- Irak’ta gösteriler nasıl başladı ve göstericilerin talepleri nelerdir?
ABD’nin Irak işgali ülkede toplumsal, siyasal, ekonomik ve idari kırılmalara neden olmuştur. İran’ın da Irak’ta etkinliğini artırması ise ülkeyi iki aktörün mücadele sahası haline getirmiştir. ABD-İran geriliminin arasında kalan devlet kurumları ve siyasi aktörler toplumsal taleplere karşılık vermek yerine bu gerilimin doğurduğu siyasi sorunların içinde boğulmuştur. Mayıs 2018’de gerçekleştirilen seçimler sonrası uzun münakaşalar sonucunda ancak Ekim 2018’de Adil Abdulmehdi’ye başbakanlık görevi verilmiştir. Aradan geçen bir yılda Adil Abdulmehdi Irak halkının taleplerinin neredeyse hiçbirine karşılık vermediği gibi Washington-Tahran rekabetinin şiddetlendiği noktalarda önemli bir figüre dönüşmüştür.
Halk ülke siyasetinin kendi taleplerinin çok dışında bir seyir izlemesinden derin rahatsızlık duyarak Abdulmehdi’nin seçilmesinin sene-i devriyesinde yani 1 Ekim’de geniş çaplı gösterilere başlamıştır. Göstericiler devlet kurumlarının kamusal hizmetleri yerine getirmesini, ekonomik ve mali açmazın toplumu ezen sonuçları ile güvenlik krizlerinin giderilmesini talep etmektedir. 4 Ekim Cuma gösterilere katılım arttığında Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi bir açıklama yaparak taleplere karşılık vereceğini açıklarken güvenlik güçlerinin göstericilere çok sert müdahale ettiği ve ölü sayısının kırkı geçtiği kaydedilmiştir.
- Gösterilerin arka planında nasıl bir siyasal denklem var?
İşgalin neden olduğu yapısal sorunlar nedeniyle Irak’ta yaşanan herhangi bir siyasal, toplumsal ve güvenlik sorununu sadece ülkenin iç dengeleriyle açıklamak mümkün değildir. Bu nedenle bu ayın başından itibaren yaşanan gösterileri de salt başbakan ve göstericiler arasındaki bir sorun olarak izah etmek güçleşmektedir. Diğer bir ifadeyle gösterilerin ABD’nin mi yoksa İran’ın mı Irak siyaseti açısından yararlı görüldüğü sorusunun cevabı aynı zamanda gösterilerin nasıl bir siyasi denklemde okunması gerektiğinin de cevabıdır.
Adil Abdulmehdi’nin bir yıllık icraatları dikkate alındığında İran’a yakın Haşdi Şabi’nin Irak’taki nüfuzunun artması, Irak-Suriye sınırında İran’ın elini güçlendiren eski bir sınır kapısının yeniden faaliyete geçmesi, Abdulmehdi’nin Çin ziyareti ve Irak’a Çin yatırımlarından söz edilmeye başlamasının ABD’yi rahatsız etmeye başladığı Irak kamuoyunda biliniyordu. Bu nedenle zaten derin bir huzursuzluk ve umutsuzluğa saplanmış olan Irak halkının gösterileri Abdulmehdi üzerinde baskı oluşturması hasebiyle Washington’ın elini güçlendirmektedir. Bu durumda Washington’ın, gösterilerin şiddetlenerek devam etmesini Irak politikası açısından yararlı gördüğü yorumunda bulunulabilir. Ayrıca ABD’nin gösterilere ilişkin pozisyonunu İran’dan ciddi anlamda rahatsız bölgesel müttefiki Suudi Arabistan’ın da paylaştığını yorumlamak güç değil.
- Gösterilerden olumsuz etkilenecek aktörün bir sonraki hamlesi ne olabilir?
ABD’nin bu gösteriler üzerinden “yaratıcı kaos” stratejisi bağlamında Irak’taki dengeleri İran aleyhine değiştirmek istediği bir senaryoda Tahran yönetimi bu kaosun sonuçlarını kendi lehine yönlendirmek için Irak’taki imkanlarını kullanmak isteyecektir. Abdulmehdi’nin olmadığı bir Irak senaryosunda Irak’ta güçlü, askeri, siyasi ve toplumsal nüfuzu bulunan İran’ın bu değişimi kabulleneceğini söylemek güçtür. İran, toplumsal gösterilerin kendi aleyhine sonuçlar vermesi durumunda yeni oluşacak denklemde Irak’taki etkinliğini kaybetmemek, mümkünse artırmak için hamlelerini sürdürecektir. İran’ın özellikle silahlı milis güçleri, devlet kurumları üzerindeki derin nüfuzu ve Şii siyasi aktörlerle derin ilişkisi göz önüne alındığında Abdulmehdi’nin gidişini yönetebileceği öngörülebilir. Ancak bölgede Washington-Tahran rekabeti derinleşirken ABD’nin Irak’ta İran’ın üzerine daha fazla gitmesi durumunda Irak siyaseti daha da gerilecektir.
- Gösterilerin bölge siyasetine etkileri ne olur?
ABD-İran gerilimi bölgenin en öne çıkan gündem başlıklarından biridir. Bölge denkleminde Irak’ta bu iki aktörden herhangi birinin güç kazanması ya da kaybetmesi bölge genelindeki dengelere etki eder. Irak’ta Adil Abdulmehdi’nin attığı adımlar özellikle Haşdi Şabi’ye açtığı alan ve Irak-Suriye arasında İran’ın elini güçlendirecek bir sınır kapısının faaliyete geçmesi Tahran yönetiminin bölgesel denklemde elini güçlendirmiştir. Bunun yanında Abdulmehdi’nin Çin ziyareti ve Çin’in Irak’taki yatırım stratejileri Irak’ın bölgede ABD bloku aleyhine bir yöne meylettiğini gösterirken bu gösterilerin neden olduğu kaos ortamında İran’ın eli Abdulmehdi’nin olduğu bir senaryoya göre daha zayıf olacaktır. Irak’ta gerginliğin arttığı bir senaryoda İran, daha önce ülkedeki varlığıyla kendisinin gücüne güç katarken şimdi gücünü korumak için çaba sarf etmek zorunda kalacaktır.
- Gösterilerin Irak siyasetinin geleceğine etkisi ne olur?
Irak siyaseti ve Irak halkı ABD-İran rekabetinin neden olduğu gerilimin derin tesiri altında olduğu için gösteriler toplumsal taleplere karşılık veren yeni siyasi aktörleri iktidara taşımak yerine bu rekabetin farklı bir form kazanmasını netice verecektir.
Mukteda Sadr’ın hükümeti istifaya çağırarak erken seçim talebinde bulunması İran ile ilişkilerinde bu ülkenin belirleyici olmadığını göstermektedir. Haşdi Şabi ve onun siyasete taşıdığı aktörlerin İran’la daha güçlü bağı olduğu ve Irak’ta herhangi bir Washington-Tahran gerginliğinde bunların daha önemli rol oynayacağı açıkça görülmektedir. ABD’nin Kürtler ya da Sünniler yerine askeriyenin içinde bazı önemli komutanlar ve kendisine yakın bazı Şii siyasetçilere yatırım yaptığı anlaşılmaktadır. Bir diğer ifadeyle Irak’taki ABD-İran rekabeti DEAŞ sonrası güç kazanan aktörler üzerinden devam edecek gibi görünmektedir.