Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, bazı temaslarda bulunmak üzere geldiği Berlin'de AA muhabirinin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Venezuela'daki darbe girişiminin dünya sisteminin krizine bir örnek olduğuna işaret eden Duran, ABD'nin müdahaleci politikasının uluslararası ilişkilerde normların anlamını kaybettiğine ve çıplak menfaatlerin asıl olduğunu gösterdiğine vurgu yaptı.
Duran, Trump yönetiminin ABD'nin ticaret savaşları, ekonomik yaptırımlar, müttefiklerin tehdit edilmesi, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin örtülmesi ve Venezuela'daki iç savaşa davetiye çıkaran yaklaşımı ile gündeme geldiğini kaydetti.
Trump döneminin bir özelliği olarak artık her şeyin çıplak şekilde gerçekleştiğini ifade eden Duran, "ABD'nin menfaatleri çok net ortada. Trump 20 yıllık sosyalist iktidarı yıkmak istiyor. Petrol gelirleri ile yaşayan bir ülkede mevcut yönetime bu paraların verilmeyeceğini söylediğinizde, onu başkan olarak tanımadığını söylediğinizde, bu darbe ve iç savaş anlamına gelir." dedi.
Duran, Türkiye'nin tavrının burada darbenin ve iç savaşın kışkırtılmasına karşı çıkmak olduğuna dikkati çekerek, "Türkiye bunu sadece Venezuela'da değil aynı şey Mısır'da Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi için de yapıldığında dillendirmişti. Venezuela’dakinden farklı olsa da Türkiye kendisi de 15 Temmuz hadisesi yaşadı. Bunun ne anlama geldiğini iyi biliyor." ifadelerini kullandı.
ABD'nin ve hatta Avrupa Birliği'nin (AB) Venezuela krizine müdahale ederken “özgürlük ve hukuk devleti” söylemi kullandığını hatırlatan Duran, bu söylemin ABD'nin bir zamanlar yana yakıla anlattığı demokrasi promosyonu kadar güçlü argümanları içermediğini, aksine çıplak ABD menfaatlerini gösterdiğini belirtti.
ABD'nin Suriye'den çekilme kararı
Duran, ABD'nin Fırat'ın doğusundan çekileceğini söylemesiyle Suriye'de yeni bir durumun ortaya çıktığına işaret ederek, ''Bu son final sahnesinden bir önceki sahne aslında. Son sahne bir siyasi geçiş sürecinin yapılmasıdır yani Astana ve Cenevre süreçlerinin birleştirilmesidir." dedi.
ABD'nin nasıl çekileceğinin henüz bilinmediğini kaydeden Duran, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Türkiye'nin tek başına buranın denetlemesini almak istediği, gerekirse bunu tek başına kurabileceği" ifadesini kullandığını hatırlattı.
Duran, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın restinin ardından ABD yönetiminin güvenli bölgeyi, Rusya'nın Adana Mutabakatı'nı gündeme getirdiğini aktardı.
Suriye'de Esed rejiminin iktidarda kalması durumunda 6 milyon mültecinin geri dönmeyeceğini belirten Duran, bunun da hem Türkiye hem de Avrupa ülkeleri için ciddi bir sorun olduğunu kaydetti.
Türkiye-Almanya ilişkileri
Duran, Türkiye ile Almanya arasında son iki üç yılda yaşanılan gerginliklerin her iki ülkenin de stratejik çıkarlarına uygun şeyler olmadığını aktardı.
Orta Doğu ve Akdeniz'den gelebilecek mülteci akınlarına karşı Türkiye'nin çok önemli güvenlik noktası olarak durduğuna işaret eden Duran, "Dolayısıyla ekonomik ilişkilerin zaten ne kadar derin olduğunu biliyoruz her iki ülke için. Alman medyasının ve siyasetinin Erdoğan karşıtlığı üzerinden ikili ilişkileri germesinin aşılması gereken bir husus olduğu açıktı. En son Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyareti ile başlayan normalleşmenin daha hızlandırılması gerektiğini düşünüyorum." diye konuştu.
Aachen Anlaşması ve Brexit
Almanya ile Fransa arasında imzalanan Aachen Anlaşması'na da değinen Duran, iki ülke arasındaki entegrasyonun Avrupa'nın geleceği için çok kritik olduğunu belirtti.
Duran, Brexit'in artık Birleşik Krallık'ın temel bir sorunu olduğunu ifade ederek, ülkenin anlaşmasız AB'den çıkması durumunda bunun hem Avrupa-Birleşik Krallık ilişkilerine hem Birleşik Krallık ekonomisine çok büyük bir zarar vermesinin muhtemel olduğunu bildirdi.
[AA, 27 Ocak 2019]