SETA > 5 Soru |
5 Soru 64 Hükümet Programı

5 Soru: 64. Hükümet Programı

64. Hükümet Programını SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Nebi Miş değerlendirdi.

1. 64. Hükümet Programında ilk olarak hangi hususlar göze çarpmakta?

AK Parti’nin hazırladığı altıncı program olan 64. Hükümet Programına bakıldığında; kararlı bir Yeni Anayasa ve BaÅŸkanlık Sistemi vurgusu, yeni bir vesayet odağı olarak ‘Paralel Devlet Yapılanması’yla mücadele ve Alevi vatandaÅŸların taleplerini karşılamak baÅŸta olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin alanının geniÅŸletilmeye devam edilmesi ilk göze çarpan hususlardır. BaÅŸkanlık Sistemi tartışmalarında gündeme gelmesi muhtemel olan yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Åžartı’na uygun olarak yapılacak reformlar programdaki bir diÄŸer husustur. Çözüm Sürecinin “Milli Birlik ve KardeÅŸlik Projesi” olarak ve kapsama alanı da geniÅŸletilerek, kamu düzeninden taviz verilmeksizin devam ettirileceÄŸi de programda vurgulanmıştır. Ayrıca sürmekte olan ekonomik ve yapısal reformların devam ettirileceÄŸi, kamu yönetiminin dönüÅŸtürülmesi ve uzun vadede personel rejimine iliÅŸkin deÄŸiÅŸiklikler de programda öne çıkan konulardır.

2. 13 yıllık AK Parti iktidarı süresince hazırlanan hükümet programları dikkate alındığında, “farklılık/yenilik” ve “süreklilik/devamlılık” açısından 64. Hükümet Programı nasıl deÄŸerlendirilebilir?

GeçmiÅŸte Türkiye’nin ihtiyaçları ve öncelikleri dikkate alınarak hazırlanmış programlar ile 64. Hükümet Programı arasında farklılıklar olmasının normal ve hatta gerekli olduÄŸu söylenebilir. DeÄŸiÅŸen ve geliÅŸen Türkiye’nin ihtiyaç ve hedeflerine yönelik yeni vaat ve beklentiler barındıran bir program çerçevesinin çizilmesi kaçınılmazdır. Ancak bununla birlikte 2002’den itibaren açıklanmış olan beÅŸ program ile kıyaslandığında, AK Parti siyasetinde devamlılığı da son programda görmek mümkündür.

2002 ve 2003’te açıklanan 58. ve 59. hükümet programlarında bilhassa 2001 ekonomik krizinin oluÅŸturduÄŸu hasarların giderilmesinin yanı sıra demokratikleÅŸme baÄŸlamında atılacak adımların hızlandırılması için Kopenhag Kriterlerine atıf yapılmakta ve kamudaki kurumsal tıkanıklıkların giderilmesine yönelik öncelikler göze çarpmaktaydı. Aynı ÅŸekilde 60. (2007) ve 61. (2011) hükümet programlarında, ekonomi, saÄŸlık, eÄŸitim, ulaşım ve benzeri alanlardaki yapısal eksikliklerin giderilmesine yönelik önemli hedeflerin de yeniden yer bulduÄŸunu ve kendi içerisinde bir devamlılık silsilesini sürdürdüÄŸüne iÅŸaret etmek gerekir. Bugün itibarıyla bakıldığında, kronik sorunlara gerçekçi çözüm önerileri ile yaklaşılarak söz konusu hedeflerin büyük bir bölümünün hayata geçirilmiÅŸ olduÄŸu saptanmaktadır. Dolayısıyla geçmiÅŸte kabul edilen beÅŸ hükümet programı ile mevcut 64. Hükümet Programı arasında farklılık arz eden hususlara bu perspektiften bakmak gerekmektedir. Önceki dönemlerde AK Parti’nin acil olarak çözümler üretme yolunda attığı adımların daha da kurumsallaÅŸması ve derinleÅŸtirilmesi için bir çerçevenin ortaya konduÄŸunun altı çizilmelidir.

DiÄŸer taraftan, daha önceki dönemlerde demokratik siyaset kurumunu iÅŸlevsiz kılmaya yönelik çeÅŸitli vesayetçi giriÅŸimlerin yanında, son dönemde belirginleÅŸen ve vesayetçi anlayışa yeni bir boyut katan Paralel Devlet Yapılanması ile kararlı bir ÅŸekilde mücadele edileceÄŸi de yeni programda vurgulanmıştır. Adalet sisteminde bir dönüÅŸümün gerçekleÅŸeceÄŸi ve bu baÄŸlamda HSYK’nın yeniden yapılandırılarak Hakimler Yüksek Kurulu ve Savcılar Yüksek Kurulunun kurulacağı da belirtilmiÅŸtir.

