1. AK Parti'deki genel başkan değişikliği ihtiyacı nasıl ortaya çıktı?
2007 yılında yapılan referandumla Türkiye cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini benimsedi. Bu adımla birlikte Türkiye adı konulmamış bir yarı-başkanlık sistemine geçti. 10 Ağustos 2014'te Recep Tayyip Erdoğan'ın halkoyu ile cumhurbaşkanı seçilmesiyle 2007'de benimsenen yeni modelin uygulamasına geçildi.2014 Ağustos'undan 2016 Mayıs'ına kadar geçen 22 aylık süreyi Türkiye'de yarı-başkanlık sisteminin ilk uygulama dönemi olarak düşünmek mümkün. Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü siyasi kişiliği ve taban için tartışmasız doğal lider olması sayesinde bu 22 aylık süre büyük bir siyasi kriz çıkmadan geçilmiştir. Ancak geçen zamanda Hakan Fidan'ın milletvekili adaylığı, hükümet üyesi bazı bakanlarla HDP'lilerin katıldığı Dolmabahçe açıklaması, 7 Haziran-1 Kasım seçimleri arasında yaşanan koalisyon süreci, AK Parti kurulları ve milletvekili listeleri, teröre destek bildirisi yazan akademisyenlerin yargılanması, buzdolabında olan çözüm sürecine geri dönülmesi, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması ve nihayetinde AB ile varılan mülteci anlaşması gibi birçok hayati konuda Erdoğan ile Davutoğlu'nun anlaşmazlık yaşadıkları görüldü.
Sık sık tekrar eden bu anlaşmazlıklar nihayetinde bir siyasi vizyon farklılığına dönüştü. İki aktör arasındaki bu farklılaşma Nisan ayının son günlerinde AK Parti MKYK'sının teşkilat üzerinde tasarrufta bulunma yetkisini Genel Başkan Ahmet Davutoğlu'ndan alması ile, derin bir siyasi krize dönüşme tehlikesi gösterdi. Bu istikrarsızlık tehlikesi genel başkan değişikliğinin yegâne sebebidir.
2. Davutoğlu beklenenin aksine üniversiteye dönmeyip siyaset içinde kalacağını ifade etti. Davutoğlu bundan sonra nasıl bir siyaset izleyecek?
Genel başkanlığa aday olmayacağını açıklamak her ne kadar ilk bakışta iddiasından vazgeçmek olarak yorumlansa da, Davutoğlu'nun açıklamalarının satır aralarında Erdoğan ve AK Parti'den farklılaşan siyasi vizyonuna dair büyük bir iddia yatmaktadır. Davutoğlu'nun AK Parti'nin oy oranını ve hükümetin icraatlarını kendi başarısı olarak sunması ve güçlü başbakanlığa yaptığı vurgu bu iddiayı göstermektedir. Davutoğlu kendi siyaseti ile partinin siyasetinin farklılaşmasında, yanlış yerde duranın parti değil kendisi olduğunu düşünmektedir. Erdoğan'ın güçlü liderliği karşısında bunu açıkça dile getirmekten kaçınsa da söyledikleri bu mesajı taşımaktadır. Dolayısıyla üniversiteye dönmeyip siyasete devam etmeyi seçmesi, açıktan parti içi muhalefet sergilemese de siyasi iddiasını devam ettireceğini göstermektedir. Bu anlamda şartların uygun olduğunu düşündüğü bir zamanda iddiasını daha yüksek sesle dillendireceğini söyleyebiliriz.3. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasının ardından güçlü genel başkan ve başbakan modeli benimsenmişti. Bu modelin çıkmazları nelerdi?
Genel başkan değişikliği bu modelin başarısız olduğu veya bir çıkmaza girdiği anlamına gelmez. Sorun modelden ziyade Davutoğlu'un siyasi vizyonunun AK Parti vizyonundan ve onun lideri olan Erdoğan vizyonundan farklılaşmasıdır. Bu farklılaşma çatışma doğurmuştur. Farklılaşmanın yaşanmadığı bir başka aktörle model işlemeye devam edecektir. Erdoğan siyasetinin kodlarına bakıldığında güçsüz aktörlerle yol yürümek gibi bir tercihin olmadığı ortadadır. Davutoğlu'nu genel başkan olurken diğer seçeneklerin önüne çıkartan ilk özelliği güçlü bir genel başkan adayı olması ve ikincisi de AK Parti siyaseti ile uyumlu vizyonuydu. Genel başkan değişikliği ihtiyacı ilk özelliği dolayısı ile değil ikinci özelliğinde yaşanan farklılaşma sebebiyle olmuştur.4. AK Parti'de yeni dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile daha uyumlu bir genel başkanın belirlenmesi muhtemel. Yeni dönemin özellikleri neler olacak?
Mevcut yönetim sisteminin ne kadar kırılgan olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu anlamda yeni dönemin en önemli özelliği bir sistem tadilatı dönemi olmasıdır. Yeni dönemden en büyük beklenti de bu yöndedir. Başkanlık sistemi veya partili cumhurbaşkanlığı alternatiflerinden biriyle sistem tadil edilene kadar, mevcut aksak yönleri cumhurbaşkanı ve başbakan arasındaki uyumla aşılması gerekecektir. Yeni başbakan bu sorumluluğun bilincinde olarak göreve başlayacaktır ve önceki dönemde bu alanda yaşanan aksaklıklara fırsat vermeden, sistem değişikliği hakkında çelişkili ve değişken olmayan net ve güçlü bir tutum takınacaktır.5. Ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu kongre kararını "4 Mayıs saray darbesi" şeklinde tanımladı. Bu nasıl yorumlanmalı?
Türkiye somut darbe girişimlerine tanık oldu. Örneğin bugün hala Kılıçdaroğlu'nun 27 Nisan 2007 e-muhtırası hakkındaki görüşlerini açık ve net bir şekilde duymuş değiliz. Kılıçdaroğlu e-muhtıranın ordunun siyasete irtica hayaletini bahane ederek müdahalesi olduğunu ve şu an genel başkanlığını yaptığı partinin Anayasa Mahkemesine başvurarak bu darbenin bir parçası olduğunu kabul ediyor mu?AK Parti'deki genel başkan değişikliği şeffaf bir şekilde, siyasi ve hukuki meşruiyet zemininde ilerliyor. Kılıçdaroğlu eğer genel başkan değişikliği ile bir darbe olduğunu düşünüyorsa bunun nasıl olduğunu açıklamalıdır. Ancak bu açıklamaya kendisinin genel başkan oluş süreciyle yüzleşerek başlamalıdır.
[Sabah Perspektif, 7 Mayıs 2016]