Tam artık seçimleri arkada bırakalım önümüze bakalım derken, İstanbul seçimleriyle ilgili tuhaf belgeler çıktı. Ortada ciddi iddialar var. Çok sayıda sandıkta oy kaydırma diyebileceğimiz usulsüzlükler gördük. Sürekli yeni belgeler ortaya çıkıyor. Bir iki tane olsa ortada bir yanlış var deyip geçebiliriz. Ancak şimdiye kadar çıkanların çokluğuna bakarsanız bu sadece bir yanlışlık gibi durmuyor. Hepimiz bekleyip göreceğiz. Bakalım kim ne yapmış? Ne kadar yapmış? Eğer sayı gerçekten çoksa ve usulsüzlükler benzer yöntemlerle yapılmışsa bunun sistematik bir eylem olduğu ortaya çıkar. Burası gerçekten çok tehlikeli. Eğer birileri İstanbul'da sandık başında sistematik bir usulsüzlük yapmışsa bu tarihe geçer. Ağır sonuçları olur. Ortada örgütlü bir suç var demektir.
AK Parti tarafı iddialı. Tespit ettikleri belgeleri kamuoyuna sunuyorlar. Bu çerçevede seçim sonuçlarının değişme ihtimali var. Ama bu olmasa bile eğer sistematik bir usulsüzlük varsa bunun da kanun önünde hesabı sorulmalı. Türkiye öyle ya da böyle onlarca yıldır sandık güvenliğinin en iyi işlediği ülkelerden biri olmuştur. Millet her türlü hesabını sandıkta görmeye alışkındır. Şimdi birileri elini buraya da atıp burayı güvensizleştirmeye çalışırsa yazık olur. Bu mesele bir şekilde çözülür ancak ciddi hasarlar bırakır. Bu nedenle araştırmanın sonuna kadar yürütülmesi gerekiyor. Oyların tek tek hakkı olan tarafa işlenmesi ve bu işin arkasında her kim varsa onların ortaya çıkartılması şart.
İktidar partisi gördüğüm kadarıyla süreci gayet sakin ve başarılı bir şekilde yönetiyor. Çeşitli teklifler var. Hangisi öne çıkar bilmiyorum ama en şeffaf haliyle bu işi sonlandırmak gerekecek. Bu anlamda CHP'ye ve tüm diğer partilere de ciddi görevler düşüyor. CHP'nin tarihinde zaten 46 seçimleri gibi bir utanç var. Buna bir yenisini daha eklemenin anlamı yok. Çıkıp ülkedeki sandık güvenliğine sahip çıkmak herkesten önce CHP'nin görevi. Yeni bir şaibe oluşmasını engellemek için elinden geleni yapmalı.
Ancak maalesef şimdiye kadar CHP'nin sorumlu açıklamalar yaptığını söylemek mümkün değil. İmamoğlu tuhaf hallere girdi bile. Henüz iş kesinleşmeden sosyal medya hesaplarında kendini belediye başkanı ilan etti. Hadi o çok önemli değil. Ancak Anıtkabir ziyaretinde hatıra defterine de belediye başkanı ünvanlıyla imza atması hiç olmadı. Böyle bir eylemin iki anlamı var. Ya oldubitti peşinde ya da provokasyon. Milyonlarca insan nefesini tutmuş ve adil bir sonuç çıkması için beklerken Anıtkabir gibi hassas bir ziyaret sırasında bu sorumsuz ve istismarcı davranış kimseye kazandırmaz..