Belçika’da 26 Mayıs 2019’da AB, genel ve bölgesel seçimler gerçekleşmiştir. Bu seçimlerin sonucunda federal hükümetin kurulması için gerekli 76 milletvekiline hiçbir parti sahip olamamıştır. En kalabalık milletvekili grubuna sahip N-VA (Flaman Milliyetçisi Parti) Federal Mecliste sadece 25 vekille temsil edilecektir. Dolayısıyla Belçika’yı yönetmek için bir koalisyonun kurulması –her zaman olduğu gibi– kaçınılmaz olmuştur.
- Belçika’da federal seçimler nasıl sonuçlandı?
Seçim sonuçları ideolojik olarak Belçika’nın ikiye bölündüğünü bir kez daha gözler önüne sermiştir. Ülkenin kuzeyinde yani Flaman Bölgesi’nde (aşırı) sağ görüş tercih edilirken güneyinde ise sol görüşlü partiler öne çıkmıştır. Ülke genelinde oy oranları aşağıdaki gibidir.
N-VA ülke genelinde 4,3 puanlık bir düşüşe rağmen yüzde 16 ile birinci parti olmayı başarmıştır. Vlaams Belang Partisi (Flaman Aşırı Sağ Partisi) oylarını üçe katlayıp yüzde 11,9 ile ülke genelinde ikinci parti olmuştur. Yüzde 10’u geçen iki partinin de sağ görüşlü olup ülkenin bölünmesini (federal sistemden konfederal sisteme geçilmesini) istiyor oluşunun altı çizilmelidir. Yüzde 5 ile yüzde 10 arasında kalan partiler ise sırayla PS (Frankofon Sosyalist Partisi), CD&V (Flaman Merkez Partisi), PTB-PVDA (Federal Komünist Partisi), Open VLD (Flaman Liberal Partisi), MR (Frankofon Liberal Partisi) SP.A (Flaman Sosyalist Partisi), GROEN ve ECOLO (Flaman ve Frankofon Yeşil partileri) olarak karşımıza çıkmaktadır.
- Merkez sağ hükümeti kurulabilir mi?
N-VA’nın Aralık 2018’de koalisyonu terk etmesi beş ay sonra yeniden aynı koalisyonu kabul etme olasılığını oldukça düşürmektedir. Bununla birlikte kabul etmesi halinde dahi aynı koalisyonla birlikte bir hükümet kurulamayacaktır. Son merkez sağ koalisyonu partilerinin milletvekili sayılarının toplamı federal bir hükümetin kurulmasına yetmemektedir. Merkez sağ bir hükümetin kurulması için aşırı sağ partisi olan Vlaams Belang’ın koalisyona dahil edilmesi gerekir. Fakat Belçikalı geleneksel partiler aşırı sağ partilerle koalisyon kurmayacaklarına dair 1989 ve 1992’de bir anlaşmaya varmıştır. Bu “cordon sanitaire” anlaşması N-VA dışındaki partilerin VB ile bir koalisyon kurmayı kabul etmeyeceği anlamına gelmektedir. Böylelikle merkez sağ hükümetin önümüzdeki dönemde Belçika’yı yönetmesi beklenilmemektedir.
- Merkez sol hükümet kurulabilir mi?
Seçimlerden önce kurulması en kolay koalisyon olarak görüleb altı partili merkez sol koalisyonunu oluşturmak mümkün olmayacaktır. Sosyalist, yeşil ve merkez altı partinin toplam milletvekili sayısı Mecliste çoğunluğu sağlayamamaktadır. Bu koalisyon hükümet kurmak için aşırı sola ihtiyaç duyulmaktadır. Önceki yıllarda koalisyona girmemekte kararlı olan İşçi Partisi artık koalisyonun bir parçası olmaya daha sıcak bakmaktadır. Bunun önemli bir nedeni 12 milletvekiliyle koalisyonda söz sahibi olacağını bilmesidir. Ancak merkez partilerinin aşırı sol ile bir koalisyonu kabul etme ihtimalinin düşüklüğü ve Flaman partilerinin azınlıkta olacakları bir koalisyonu kabul etmeyecek olmaları bu koalisyonun da ülkede direksiyon başına geçmesini güçleştirmektedir.
- Diğer olası koalisyonlar nelerdir?
İki “gerçekçi” koalisyon daha akıllara gelmektedir: Birincisi N-VA, sosyalist ve liberalleri bir araya getirecek olan “bordo” koalisyondur. NV-A’nın kalesi olan Anvers’i yöneten bu “bordo” koalisyondur. Ancak NV-A lideri Bart De Wever, Frankofon sosyalistlerle konfederalizmden başka bir şey için anlaşmayacağını seçim sürecinde birçok kez dile getirmiştir. Başka bir deyişle bu senaryo da şu an için hem spekülatif hem de olanaksız olarak kabul edilebilir.
İkinci olasılık ise N-VA’sız bir şekilde kurulacak olan sosyalistler, liberaller ve yeşilleri bir araya getirecek “gökkuşağı” koalisyonudur. Bu koalisyonun çoğunluğu sadece bir koltukla yakalıyor (150 sandalyeden 76’sı) olması ayrıca Flaman milletvekillerinin azınlık olması (87 sandalyenin 29’u) gökkuşağının oluşma ihtimalini azaltmaktadır.
- Koalisyon kurulmazsa ne olacak?
Yukarıda belirtilen koalisyonların beklenildiği gibi gerçekleşememesi halinde Belçika elinde bulundurduğu hükümetsizlik rekorunu yenileyebilir veya erken seçime gidebilir. 11 milyonluk nüfusa sahip olan Belçika Krallığı’nın henüz büyük bir kaos yaşamamış ve hala yönetilebilir olmasının yegane nedeninin Avrupa Birliği olduğu açıktır. Kuruluşunda Fransızca olarak belirlenmiş olan resmi dilin dışında zamanla iki dili daha resmileştirmenin ve üniter bir sistemden federal sisteme geçmenin neden olduğu ülke içi bu kutuplaşmanın sonucu sürekli siyasi bir istikrarsızlık olarak ortaya çıkmaktadır..