-
Halkbank davası neden açıldı?
15 Ekim 2019’da New York Güney Bölgesi Başsavcısı Geoffrey Berman tarafından açıklanan iddianamede Halkbank’a altı farklı suçlama yöneltilmiştir. İddianamede Halkbank’ın İran’a yönelik Amerikan yaptırımlarını ihlal etmesinden ötürü ABD kurumlarını dolandırmak amacıyla komplo, Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası’nı ihlal etmek amacıyla komplo, Amerikan bankalarını dolandırmak, Amerikan bankacılık ve finans sistemini dolandırmak amacıyla komplo, kara para aklamak ve kara para aklamak amacıyla komplo suçlarını işlediği iddia ediliyor.
İşlendiği iddia edilen suçların Halkbank’ın eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’ya yöneltilen suçlamalar ile birebir örtüştüğü görülüyor. İddianamede yer alan deliller de Atilla davasında sunulan delillerle benzerlik gösteriyor. Fetullahçı Terör Örgütü tarafından düzenlenen 17-25 Aralık operasyonları kapsamında gündeme gelen iddialar Halkbank iddianamesindeki delillerin büyük bir kısmını oluşturuyor.
-
Trump yönetiminin konuyla ilgili politikası nedir?
Trump yönetimi tarafından Halkbank’ın yaptırımları ihlal ettiği iddiası ile ilgili resmi bir açıklama yapılmadı. Bu konuyla ilgili olarak Senato Mali İşler Komisyonu Üyesi Demokrat Senatör Ron Wyden, Hazine Bakanlığından yanıtlanması istemiyle yazılı soru önergesi verdi. Hazine Bakanlığının yasama işlerinden sorumlu bakan asistanı yardımcısı Frederick Vaughan tarafından 20 Kasım 2019’da yapılan açıklamada Başkan Trump’ın Hazine ve Adalet bakanlıklarından ABD yaptırımlarının Halkbank’a olan etkisinin detaylarını araştırmasını istediği belirtildi. Söz konusu araştırma dışında Trump yönetiminin Halkbank meselesine ne kadar müdahil olduğu ise resmi açıklamalarda söz edilmedi.
İç politikada Trump yönetimi üzerinde Halkbank meselesi nedeniyle bir baskı var. Özellikle Kongre üyeleri kanunen İran yaptırımlarını ihlal eden şahıslara ve kurumlara verilen idari cezaları Halkbank’a karşı uygulamadığı için Trump yönetimine tepki gösteriyor. Dış politikada ise bankalara verilen cezalar ABD’nin ikili ilişkilerinde gündeme geliyor. Yaptırımların ihlali iddiası ile açılan ceza davaları ABD’nin sadece Türkiye politikasında gündeme gelmiyor. Örneğin eski Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, mevkidaşı eski Başkan Barack Obama ile görüştüğünde Fransız bankası BNP Paribas aleyhinde verilen para cezasına karşı çıktığını söylemiştir.
ABD’nin Türkiye ile ilişkilerde benzer şekilde gerilime yol açan Halkbank davası yaklaşık dört senedir gündemden düşmüyor. Trump yönetiminin Halkbank konusunda Türkiye’ye karşı sert bir tutum takınmadığı gözleniyor. Halkbank davası genel olarak yargısal alanda yürütüldüğü için Washington yönetimi bu davaya her türlü müdahale etmekte kendisini sınırlı görüyor. İkili görüşmelerde Amerikan yönetiminin Türkiye’nin endişelerini göz önünde bulundurduğu söylenebilir. Bu şekilde Washington yönetimi yargısal alanda ortaya çıkan Halkbank krizini siyasi alanda yumuşatmaya çalışıyor.
-
Davanın görüldüğü New York Güney Bölgesi Savcılığının tavrı ne oldu?
O dönem kendisine yöneltilen eleştiriler Trump’ın Türkiye’ye karşı yaptırım uygulama fikrini ortaya atmasına neden oldu. 14 Ekim 2019’da Beyaz Saray tarafından Suriye’de ateşkes anlaşması yapılması için gönderilecek bir delegasyonun açıklanmasından bir gün önce Başkan Trump “Türkiye’nin ekonomisini yıkmaya yönelik” yaptırımları duyurdu. ABD tarafından Türkiye ile anlaşmaya yönelik müzakerelerin başlamasına saatler kala iki ülke arasındaki ilişkilere zarar verecek yaptırımların uygulanması Trump’ın Suriye’den çekilme kararını destekleyen uzmanları bile şaşırttı. Başkan Yardımcısı Mike Pence liderliğinde Türkiye’ye gönderilen delegasyonun Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmenin başarılı geçmesi sonucunda Başkan Trump 23 Ekim 2019’da Türkiye aleyhinde başkanlık kararnamesi ile kabul ettiği yaptırımları yürürlükten kaldırdığını duyurdu.
Halkbank davası Başkan Trump’ın kararnameyi yürürlükten kaldırmasından önce açıldı. Trump’ın Türkiye’ye ekonomik yaptırımlar öngören kararnamesinden bir gün sonra 15 Ekim 2019’da New York Güney Bölgesi Savcılığı 45 sayfalık iddianameyi kamuya açıkladı. Washington’daki Türkiye karşıtı havayı fırsat bilen Güney Bölgesi Savcılığı, Beyaz Saray ve Hazine Bakanlığı tarafından duyurulan yaptırımlardan hemen sonra yıllardır yürüttüğü Halkbank soruşturmasını bir ceza davası açarak tamamlamış oldu.