Öne çıkan bir diÄŸer husus, terör olayları duruncaya ve kamu düzeni tesis edilinceye kadar terörle mücadeleye kararlılıkla devam edileceÄŸidir. 64. Hükümet Programında ayrıca yurtdışında yaÅŸayan vatandaÅŸlara yönelik yeni atılımların hayata geçirileceÄŸi vaadi yanı sıra tüm insanlık için büyük bir tehdit oluÅŸturan ve global ölçekli bir konu olma özelliÄŸini de taşıyan ayrımcılık, ırkçılık, yabancı ve Ä°slam karşıtlığına yönelik çeÅŸitli devletlerle de birlikte çalışılacağı ifade edilmiÅŸtir. ÖrneÄŸin 2011’deki 61. Hükümet Programına kıyasla bugünkü mevcut programda ilk defa mülteci krizine de detaylıca yer verilirken, Türkiye gençliÄŸine yönelik atılacak adımların da ilk defa kapsamlı bir ÅŸekilde yer alması dikkat çekmiÅŸtir. Son olarak, 2002’den bu yana gündemde olan ve bir devamlılık mahiyeti taşıyan yeni Anayasa hedefi baÄŸlamında ise ilk defa baÅŸkanlık sisteminin gerekliliÄŸine net bir vurgu 64. Hükümet Programında yapılmıştır.

GeçmiÅŸte kabul edilen beÅŸ hükümet programı ile mevcut 64. Hükümet Programı arasındaki süreklilik arz eden hususlara ise, Cumhuriyet tarihinde yalnızca AK Parti hükümetlerinin sahip olduÄŸu kurumsal süreklilik ve reform tecrübesini dikkate alarak eÄŸilmek gerekir. Dolayısıyla 2002’den bu yana geçerliliÄŸini koruyan hususların başında gelen geniÅŸ katılımlı ve çoÄŸulcu “yeni anayasa” hedefi, AB üyeliÄŸi ve genel olarak demokratikleÅŸme, temel hak ve özgürlüklerin geniÅŸletilmesi hedeflerinin hala korunduÄŸu saptanmaktadır. 64. Hükümetin AK Parti’nin 2023 Vizyonu çerçevesinde “tam anlamıyla bir reform hükümeti” olacağı vurgusu da bu baÄŸlamda bir devamlılık iradesi olarak öne çıkmaktadır.

3. En çok merak edilen konulardan biri siyasal sistemin geleceÄŸine yönelik “baÅŸkanlık sisteminin” 64. Hükümet Programına girip girmeyeceÄŸi hususuydu. Bu anlamda, hükümet programında bu mesele nasıl ele alınmaktadır?

1 Kasım seçimi kampanya sürecinde siyasal sistem tartışmasının çok öne çıkmaması, bu konunun hükümet programında ne ÅŸekilde çerçevelendirileceÄŸi konusunda merak uyandırdı.

Bu yeni programda “baÅŸkanlık sistemi” tercihi net olarak “DemokratikleÅŸme ve Yeni Anayasa” baÅŸlığı altında ele alınmıştır. BaÅŸkanlık sistemine ihtiyaç iki gerekçe üzerinden temellendirilmiÅŸtir. Bunlardan ilki, parlamenter sistemin vesayetçi yapılar tarafından demokratik doÄŸasından koparılarak, siyasal istikrarsızlığın müsebbibi olduÄŸudur. Ä°kinci gerekçe, Yeni Türkiye vizyonuna ulaÅŸmak için “etkin ve dinamik yönetim”in ancak yeni bir siyasal sistemle mümkün olabileceÄŸi hususudur. Türkiye’nin siyasal tecrübesi, parlamenter sistemin iyileÅŸtirilmesinin daha güç bir seçenek olduÄŸunu gösteriyor. Bu baÄŸlamda yeni hükümet programında bu güçlük vurgulanmış ve gelecek vizyonunun ancak baÅŸkanlık sistemi ile mümkün olacağının altı çizilmiÅŸtir.

Yeni siyasal sistemde, istikrar üretebilecek bir yapının hedeflendiÄŸi belirtilmiÅŸ, bu sistemin etkin bir yasama ve yürütme ile mümkün olacağı vurgulanmıştır. BaÅŸkanlık sistemi her ne kadar ayrıntılı olarak ele alınmasa da, demokratik denge ve kontrol mekanizmalarının kurulduÄŸu, yasama ve yürütmenin her birinin ayrı ayrı güçlü ve etkin olduÄŸu ve de toplumsal farklılıkları koruyacak siyasal temsilin saÄŸlandığı, hızlı karar alma mekanizmasının oluÅŸturulduÄŸu ortaya konmuÅŸtur. Ayrıca yeni siyasal sistemde ademimerkeziyetçiliÄŸin güçlendirileceÄŸi de vurgulanmıştır.

4. Hükümet programında demokratikleÅŸme konusunda ne tür yenilikler var ve yine bu baÄŸlamda yerel yönetimler konusunda ne söylenebilir?

