. (Musul’da Şiilerden oluşan Merkezi hükümet birlikleri kolay bir şekilde mevzilerini terkederlerken, Kürt savaşçıların kendi topraklarını savunuyor olacaklarını değerlendirmek gerekiyor.) Bu anlamda sözcüsü aracılığı ile RUDAW’a röportaj veren IŞİD Kürt Bölgelerine karşı bir saldırı gerçekleştirmeyeceğinin teminatını verdi. Ancak Musul’da önemli bir Kürt varlığı olduğundan Barzani’nin Irak Ordusu’nun etkisiz kaldığı bir ortamdan yararlanarak Musul’a girmesi durumda ise Kürtler ile IŞİD unsurları arasında ciddi bir çatışma başlayabilir. Bir süredir IŞİD’in Suriye’de PYD’ye desteği ve İran ile olan ilişkilerinden ötürü Talabani’ye bağlı KYB’nin ofislerine intihar saldırısı düzenlediğini de akılda turmak gerekiyor.
5. Bundan sonra Irak’ta neler olabilir?
Maliki’nin uyguladığı etnik-sekteryan politikalar Irak’ı bir arada tutan son bağları da koparma noktasına getirmiştir. Mesut Barzani liderliğinde Kürt Bölgesi uzun süren bir siyasi mücadelenin ardından enerji kaynaklarını uluslararası piyasaya direk olarak satma çabasına girerek merkezi Bağdat hükümeti ile olan ilşkisini yeni bir boyuta taşımıştır. Hala kısmen de olsa etkinliği olan Sünni siyasetçiler ise Maliki’nin tekrar Başbakan olduğu bir senaryoda Kürt bölgesinin politikalarına benzer şekilde bağımsızlık almak için mücadele edeceklerini ifade ederken, IŞİD ve onu destekleyen Sünni Arap unsurlar ise çoktan bu savaşı başlatmış ve sahada ciddi etkinlik kazanmış durumdalar. Önümüzdeki dönem Irak’ta bölünme senaryolarının fazlaca konuşulacağı ve merkezi hükümet, diğer Şii gruplar, Kürtler, Türkmenler, Sünni aşiretler, eski Baasçılar ve IŞİD dinamikleri arasında çatışma ve/veya müzakerelerin devam edeceği bir dönem olacaktır.