-
Bolton’un kitabı Trump’ın tavrı hakkında ne söylüyor?
“1 Aralık 2018 tarihinde Buenos Aires’te yapılan G20 zirvesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan Trump’a Halkbank meselesi ile ilgili bir rapor sundu. Trump, raporun sayfalarını hızlıca karıştırdıktan sonra Halkbank’ın ABD’nin İran’a karşı uyguladığı yaptırımların ihlal edilmesi hususunda tamamen masum olduğuna inandığını belirtti. Daha sonra Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bu meseleyle ilgileneceğini, davaya bakan savcıların kendisinin değil Obama’nın adamları olduğunu açıkladı ve bu kişilerin yerine kendi adamlarının geçmesiyle sorunun çözüleceğini ifade etti.”
Bolton’un aktardığına göre Trump, Erdoğan’a ve Türkiye’ye herhangi bir zararın gelmesini istememektedir. Bolton’un kitabındaki ifadelere göre Trump’ın Halkbank konusunda Türkiye’ye yakın bir tavır sergilediği görülmektedir.
Genel olarak Bolton’a göre Halkbank davasını ele alışı Trump’ın dış politikada neden başarısız olduğunu gösteriyordu. Bolton için sözü geçen diyalog anlamsızdı. Zira Adalet Bakanlığı bünyesinde çalışan savcılar tepeden gelen siyasi müdahalelere aldırmaksızın davayı açacaktı. Bolton’un tabiriyle Halkbank davası eski Başkan Barack Obama’nın Beyaz Saraydaki sekizinci yılında değil de Trump’ın sekizinci yılında olsaydı yine aynı şekilde görülüyor olacaktı.
John Bolton, kitabının yayımlanmasından sonra birçok kanalda röportaj verdi ve bir röportajda Halkbank ile ilgili olarak “Bir keresinde Başkan, Erdoğan’a ‘New York’taki savcılar Obama’nın adamları, kendi adamlarımı içeri sokana kadar bekle, sonra bu işi hallederiz’ dedi. Adalet Bakanlığı kökenli birisi olarak, daha öncesinde hiçbir başkanın bu tip şeyler söylediğini duymadığımı düşündüm” ifadelerini kullandı. Bolton, Trump’ı diğer başkanlarla kıyaslıyor ve Trump’ın Halkbank ile ilgili sarf ettiği sözlerin son derece yanlış olduğunu vurguluyordu. Bolton daha sonra Türk-Amerikan ilişkilerine değindiği başka bir röportajda Trump’ın Halkbank davasına ilişkin tavrına dair başka bir açıklama getirdi. Bolton’un açıklamasına göre Trump, Halkbank davasının düşürülmesi ihtimalini değerlendirse de Adalet Bakanlığı davaya müdahale edilmemesi gerektiği yönünde Trump’ı ikna etti.
-
Savcı Berman’ın Kongre ifadesinde öne çıkan konular neler?
Berman’ın ifadesine göre 18 Haziran 2020’de Adalet Bakanı Barr ve Savcı Berman New York’ta bir otelde bir araya geldi. Berman, Barr’ın kendisini görevi bırakıp diğer pozisyonlara geçmesini için ikna etmeye çalıştığını belirtti. Berman ise Bakan Barr tarafından kendisine sunulan teklifleri reddettiğini vurguladı. Berman’ın görevi bırakmaya sıcak bakmamasına rağmen Barr bu toplantıdan sonra Berman’ın istifasını duyurdu. Berman, Barr’ın bu açıklamasına rağmen görevden ayrılmadığını vurguladı. Berman Kongrede verdiği ifadede yardımcısı Audrey Strauss gelene kadar görevinden ayrılmamak için direndiğini ifade etti. Barr, Strauss’un göreve gelmesine razı oldu ve New York Güney Bölgesi Savcılığının başına dışarıdan birisi atanmamış oldu.
Kongre Trump’ın yargı üzerinde baskı kurduğunu ve kendisine yakın davalara müdahil olduğunu iddia ediyor. Söz konusu bu davalar arasında Halkbank davası da yer alıyor. Kongredeki toplantıda Halkbank ile ilgili olarak Berman’a birkaç soru yöneltildi. Fakat Berman bu soruları toplantının kapsamı dışında olmasını gerekçe göstererek cevapsız bıraktı. Berman en başta Kongredeki ifadesinde New York Güney Bölgesi Savcılığında devam eden davalar ve soruşturmalar hakkında bilgi vermeyeceğinin altını çizdi. Bununla birlikte Savcı Berman hususen hangi davalar olduğu meselesine girmese de kendisinin görevden alınmasının soruşturmaların gidişatı açısından “gecikmeye ve aksamaya” sebep olacağını söyledi. Bu şekilde Demokratlar, Başkan Trump’ın Halkbank meselesinde Türkiye’ye yakın tavrına karşı adım atabilmek için malzeme edinmiş oldular.