-
Fransa’daki Koronavirüs salgınında genel durum nedir?
Fransa Sağlık Bakanlığının 21 Mart’ta paylaşmış olduğu verilere göre hastalığa yakalanan kişi sayısı tahmini olarak 30-90 bin arasındayken tespit edilen vaka sayısı 14 bin 459 ile sınırlı kalmıştır. Böylelikle Fransa’da her dört günde bir vaka sayısının iki katına çıktığı gözlenmektedir. Koronavirüs (COVID-19) tanısı konulan hastalar arasında 6 bin 72 kişi hastanede, 8 bin 387 kişi de evde tedavi edilmektedir. Hastanelerde 1.525 hasta yoğun bakımdadır. Ülkede toplamda ise 562 ölüm kaydedilmiştir. Bu bağlamda 17 Mart Salı gününden bu yana Fransızlar için “zorunlu olmayan” uluslararası seyahatler yasaklanmıştır. Ayrıca ülkede evden çıkma yasağı ilan edilmiştir. Bununla birlikte işe gitmek (evden çalışma mümkün değilse), temel alışverişlerini yapmak, eczaneye gitmek, “muhtaç” bir kişiye yardım etmek ve bireysel bir şekilde spor yapmak mazeretleriyle dışarı çıkmak hala mümkün. Bu mazeretleri kullanmak için bakanlığın dağıttığı evden çıkma belgelerinin dikkatlice doldurulması gerekmektedir. Sağlık Bakanlığı sınırlamanın etkisini on beş gün içinde ölçüp yeniden değerlendireceğini belirtmiştir. Bu yasak Fransa genelinde 100 bin jandarma ve polis memuru tarafından kontrol edilmektedir. 18 Mart’ta
Resmi Gazete’de yayımlanan kararnameye göre para cezaları 135-375 avro arasında değişiklik gösterebilecektir.
Koronavirüs, hayvanlarda yaygın olarak görülen bir virüs türü. Virüsün 4 alt türü var. Ender olarak hayvanlardan insanlara bulaşabiliyor. Hayvanlardan insanlara bulaştığında oluşan hastalığa “zoonoz” deniyor. Koronavirüsün insandan insana bulaşabilen türünün ilk örnekleri 2003 yılında ortaya çıkan SARS ve 2012 yılında Suudi Arabistan’da ortaya çıkan MERS salgınlarında görüldü. Şu anda gündemde olan tür ise SARS ve MERS salgınlarındaki türden farklı, daha önce tanımlanmamış yeni bir tür. Yeni ortaya çıkan bu koronavirüs türüne verilen isim “2019-nCoV”. Hastalardan elde edilen numunelerdeki virüsün elektron mikroskobu ile çekilen ilk fotoğraf görüntüsü Çin Hastalıkları Kontrol ve Önleme Kurumu (CCDC) tarafından 27 Ocak 2020’de yayınladı. Fotoğrafta da görüldüğü üzere virüsün yüzeyinde onu kaplayan bir halka görülüyor. Bu kısım “taç” anlamına gelen “korona” kelimesi ile ifade ediliyor. (AA)
-
Şubat’ın ortasında gerçekleşen sağlık bakanı değişikliğinin nedeni nedir?
15 Mart’ta gerçekleşecek olan yerel seçimlerin birinci turunda Başkan Macron’un partisinin (LREM) Paris belediye başkan adayı olan genç siyasetçi Benjamin Griveaux –cinsel içerikli videosunun sosyal medyada yayılmasının ardından– 14 Şubat Cuma günü yarıştan çekileceğini duyurmuştur. Seçimlere bir ay kala adaysız kalan LREM apar topar bir aday bulmaya koyulmuştur. Uygun görülen isim ise dönemin Sağlık Bakanı Agnes Buzyn olmuş ve Buzyn 17 Şubat’ta bakanlık görevinden istifa edip Paris belediye başkanlığı yarışına girmiştir. Devlet hastanelerinin acil servis personeli emeklilik reformu nedeniyle grev yapmaktayken Ocak’ta 1.000 bölüm başkanının istifa etmiş ve Koronavirüs iki hafta önce Fransa’ya gelmişken Buzyn’in istifası şok etkisi yaratmıştır. Yeni atanan sağlık bakanı 39 yaşındaki Olivier Veran, atandıktan bir gün sonra “France Inter”e verdiği röportajda Fransa’nın salgın hazırlığına son derece güven duyduğunu ve “hastanelerin durumunu kontrol etmeye bile gerek duymadığını” belirtmiştir. Yeni sağlık bakanı röportajında hem Fransa hem de Avrupa Birliği’nin Koronavirüs salgınına karşı hazırlıklı olduğunu ve salgını kontrol altına alabileceklerini vurgulamıştır.
