SETA > Yorum |

Mısır Seçimleri (gibi!)

Seçimlerden "Yeni Mısır"ın çıkmasını beklemek naiflik. Seçimler, hangi aktörlerin Yeni Mısır'ı kuracağını, hangi aktörlerinse bu rolü üstlenemeyeceğini ortaya koyacak.

Yaklaşık on gün sonra, Tahrir'de başlayan Mısır devriminin birinci yıldönümüne gireceğiz. Mübareksiz bir yılın ardından Mısır'da değişenler ve değişmesi ümit edilenler üzerine kafa yormak gerekiyor. Lakin Mısır buna pek fırsat da bulamadı. Devrim sonrası şaşkınlığın geçmesinin hemen ardından referandum, son iki aydır seçimler, ardından yerel seçimler ve ondan sonra da cumhurbaşkanlığı seçimleri var. "Mübarek sonrası Mısır'da ne oldu?" diye sorduğunuzda aldığınız cevap hep aynı; "intihabat! intihabat!" yani seçimler.

SEÇİM SİSTEMİNİ ANLAYAN VAR MI?

Bu yazıya yukarıdaki başlıktan farklı pek çok başlık konulabilirdi. Ancak hiçbiri Mısır'ın mevcut durumunu bu mecazdan daha iyi özetleyemezdi. Evet, Mısır seçimleri gibi! Mübarek döneminde, Mısır seçimlerini, sadece fıkralara mevzu olmasından ve neredeyse sandıkları patlatırcasına hep Mübarek'in kazanmasından dolayı detaylıca incelemek hiç aklımıza gelmemişti. Anlaşılan bugünlerde kıran kırana iktidar olmak için uğraşan Mısırlı siyasi aktörlerin de pek aklına gelmemiş. Sürekli aynı ismin kazanmasına göre ayarlanmış olan bütün sistem, kazananın kim ya da kimler olacağının belli olmadığı bir senaryo karşısında trajik bir tablo ortaya çıkarmış durumda. Bu nedenle Mısır'da ne olduğu, nasıl olduğu ve neler olacağı şeklindeki sorulara verilen cevaplar, "durun anlatayım" ile başlasa da hemen herkes sözlerini "benden buraya kadar"la bitiriyor. Genellikle sıraladıkları ihtimaller deryasından bir tahmini seçmeniz ve fazla uzatmamanızı söylüyorlar aslında. Haftalar hatta aylar süren Mısır seçimleri oy pusulasında yer alan taraktan avizeye, hortumdan musluğa binlerce amblemli adayların ortaya çıkardığı renkli ama bir o kadar da karmaşık yapı ülkenin halini anlamak için iktifa edeceğimiz bir metafor sunuyor bize. Mübarek rejiminin geriye bıraktığı enkazın fotoğrafı tam da bu. Ama kimsenin de acelesi yok gibi gözüküyor. Seçimlere katılan partilerin büyük bir kısmının an itibariyle enkazın tam anlamıyla idrakinde olduklarını da söylemek mümkün değil. Bununla birlikte İhvan'ın bu enkazı kaldırmak için niyet beyan etmiş ve sorumluluğun büyük ölçüde farkında olan aktörlerin başında geldiği gerçeğini de teslim etmemiz gerekiyor.

SEÇİMİN İKİ GALİBİ

Mısır seçimlerinin açık ara iki galibi bulunuyor: Hürriyet ve Adalet Partisi ile Nur Partisi. Her iki partinin toplam oylarının %70 civarında olması, Batılı analistlerin Hürriyet ve Adalet Partisi ile Nur Partisini aynı siyasal torbaya doldurup "Mısır'da siyasi İslam seçimleri kazandı" yorumlarına neden oluyor. Bu yüzeysel değerlendirmeler, iki parti arasındaki derin kırılmaları görmemekten kaynaklıyor. Hürriyet ve Adalet Partisi İhvan hareketinin partileşmiş hali iken, Nur Partisi ise farklı Selefi oluşumların vücuda getirdikleri bir parti. İhvan yüzyıla yakın bir zamandır var olan ve duruşunu büyük ölçüde siyasi bir zemin üzerinden tarif eden bir siyasi hareket. Selefiliğin müstakil bir harekete dönüşmesi Mübarek iktidarından biraz daha kısa bir süreye tekabül ederken, seçimlere katılacakları belli olana kadar siyasi bir yapı olmadıkları yönünde yaygın bir kanaat bulunmaktaydı. İhvan, Mısır devriminde sürükleyici bir rol üslenirken, Selefilik devrimin bir parçası değildi. İhvan büyük ölçüde Mısır dışını etkilemiş bir hareket iken, Selefilik büyük ölçüde Mısır dışından etkilenmiş bir hareket konumunda. İhvan Tahrir'de Mübarek yıkılsın diye çabalarken; Selefi hareket "ulul emre itaat" açıklamaları yapmaktaydı. İhvan'ın siyasi sahneye dönüşünün pek orijinal bir tarafı bulunmuyor. Ancak, Nur Partisi'nin %20'leri geçen düzeyde bir oy alması seçimlerin tartışmasız en ilginç dinamiğine işaret ediyor. Bu sadece Mısır'ı dışarıdan takip edenler açısından değil, İhvan açısından da sürpriz ve önemli gelişme. İhvan, Selefi hareketin önce seçimlere katılmayacağını, ardından da %5'ler civarında bir oy alacağını tahmin ederken, karşısında seçimlerde ikinci parti olarak Nur Partisi'ni buluverdi. İhvan, "Demokratik İttifak" çatısı altında seçimlere katıldıkları farklı partilerle ne gibi koalisyon ve pazarlıklar yapmak zorunda kalacağını hesaplarken; doğrudan İhvan tabanından da beslenen Nur Partisi ile karşı karşıya kalmış oldu.

