Türk-Alman ilişkilerinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyareti nedeniyle gölgede kalan yeni bir kriz yaşanıyor. Ankara, Alman milletvekillerinin İncirlik Üssü’nde bulunan Alman askerlerini ziyaret etmesine müsaade etmeyeceğini açıkladı. Bu karar üzerine Alman hükûmetinden İncirlik’teki birliğin alternatif olarak Ürdün’e taşınabileceğine dair açıklamalar geldi.
İncirlik Üssü’nde, DEAŞ’a karşı mücadele için oluşturulan koalisyon çerçevesinde görev yapan yaklaşık 260 Alman askeri bulunuyor. Orta Doğu’daki etkinliğini artırmak isteyen Berlin açısından bu koalisyonun parçası olmak çok önemli görüldüğünden, İncirlik Üssü de oldukça önemseniyor. Daha önce de Alman meclisinin sözde Ermeni soykırımına dair bir karar alması sonrasında Türkiye tarafından Alman milletvekillerinin İncirlik Üssü’ndeki birliği ziyaret etmesi engellenmişti.
Peki, Türkiye bu ziyaretlere izin vermeyerek neyi amaçlıyor?
Öncelikle İncirlik, Türkiye ile Almanya’nın da dâhil olduğu Batılı ülkeler arasındaki güvenlik iş birliğinin en önemli sembollerinden birini oluşturuyor. Alman askerleriyle birlikte, Amerikan ve İngiliz askerlerinin orada bulunmasının temel gerekçesi Türkiye ile bu ülkeler arasındaki güvenlik ortaklığıdır.
Ancak son yıllarda bu ülkelerin Türkiye ile aralarındaki güvenlik ittifakına hiç yakışmayacak davranışlar içerisinde olduğu görülüyor.
Sadece Almanya üzerinden örneklendirmek gerekirse, PKK ve FETÖ ile mücadelesinde Türkiye’ye destek vermekten kaçınılması, Alman istihbaratının Türkiye’yi dinlemesi skandalı, Alman meclisinde alınan sözde Ermeni soykırımına dair karar, Alman medyasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye’ye karşı yürütülen karalama kampanyaları, başta Sol Parti (Die Linke) mensupları olmak üzere bazı Alman siyasetçilerin bu karalama kampanyalarına her türlü desteği vermesi, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Türkiye ile gerekli dayanışmanın gösterilmemesi ve son olarak 16 Nisan referandumu sürecinde Almanya’nın açık bir şekilde “hayır” kampanyasına destek vererek Türkiye’nin içişlerine müdahale eden bir tutum içerisinde olması Türkiye’de çok ciddi rahatsızlığa yol açıyor...
Özellikle güvenlik alanında “müttefiki” Almanya’dan beklediği desteği göremeyen Ankara, Berlin’e karşı oluşan memnuniyetsizliğini yine güvenlikle ilgili bir alanda, yani İncirlik Üssü konusunda verdiği kararla göstermeye çalışıyor.
Türkiye, Almanya’nın bu “düşmanca” diye tanımlanabilecek olan politikasına karşı, ilişkileri geri dönülmez bir şekilde bozacak daha büyük adımlar atmak yerine, tepkisini ve rahatsızlığını gösteren bu sınırlı adımlarla Alman hükûmetine uyarıda bulunmuş oluyor. Bu uyarı açık bir şekilde, “Türkiye ile sağlıklı bir ilişki geliştirmek istiyorsanız bu rahatsız edici tavırlardan uzak durmanız gerek” anlamına geliyor. Berlin’in artık Türkiye’nin içişlerine karışmak anlamına gelen politikalardan uzak durması, PKK, FETÖ ve DHKP-C gibi terör örgütlerine destek şeklinde görülen uygulamalardan vazgeçmesi ve Türkiye’de halkın oylarıyla iktidara gelen hükûmeti eşit bir ortak olarak kabul etmesi gerekiyor.
Almanya’nın Türkiye politikasında yaşanan sorunların önemli bir kısmının da Türkiye’nin AB üyelik süreciyle ilgili olduğunun altını çizmek gerek. Bu konuda da artık çok açık bir çarpıklığın giderilme zamanı geldi.
Resmî olarak Türkiye hâlâ AB ile katılım müzakereleri yürüten bir ülke olduğundan, Berlin ve diğer Avrupa başkentleri, diğer aday ülkeler gibi Türkiye’ye de Kopenhag Kriterleri çerçevesinde bazı telkin ve tavsiyelerde bulunuyorlar. Ancak başta Almanya olmak üzere, AB’nin etkin bazı üyelerinin açıkça Türkiye’nin üyeliğine karşı pozisyonlarına bakıldığında, bu telkin ve tavsiyeler Ankara’da haklı olarak içişlerine karışma olarak algılanıyor.
Almanya ve diğer AB ülkelerinin artık Türkiye’yi AB’ye üye olarak alma niyeti olmadan, alacakmış gibi yapıp içişlerine müdahale anlamına gelecek politikalardan uzaklaşması gerekiyor. Yapacakları haklı eleştiri ve uyarıların Ankara’da karşılık bulmasını istiyorlarsa Türkiye’nin AB üyeliği konusunda samimi bir tutum içerisinde olmaları gerekiyor.
[Türkiye, 17 Mayıs 2017].