-
Fransız hastaneleri salgına hazır mıydı?
Koronavirüs salgınıyla ilgili ana endişelerden biri mevcut hastanelerin kapasitesinin yetmeyeceği korkusudur. Zira etkilenen birçok ülkenin sağlık sistemleri vakaların hızlı artışına cevap verebilecek yoğun bakım altyapılarına sahip değildir. Çin’den sonra Koronavirüs salgınından en fazla etkilenen ikinci ülke ve Avrupa’nın en iyi sağlık sistemi donanımlarından birine sahip olan Kuzey İtalya’da dahi sağlık sistemi çökmenin eşiğine gelmiştir. Öyle ki ordu hastaların tahliyesi için yardıma çağrılmıştır. 100 bin insana düşen yoğun bakım yatağı sayısı 11,6 olan Fransa’da ise salgından en çok etkilenen doğu bölgesindeki hastaneler yetersiz kalmaya başlamıştır. Ancak yoğun bakım kapasitesini güçlendirmek için geçtiğimiz hafta Alsace bölgesinde bir askeri hastanenin açıldığı duyurulmuştur. Eczanelerdeki maskeleri Ocak ayının başından itibaren tükenmiş olan Fransa’nın doktorlarına vereceği fakat 2011’den sonra stratejik stoklarını yenilemediği N95 maskeleri de bitmiştir. Özel Hastaneler Federasyonu Başkanı Lamine Gharbi “France Info”ya vermiş olduğu röportajında Doğu Fransa ve Paris bölgesinde bulunan özel hastanelerin yoğun bakım odalarını kullanıma açmak istediklerini ancak solunum cihazı, dezenfektan ve maske eksikliğinden dolayı bunu gerçekleştiremediklerini belirtmiştir. Gharbi, Fransız devleti ve devlet hastanelerini bu eksikleri tedarik etmekte yavaş kalmakla suçlamıştır.
-
Koronavirüs salgınına rağmen yerel seçimler gerçekleşmeli miydi?
Emmanuel Macron’un Koronavirüs salgını karşısında kısıtlayıcı önlemleri açıkladığı ve “Fransız devletinin devamlılığı adına zorunlu olmayan” yerlerin kapatıldığını duyurduğu konuşmasından iki gün sonra 14 Mart Cumartesi konuşan Başbakan Edouard Philippe seçimlerin iptalinin söz konusu olmadığını açıklamıştır. Fransa’da iki tur yöntemiyle gerçekleşen seçimlerin en kötü ihtimalle ilk turunun gerçekleşeceği bildirilmiştir. Fransız hükümeti ülkede toplamda 127 ölü ve 5 bin 423 enfekte kişi olmasına rağmen güvenli mesafelere saygı gösterilmesi ve risk altındaki kişilere öncelik verilmesi şartıyla 15 Mart’ta seçimlerin sorunsuz yapılabileceğini belirtmiştir. Ancak bu açıklama büyük tepkilere neden olmuştur. Ülkede bulunan 17 bölge başkanının her biri sosyal medya hesapları üzerinden seçimlerin iptalini talep etmiştir. Savunma bakanı ve Normandiya bölgesinin şu anki başkanı sağcı Herve Morin “Üç gün içinde neredeyse tüm işletmeleri kapatma noktasına getiren bu salgına rağmen belediye seçimlerinin gerçekleşmesi anlamsız” yorumunu yapmıştır. Eski ticaret bakanı ve Occitanie bölgesinin başkanı sosyalist Carole Delga ise katılımın az olacağının ve seçimlerden çıkan sonucun halkın iradesini ortaya koymayacağının altını çizmiştir.
