Kuzey Irak'ta yapılması planlanan referandum yeni gündem maddesi.
Barzani yapılan onca uyarıya rağmen bağımsızlık konusunda ısrarcı. Bölgenin bölünmüşlüğüne yeni bir bölünmüşlük ve yeni bir kriz eklemek anlamına gelecek bu referandum birçok bölge ülkesi tarafından rahatsızlık duyulan bir deneme. Fakat Barzani bunu kişisel tarihinin önemli bir parçası yapmak istiyor. Tüm uyarılara rağmen kararlı.
Öncelikle şunu söylemek lazım.
Bu referandum yapılabilir.
Yapıldığında da Barzani'nin beklediği sonuç çok rahat elde edilebilir. Fakat uygulamaya konulması öyle kolay olmaz.
Ancak zaten Barzani'nin beklentisi de hemen uygulamaya koymak değil.
Tabii bunu tercih eder. Ama şimdilik konjonktürün uygun olmadığının kendisi de farkında. Bu referandumu meşruiyet zemini inşa etmek için kullanmayı planlıyor. Vakti geldiğinde uygulama şansı doğduğunda elde hazır sonuçlar bulunsun istiyor. Ve esasında bu referandumun sonuçlarıyla bir fiili durum yaratma gayreti de var. Referandumun sonuçları üzerinden üretilecek olan gündem bağımsızlık konusunu hep diri tutacaktır. Yani Barzani geleceğe yatırım yapıyor diyebiliriz.
Fakat Barzani bu işin tek tarafı değil. Konuyla doğrudan ilgili olan en az dört aktör daha saymak mümkün.
Amerika, İran, Irak merkezi hükümeti ve tabii Türkiye. Dolayısıyla bu aktörlerin de sürece etki etmeye çalışacakları ortada.
Esasen Amerika'nın bağımsızlıkla ilgli bir sorunu yok. Hatta destek bile verebilir. Zaten Barzani buraya kadar kat ettiği yolu büyük oranda Amerika'ya borçlu. 2003 Irak Savaşı'ndan bu yana Amerika aktif biçimde Barzani'ye destek verdi. Fakat Amerika şimdilik bağımsızlığın zamansız olduğunu düşünüyor. Birçok kriz alanıyla aynı anda uğraşan Amerika yeni bir alan daha açmak istemiyor. Özellikle Rakka operasyonu sırasında Kuzey Irak'ın da sarsılmasından endişe duyuyor. Bu nedenle en fazla destek vereceğini düşündüğümüz Amerika bile bağımsızlığa sıcak bakmıyor.
Irak Merkezi Hükümeti ise çok daha sert bir tavır içinde. Devletin bölünmesi anlamına gelecek bu referandumu tabii ki desteklemiyor. Ancak Bağdat'ın Amerika'dan bağımsız hareket etmesini beklemek de mümkün değil.
Amerika'dan talepte bulunabilir ama Amerika göz ardı etmeyi tercih ettiği müddetçe Bağdat'ın fazla yapabileceği birşey yok. Dün Irak Meclisi referandumu gayrımeşru ilan eden bir karar aldı.
Bu sayede Barzani'nin meşruiyet arayışının altı boşaltılmış olabilir.
İran da bu bağımsızlık konusundan ciddi anlamda rahatsız. Ama buna karşı baskı yapma yükünü diğerlerinin sırtına yüklemeye gayret ediyor. Son kertede İran da baskıyı artırabilir ama onun baskısı da Irak Merkezi Hükümeti aracılığıyla olacağından çok etkin olmasını beklememek lazım.
Benzer şekilde Türkiye de bu baskı yükünü tek başına yüklenmekten kaçınabilir. Çünkü Ankara'nın yakın coğrafyada görece iyi ilişkilere sahip olduğu bir aktör Barzani. Bu nedenle Barzani'nin de düşmanlaştırılmaması gerektiği dile getiriliyor. Ancak bu noktada biraz dikkatli olmak lazım.
Barzani Türkiye'nin ezeli ve ebedi dostu değildir. İlk fırsatta kendi gündemini takip edeceğini zaten bu referandumla tekrar açık etti.
Bağımsızlık ilan eden Barzani ile zaten Türkiye'nin iyi ilişkilere sahip olmasının bir anlamı yoktur.
İyi ilişkiler bağımsızlık ilan etmesin diye kurulur. Bağımsızlık ila nına rağmen devam ettirmek mantıksızdır. Akıldan hiç çıkmaması gereken basit gerçekler vardır. Bağımsızlığını ilan etmiş ve gerçekleştirmiş bir Barzani devleti PYD devletinden niteliksel olarak daha az tehlikeli değildir. Hangi örgüte hangi gruba ait olduğunun bir önemi yok.
Türkiye'nin sınırlarındaki bu küçük devletçikler öyle ya da böyle birgün Türkiye'nin ve bölgenin başına bela olur. İşte bu nedenle Türkiye tutumunu daha da sertleştirmek durumunda kalabilir. Barzani bağımsız bir devlet kurduktan sonra zaten iyi ilişkilere sahip olmak gereksizdir. Barzani'nin uzun vadede iyi bir ortak olabileceği konjonktürel bir aldatmadır.
[Takvim, 13 Eylül 2017].