1. Almanya’da İslam ve göçmen karşıtı gösteriler etrafında şekillen PEGİDA hareketinin dinamikleri nedir?
İslam karşıtı pankartlar ve sloganlar eşliğinde gösteriler yapan yeni bir hareketle karşı karşıyayız. Kendilerini "Batının İslamlaşmasına Karşı Yurtsever Avrupalılar" olarak tanımlayan ve Almanya’da gün geçtikçe tabanını genişleten, giderek güç kazanan bir oluşum bu. Anti-İslam hareketi olarak tanımlanabilecek PEGİDA, “İslam’a değil, Batının İslamlaşmasına” karşı olduğunu söylüyor. Facebook grubu sayfasında, hangi dinden olursa olsun nefret tellallığı yapanlara ve dini ya da siyasi radikalizme karşı olduklarını ifade ediyorlar. “Hristiyan-Yahudi hâkimiyetindeki Batı kültürünü koruma hakkı” çerçevesinde, kendi kültürel normlarını koruyarak yerel topluma entegre olmayan göçmen topluluklarının oluşturduğu paralel toplum yapılanmasına karşı yürüdüklerini iddia ediyorlar. Bu bağlamda gösterilerde "Kendi Almanya'mızı özledik", "Göçmenlerin sosyal refahımızdan yararlanmasını durdur" pankartları taşıyorlar. Gösterilere 27 Ekim'de yalnızca 500 kişi katılmıştı ancak 22 Aralık'ta katılım 17 bin 500 oldu. Gösterilere katılanların sayısının giderek artması ülkede yaşayan yaklaşık 5 milyon göçmen kökenli insanı tedirgin ediyor. Katılımın artması, sosyal bilimcilerin açıklaması gereken oldukça yeni bir fenomen olarak karşımızda duruyor.
2.Yaşananları Almanya’da faşizmin yeni yine yeniden ayak sesleri olarak okuyabilir miyiz?
PEGİDA taraftarları, İslam'ın yayılmasına ve yabancılara karşı yapılan eyleme neo-Nazilerin katılmadığını iddia etse de eylemlerde "Biz halkız" sloganları atanların arasında çok sayıda aşırı sağcının ve neo-Nazi'nin olduğu ifade ediliyor. Naziler tarafından kullanılan, halk (Volk) terimi, ırki bir birlik ve kolektif bir misyonu barındırıyor. Bu nedenle PEGİDA gösterileri boyunca, halk ve anavatan kavramları tekrar ön plana çıktı. Ancak bunlara -PEGİDA hareketinin faşizmle ilişkilendirilebilecek yönleri olmasına- rağmen bütünüyle bu yöne gittiğini söylemek için erken. Yeni faşizimden ziyade mevcut olan faşizmin tekrar canlanması diyebiliriz çünkü durgunluk yaşayan ırkçı hareketler zamanla hız kazanıp doğal olarak faşizme dönüşebiliyor. Bu çerçevede PEGİDA hareketi de Almanya’da aşırı sağ söylemin ırkçılığına bir kılıf bulmuş ve bunun üzerinden kitlelere ulaşıyor.
3.Avrupa’da İslamofobi tehdidi yeterince dikkate alınmadığı için mi bu gelişmeler yaşanıyor?
Neo-Nazi dönemi Almanya’sında Alman toplumu nasıl birçok kriz ve problem için Yahudileri günah keçisi ilan ettiyse, bugün de problemlerin sebebi Müslümanların varlığı olarak algılanıyor ve İslamlaşma tehlikesi propagandasıyla toplumun sağduyu yeteneği kaybettiriliyor. Merkel’in de daha önce deklare ettiği üzere Almanya’da iflas eden çok kültürlülük politikaları ve ekonomik krizin günah keçisi olarak göçmenler, özellikle Müslümanlar görülüyor ve bunun üzerinden siyaset yürütülüyor. 2050 yılına gelindiğinde Müslümanların Avrupa nüfusu içindeki oranının %50’ye ulaşacağı korkusu üzerinden dışlama politikaları üretiliyor. Devletin ekonomik, toplumsal ve politik olarak içinde bulunduğu durumdan memnun olmayan insanlar; göçmenleri, İslam’ı ve Müslümanları hedefe koyuyorlar ve siyasi partiler bu memnuniyetsizliğe bir çözüm öneremiyorlar. Bunun sonucunda da PEGİDA gibi hareketler oluşuyor. Son dönemde camilere ve göçmen kökenlilere yönelik fiili saldırıların artmasında PEGİDA eylemlerinin de etkili olduğu öne sürülüyor. Özellikle NSU örgütünün işlediği cinayetler sonrasında İslamofobi, Almanya’da hafife alındı. NSU olayı, ırkçılığı kurumsal hale getirdi. Siyasi partiler İslamofobi ile mücadele konusunda yetersiz kaldılar.
4.Alman siyasetçilerin konuya ilişkin tutumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Siyasiler endişeli, son dönemde eylemlere hükümet kanadından da tepkiler geliyor. Örneğin, Almanya Cumhurbaşkanı, yayınladığı Noel mesajında isim vermeden PEGİDA'yı eleştirdi ve "Almanya'yı izole etmek isteyenlerin çağrılarına katılmayın." uyarısında bulundu. Başbakan Angela Merkel ise gösterileri kınayarak “Burada nefret uyandırma çabalarına ve başka ülkelerden bize gelmiş insanlar hakkında söylenen yalanlara yer yok.” dedi. Bunlar çok önemli açıklamalar. Adalet Bakanı ise gösterilerin “Almanya için bir utanç” olduğunu belirtti. Birçok siyasetçi de PEGİDA’yı “takım elbiseli Naziler” olarak nitelendirdi. Ana muhalefetteki ‘Die Linke’ partisi ise son haftalarda ırkçı ve yabancı karşıtı gösterilerin sayısının artmasından Başbakan Angela Merkel liderliğindeki hükümeti sorumlu tutuyor. Hükümetin yıllardır uyguladığı politikalar ve söylemlerin bugünkü ortamın oluşmasına yol açtığını iddia ediyor.
5. Peki PEGİDA Hareketi’ne karşıt grupların gösterilerini nasıl yorumluyorsunuz?
PEGİDA hareketinin gösterileri sürerken, kiliseler, siyasi partiler, sanatçılar “PEGİDA gösterilerine katılmayın” çağrısı yaptı ve birçok kentte binlerce kişi karşı gösteriler düzenledi. En büyük gösteriler Münih, Bonn ve Dresden'de düzenlendi. Münih'te 12 bin kişi PEGİDA karşıtı gösteriye katıldı. PEGİDA destekçileri nasıl korkuyla hareket edip gösteri yapıyorlarsa, göçmenler, yabancılar ve Müslümanlar aynı endişelerle gösteriler yaptılar. PEGİDA karşıtı düzenlenen gösterilere katılım anlamlı sayıda, ancak yeterli değil. Siyasi partiler, hükümet ve sivil toplum, İslam karşıtı bu gösteriler karşısında iyi organize edilmiş bir tutum sergilemeliler ki bir netice alınsın.
[Söyleşi: Zeynep Berre Özçelik]