Sadece siyasetçiler değil sağlıkçılar da karara tepki göstermiştir. Macron’a açık mektup yazan doktorlar topluluğu insanlar arasındaki mesafeleri kontrol etmenin imkansız olacağını, seçmenlerin ve sandık merkezi üyelerinin el hijyeninin takibinin yapılamayacağını ve de sistematik bir şekilde yüzeylerin dezenfekte edilemeyeceğini belirtmiştir. Salgının henüz başında olduklarının, seçimlerin gerçekleşmesi halinde kamuoyuna bu salgının ciddiyetinin anlatılamayacağının, sadece ciddi sınırlama önlemleri almış olan ülkelerde Koronavirüsün kontrol altına alabildiğinin altını çizmiştir. Bu uyarılara rağmen seçimler 15 Mart’ta yüzde 50’nin altında bir katılımla gerçekleşmiştir. Bu oran belediye seçimlerinde şimdiye kadar kaydedilmiş en düşük katılım oranından bile yüzde 20 daha azdır.
-
Fransız hükümetine karşı 600 doktorun açtığı davanın gerekçesi nedir?
Yapılan seçimlerin sonucunda ikinci tura yükselemeyen Eski Sağlık Bakanı Buzyn
Le Monde’a 17 Mart günü vermiş olduğu röportajda Fransa’nın Koronavirüs salgını karşısında yanlış politikalar izlediğini belirtmiştir. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u ve Başbakan Edouard Philippe’i Ocak başında Koronavirüsün riskleri konusunda uyardığını açıklayan Buzy salgın tehlikesini düşündüğü için Sağlık Bakanlığından ağlayarak ayrıldığını açıklamıştır. Son güne kadar seçimlerin gerçekleşeceğine ihtimal vermediğini belirten eski bakan Fransa’daki Koronavirüs sürecini “maskeli balo”ya benzetmiştir. Buzyn belediye seçimlerine ise istemeyerek sadece partisi için katıldığının altını çizmiştir. Bu itirafların sonucunda 19 Mart’ta 600 doktor birleşerek başbakan ve eski sağlık bakanına dava açmıştır. Doktorlar hükümeti tehlikenin farkında olmalarına rağmen insanların güvenliğini hiçe sayarak Koronavirüs felaketiyle mücadele etmemek ve gerekli önlemleri almamakla suçlamaktadır. Doktorlar 13 Mart’tan itibaren hükümetin ülke genelinde karantina uygulaması başlatmak gibi aldığı çeşitli önlemlerde geç kalındığını belirtmiştir. Bu kararların daha önce alınmış olması gerektiğini ve bu sayede vaka ve ölü sayısının şimdikinden daha az olacağını savunmaktadır. Bu nedenle başbakan ve eski sağlık bakanının iki yıl hapis cezasına çarptırılmasını talep etmektedir.
Yukarıdaki itirafların sahibi Buzyn’in 24 Ocak’ta halen bakanlık görevindeyken yapmış olduğu “Koronavirüsün Fransız nüfusuna yayılma riski çok düşüktür” açıklaması bu argümanları destekler niteliktedir. Öte yandan Macron’un 6 Mart’ta toplamda 613 vaka ve 9 ölüye ulaşıldığı bir günde Fransızları Koronavirüs salgınına rağmen dışarı çıkmaya teşvik etmek adına bir tiyatro oyununa katılması ve “Hayat devam ediyor. Tehlikeli kesimler dışında sosyal alışkanlıklarımızı bırakmamızın bir anlamı yok” açıklaması Fransız hükümetinin salgını yeterince ciddiye almadığını ve bunun bedelini ise Fransız halkının ödediğini ortaya koymaktadır.