2018 yılı, Türkiye siyaseti açısından önemli dönüm noktalarından birisi oldu. Türkiye demokrasi tarihinde 1876, 1923 ve 1950 tarihleri ne kadar kritik dönemler olarak addediliyorsa, 2018 de aynı şekilde Türkiye demokrasisinde bir milat olarak anılacaktır. Bu sebeple 2018 yılındaki önemli gelişmeleri değerlendirmek 2019 yılının muhtemel gündemini ve Türkiye'nin iç siyasette karşı karşıya kalacağı yeni zorluklar ve imkanları anlamayı kolaylaştıracaktır.
Tüm meselelerin ötesinde, 2018 yılını Türkiye siyasetinde dönüm noktası yapan en önemli gelişme, Türk tipi başkanlık sistemi olan Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne fiilen geçilmesi oldu. Her ne kadar Türkiye'de siyasal sistem tartışmaları son birkaç yıldır yoğun bir şekilde gerçekleştirilse de ülkede parlamenter sistemin krizine yönelik çözüm arayışları 1970'lerden itibaren gündeme gelmişti. Bu kapsamda Türkeş'ten Erbakan'a, Özal'dan Demirel'e ve son olarak Erdoğan'a uzanan bir çizgide siyasetin önemli isimleri Türkiye'deki krizli parlamenter sistemin terkedilerek başkanlık sistemine geçişin çözüm olacağını tartışmıştı. 15 Temmuz darbe girişiminin sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli'nin bu gereklilik konusunda mutabakata varması, 16 Nisan 2017'de halk oylamasıyla Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişinin önünü açtı.
Her ne kadar halk oylamasında kabul edilmiş olsa da yeni sisteme fiilen 2019 yılında gerçekleştirilmesi planlanan seçimlerden sonra geçilecekti. Fakat 2018 yılında ekonomi ve güvenlikle ilgili hususlarda yaşanan olağanüstü gelişmeler Türkiye'de istikrarın sağlanması ve manipülasyonların önüne geçilmesi için yeni sistemin yürürlüğe konulmasını zorunlu kıldı. Bu bağlamda 2018 yılının diğer kritik eşiği, 24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleştirilen seçimler oldu. Cumhur İttifakı'nın zaferiyle sonuçlanan seçimler sonucunda yeni sistemin ilk başkanı da Erdoğan oldu.
Seçimlerin daha önce 2019 yılında gerçekleşmesi planlandığından, devlet yapısının yeni sisteme uyumlu hale getirilmesi için derhal adım atılması gerekiyordu. Dolayısıyla 24 Haziran sonrası devletin ana gündemi, uyum kararnameleri ve düzenlemeler aracılığıyla yeni sistemin ivedilikle tesis edilmesiydi. Bu bağlamda bir taraftan yeni sistemde yürütmenin merkezinde olan Cumhurbaşkanlığı kurumu yeniden yapılandırılırken, bakanlıklar başta olmak üzere pek çok kurumda köklü değişiklikler gerçekleştirildi. Ayrıca bürokrasinin yeni sisteme uygun hale getirilmesi için kurumların personel kapasiteleri gözden geçirildi. Sonuç olarak Türkiye bürokrasisi 1923 yılından sonra en köklü değişikliği 2018 yılında tecrübe etti.
SETA yıllığı "2018'de Türkiye" çıktı!
Çalışmayı inceleyebilir, PDF sürümünü ücretsiz indirebilirsiniz: https://t.co/g4Hx68bfVh pic.twitter.com/dwmyU8WJvc
— SETA (@setavakfi) 28 Aralık 2018
Devletin yeniden yapılandırılmasında Cumhurbaşkanlığı kurumunun yapısında gerçekleştirilen değişiklikler temel oluşturdu. 1960'lardan itibaren vesayetin yasama üzerindeki "denetleyici" rolünün bir yansıması olarak düzenlenmiş olan cumhurbaşkanlığı makamı icracı bir makam olmaktan çok uzaktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2014'te halk tarafından seçilmesiyle başlayan Cumhurbaşkanlığı kurumunun dönüşümü 24 Haziran sonrasında nihayete kavuştu. Cumhurbaşkanlığı, kurum bünyesinde kurulan başkanlıklar ve kurullar ile daha aktif ve politika yapımında doğrudan söz sahibi olan bir yapıya sahip oldu.
Hiç kuşkusuz ki devletin yeniden yapılandırılması ve kurumların yeni sistemde daha işlevsel hale getirilmesi, 2019 yılının da önceliklerinden birisi olacaktır. Özellikle Mart ayında gerçekleştirilecek yerel seçimlerden sonra, yeni sistemin muhasebesinin yapılması ve sistemin konsolidasyonu hususlarında atılım beklenmektedir.
[Sabah, 5 Ocak 2019].