2002’den itibaren tüm AK Parti hükümetleri demokratikleÅŸme konusunu önemli bir reform alanı olarak görmüÅŸ ve hükümet programlarının merkezine almıştır. 64. Hükümet Programında da, toplumda temel hakların kullanımı noktasında birtakım sorunlar yaÅŸayan Alevi, Roman ve gayrimüslim vatandaÅŸlara yönelik bu ilke doÄŸrultusunda önemli adımlar atılacağını görmekteyiz. Alevi vatandaÅŸların, inanç ve kültür temelli ihtiyaçlarının karşılanması, geleneksel irfan merkezleri ve cemevlerine hukuki statü tanınması öngörülmektedir. BaÅŸta eÄŸitim, istihdam ve iskan sorunları olmak üzere Roman vatandaÅŸların sorunlarının çözümüne hız verileceÄŸi de programda ifade edilmiÅŸtir. Benzer ÅŸekilde gayrimüslim azınlıkların ayrımcılığa maruz kalmamaları için bütün tedbirlerin alınmaya devam edileceÄŸi belirtilmiÅŸtir.

64. Hükümet Programında yerel yönetimlerin ayrı bir baÅŸlık altında deÄŸerlendirildiÄŸi görülmektedir. Program açıklanmadan önce Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Åžartı’ndaki ÅŸerhlerin kaldırılmasına yönelik çalışmalar yapıldığı basında yer almıştı. Avrupa Yerel Yönetimler Åžartı’yla uyumlu olarak merkezi idare ile yerel yönetimler arasındaki iliÅŸkilerin yeniden ele alınacağı programda belirtilmekle beraber merkezi sistem standartları çerçevesinde yerel yönetimlerin daha teknik sorunlarına yönelik çözümler vurgulanmıştır. Bu baÄŸlamda vurgulanan ilk husus, merkezi idare ile yerel yönetimler arasında saÄŸlıklı bir iÅŸbirliÄŸi ve koordinasyonun esas alınacağıdır. Mahalli idarelerin yerel gelirlerini artırmaya yönelik düzenlemeler, yerel yönetimlerde etkinlik ve düzenliliÄŸi saÄŸlamak üzere personelin –özellikle de teknik kadronun– her seçim döneminde deÄŸiÅŸmesini önleyecek mevzuat çalışması, yerel yönetimlerde insan kaynakları yönetim sistemi kurularak uzmanlık ve kariyer yapısının güçlendirilmesi göze çarpan hususlardır. Ayrıca büyükÅŸehir belediyelerinin kırsal alana asgari bir kaynak ayırmaları meselesinin titizlikle takip edileceÄŸi vurgulanmıştır.

5. 64. Hükümet Programında Çözüm Sürecinin geleceÄŸi ve sürecin kamu düzeni ile iliÅŸkisi noktasında hangi hususların ön plana çıktığı görülüyor?

2011 yılında Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın baÅŸbakanlığındaki 61. Hükümet Programında “Milli Birlik ve KardeÅŸlik Projesi” olarak adlandırılan Çözüm Süreci, Ahmet DavutoÄŸlu baÅŸbakanlığında kurulan ilk hükümet olan 62. Hükümet Programında “Toplumsal BütünleÅŸme ve Çözüm Süreci” baÅŸlığı altında deÄŸerlendirilmiÅŸti. 64. Hükümet Programında ise “DemokratikleÅŸme ve Yeni Anayasa” baÅŸlığı altında yer verilen konu için, “süreç” yerine “Çözüm Ä°radesi” tanımlaması kullanıldı. Genel olarak bakıldığında, Çözüm Ä°radesi meselesinin yalnızca bir özgürlükler meselesi olarak yorumlanmadığı, konunun kamu düzeni ve güvenlik açısından arz ettiÄŸi önemin de vurgulandığı görülüyor. Programda da ifade edildiÄŸi gibi, özgürlük ve güvenlik kavramları Çözüm Ä°radesi meselesinde birbirini tamamlayıcı unsurlar olarak ele alınıyor. Ä°lk defa 62. Hükümet Programında ön plana çıkan kamu güvenliÄŸi vurgusunun bu programda daha güçlü bir tonda dile getirildiÄŸini söylemek mümkün.

Programda Çözüm Ä°radesi meselesi vurgulanırken, terörle mücadeleden asla taviz verilmeyeceÄŸi de net bir ÅŸekilde dile getiriliyor. Bu kapsamda hangi nedene dayanırsa dayansın ve kimden gelirse gelsin terörün karşısındaki ilkeli duruÅŸun sürdürüleceÄŸi; etnik, dini veya mezhebi kavramları suiistimal eden tüm terör örgütlerine yönelik mücadelenin kararlılıkla devam ettirileceÄŸi ifade ediliyor. Bir baÅŸka ifadeyle, terörle mücadelenin demokratikleÅŸme ve Çözüm Ä°radesi ile eÅŸ zamanlı olarak yürütüleceÄŸi belirtiliyor. DemokratikleÅŸme hususunda muhatabın doÄŸrudan tüm millet olduÄŸu ve farklı toplumsal kesimleri kapsayan topyekun bir demokratikleÅŸme sürecinin yürütüleceÄŸi görülüyor.