Düne kadar her türlü siyasi oluşum, faaliyet ve süreci tekfir eden bir hareketin, kongresini bile yapmadığı bir parti ile 5-6 ay içinde Mısır büyüklüğünde bir ülkede girdiği ilk seçimlerde %20'ler civarında oy alması açıklanması kolay bir vakıa değildir. Selefi hareketin varoluş hikâyesi büyük ölçüde Mısır rejiminin oldukça başarılı olmuş bir operasyonu şeklinde de okunabilir.

Özellikle İhvan'a siyasal sistem içinde kesinlikle alan açmayan Mübarek yönetimi taktik değiştirerek sendikal örgütlenmeler, odalar, birlikler gibi yarı sivil örgütler içinde hareketin derinlik kazanmasına engel olmamıştır. İhvan bu alanlarda oldukça yoğun bir şekilde örgütlenirken, asıl tabanını kazandığı ve koruduğu camileri zaman içinde yavaş yavaş terk etti. 1970'lerde etkinleşmeye başlayan Selefi söylem, 1980'lerde İhvan'ın boşalttığı alanda sadece söylem düzeyinde değil, bir hareket olarak da örgütlenmeye başladı. Aynı dönem Körfez Selefiliğinin hem söylem hem de ekonomi-politik olarak Mısır'a uzanmaya başladığı döneme denk gelmektedir. Körfezin sağladığı imkânlar ve Mısır rejiminin göz yummasıyla beraber, apolitik bir dinamik üzerinden kendisini tarif eden ve İhvan'dan da bu yönüyle ayrıştıran Selefi hareket güçlenmeyi başardı. Bu güç temerküzü sadece söylem düzeyinde kalmadı aynı zamanda toplumun en alt tabakalarında sosyal sorumluluklar alabilen bir harekete dönüştü. Bugün seçimlerde Nur Partisi'nin, bilinen bir siyasi parti olmamasına rağmen, yılların siyasi partisi gibi örgütlü olmasının temelinde de yukarıdaki geçmiş yatmaktadır.

SEÇİMLERDEN 'YENİ MISIR' ÇIKAR MI?

Seçimlerden "Yeni Mısır"ın çıkmasını beklemek naiflik olur. Lakin seçimler, hangi aktörlerin Yeni Mısır'ı kuracağını, hangi aktörlerinse bu rolü üstlenemeyeceğini ortaya koyacaktır. Mısır'ın istikrara kavuşma sürecinin kısa olmayacağı aşikârdır. Bu sürecin uzayacağına dair her işaret, sorumluluktan kaçmayacak aktörleri daha da güçlendirmektedir. Bu noktada Hürriyet ve Adalet partisinin şansı yüksek görünmektedir. Bu sadece İhvan'ın yıllardır sürdürdüğü mücadeleden de kaynaklanmamaktadır. Mısır ölçeğindeki bir ülkede kitlelerin ilk baktıkları adres istikrar ve sorumluluk alabilecek aktörlerdir. Mısır ağır ekonomik kriz ve vesayet rejimi altında demokratikleşmeye çalışmak zorundadır ve Yüksek Askeri Konseyin (YAK) bütün "azametine" rağmen Mısır'ın bugün içine düştüğü siyasi ve ekonomik girdap karşısında ne kadar zayıf bir aktör olduğunun herkes farkındadır. Bütün bu faktörler göz önüne alındığında yeni Mısır'ı inşa etmeyecek olsa da ilk adım olan seçimlerin kazasız belasız atlatılması bile şu an için önemli bir başarıya dönüşmüş durumdadır.

Sabah/Perspektif (14.01.2012)