Libya tezkeresi TBMM Genel Kurulunda 184'e karşı 325 oyla kabul edildi. AK Parti, MHP ve BBP tezkereyi desteklerken başta CHP olmak üzere muhalefet bloku ise teklife karşı çıktı. Bu noktada muhalefetin temel argümanı Libya meselesinin Türkiye'nin ulusal güvenliğiyle alakalı olmadığı, Libya'daki iç savaşın tarafı haline geldiği ve iktidarın da ideolojik yaklaşımla Mehmetçik üzerinden yeni bir maceraya atıldığı yönünde oldu.
Tüm bu argümanlar ve eleştiriler gösteriyor ki muhalefet bloku toplu bir akıl tutulması yaşamakta ve iktidar karşıtlığı ile ülke menfaatlerine muhalefet etmek arasındaki ayrımı yapmaktan aciz bir duruma gelmiş bulunmaktadır. Öyle ki muhalefet Libya meselesinde iktidar karşıtlığı yapmak adına hem Türkiye karşıtı uluslararası çevrelerin söylemini kullanmakta hem de milli güvenlik meselesini oldukça kısıtlı bir perspektife indirgeyerek Türkiye'nin aleyhine bir pozisyon almaktadır.
CHP'nin akıl tutulması
CHP, Türkiye'nin özellikle Doğu Akdeniz'de kendi haklarını korumaya yönelik attığı meşru ve haklı adımlara karşı çıkan Yunanistan, Mısır, İsrail, BAE gibi ülkelerin uluslararası kamuoyunu manipüle etmek için kullandığı "Yeni Osmanlıcılık", "İhvan'a destek" gibi argümanlar ile Libya tezkeresine karşı çıkmakta. Bunun paralelinde Suriye örneği verilerek "Libya'da ne işimiz var?" gibi yine Türkiye karşıtı uluslararası cephenin söylemlerini destekleyen yorumları dile getirmekte. Üstelik tüm bunlara ek olarak tezkerenin milli güvenlik meselesi olmadığı gibi oldukça problemli ve riskli bir argüman daha öne sürmekte. Dolayısıyla kullanılan söylem göstermektedir ki CHP, iktidar karşıtlığı yapmak adına ya ülke menfaatlerinin hangi adımların atılması gerektirdiğini göremeyecek bir akıl tutulması yaşamakta yahut ülke menfaatlerini iktidara muhalefet ederek elde edilecek sözde kazanımlara feda eden gayri-milli ve bencilce bir duruş sergilemektedir.
Ancak parti tarafından sunulan "politika önerileri" söz konusu argümanlarla birlikte değerlendirildiğinde CHP'nin bir akıl tutulması içerisinde olması daha muhtemeldir. Dile getirilen "Libya'da ne işimiz var" sorusu CHP'nin milli güvenlik meselesini "Mavi Vatan" kavramından ve Libya'nın deniz komşumuz olduğu gerçekliğinden habersiz ve yalnızca "Fizan Çölleri" popülizmi ile değerlendirebilecek durumda olduğunu göstermektedir. Yine CHP'li kurmayların diplomasi kanallarının işletilmesi, BM Barış Gücü ve "Almanya ve Rusya gibi olunmalı" tavsiyeleri de göstermektedir ki CHP bir ayağı sahada olmayan diplomasinin ülke menfaatlerini korumak için yeterli olmadığının farkında değildir. BM gibi yaptırım gücü olmayan ve üyelerinin Libya'da savaşta olduğu bir kuruluşta çözüm aranması veya silah satan ve paralı asker yollayan ülkelerin "diplomatik örnek" olarak sunulması ise CHP'nin yumuşak ifadeyle aşırı saf ve gerçeklikten uzak bir durumda olduğunu kanıtlamaktadır.
5 Soru: Türkiye’nin Libya’ya Asker Gönderme Tezkeresi https://t.co/ki6rmoFVYu | @VeyselKurt_ pic.twitter.com/4zo0Ivuu2Z
— SETA (@setavakfi) 2 Ocak 2020
Diğer muhalefet partileri ne yapıyor?
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun Libya tezkeresi ile alakalı olarak muhalefet liderleriyle yaptığı görüşmelerin hemen ardından CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da ittifak ortakları Akşener ve Karamollaoğlu ile görüşmeler yaptı ve tezkereye karşı ortak bir "hayır" duruşu sergilenmesi gerektiğini belirtti. Böylelikle hem muhalefet blokunda bir çatlak görüntüsü verilmesini hem de aksi bir durumda "CHP-HDP birlikte hayır diyor" yorumlarını engellemek istedi.
Öte yandan İYİ Parti ve Saadet Partisi (SP) kararını vermek için son güne kadar bekledi. İYİ Parti'nin tezkereye hayır oyu vereceğini Akşener açıklarken CHP ile benzer argümanlar kullandı. Mecliste ise parti kurmayları "Vietnam" benzetmesi yaparak ve "milliyetçiliğin ve vatanseverliğin gereği olarak" tezkereye hayır dediklerini söyledi. Bu da göstermektedir ki İYİ Parti, CHP ile akıl tutulmasını paylaşmakta ve CHP güdümünde bir muhalefet partisi olmayı sürdürmektedir.
En ilginç gelişme ise SP kanadında yaşandı. Parti yönetimi, iktidarın tezlerine katıldığını ve tezkereyi destekleme kararı aldıklarını açıklarken SP'li iki vekil parti kararına uymadı ve oylamaya katılmadı. HDP ise Türkiye'nin değil kendi meseleleriyle ilgilenen bir siyaset yaptığını kanıtlarcasına oylamaya 61 vekilden yalnızca 19'uyla katıldı.
Tüm bu gelişmeler ışığında söylenebilecek son söz muhalefet blokunun CHP liderliğinde toplu bir akıl tutulması yaşadığı, ülke menfaatlerini ve milli güvenliği ilgilendiren meselelerde dahi iktidar karşıtlığı adına kör muhalefet yapmayı sürdürdüğüdür. Libya tezkeresi oylaması ise bu durumu en bariz bir şekilde ortaya koymuştur.
[Sabah, 4 Ocak 2020].