1. 12 Eylül 1980’de gerçekleÅŸen askeri darbenin yargılandığı ‘12 Eylül Davası’ndan, dönemin Genelkurmay BaÅŸkanı Orgeneral Kenan Evren ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Åžahinkaya’ya müebbet hapis cezası çıktı. Kararı nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz ve bundan sonra ceza alan isimler hakkında nasıl bir süreç iÅŸleyecek?
Bu karar Türk yargı tarihinde bir ilktir. Daha önceden darbe teÅŸebbüsü ya da benzeri giriÅŸimler sebebiyle verilmiÅŸ cezalar olsa da; ilk defa baÅŸarıya ulaÅŸmış bir darbe ile ilgili olarak yargılama yapılmış ve darbeyi gerçekleÅŸtiren kiÅŸilere ceza verilmiÅŸtir. 12 Eylül darbesi ile ilgili Kenan Evren için sadece iddianame hazırladığı için önce açığa alınan ve sonra meslekten ihraç edilen savcı Sacit Kayasu’nun durumu göz önüne alınca, bu kararın hukuk devleti ve demokrasi açısından bir baÅŸarı olduÄŸuna ÅŸüphe yoktur. Ayrıca bu karar darbecilerin kendilerini korumak için Anayasa ve kanunlara koydukları muafiyet ve istisnaların da aşılabileceÄŸini göstermesi bakımından önemlidir. Artık böyle bir giriÅŸimde bulunacak olanlar bu örnekle bu tür düzenlemelerin 30 yıl sonra bile olsa kendilerini korumayacağını bilecektir.
Davanın bu karardan sonraki seyri, temyiz aÅŸaması ve diÄŸer baÅŸvuru yolları ile devam edecektir. EÄŸer karar Yargıtay tarafından onanır ise infaz süreci baÅŸlar. Ancak sanıkların yaÅŸ ve hastalık durumları cezalarının hapishanede infaz edilmesine imkân vermeyebilir.
2. 12 Eylül darbe sürecinde çok sayıda anayasal suç, iÅŸkence ve insan hakları ihlali vb. suçlar hiyerarÅŸik bir sırayla/düzenle iÅŸlenmesine raÄŸmen, davada yalnızca iki ismin yargılanması hakkındaki görüÅŸleriniz nedir ve döneme dair yeni yargılamalar gündeme gelecek midir?
12 Eylül darbesi TSK’nın hiyerarÅŸisi içerinde yapılmış bir darbe idi. Ancak bu dönemde iÅŸlenmiÅŸ suçlardan dolayı sadece darbenin başındaki beÅŸ generalin sorumlu olduÄŸunu, diÄŸer görevlilerin cezai sorumluluklarının olmadığını söylemek mümkün deÄŸildir. Çünkü suç niteliÄŸindeki emri yerine getirmek, emri yerine getiren kiÅŸiyi sorumluluktan kurtarmaz. ÖrneÄŸin iÅŸkence yapan görevliler, bunu emirler doÄŸrultusunda yaptıklarını söyleyerek yargılanmaktan kurtulamazlar. Bu açıdan bu dava, baÅŸka bazı davaların önünü de açabilir.
3. 80 darbesinin yargı kararıyla mahkûm edilmesi, 82 Anayasası’nın meÅŸruiyeti/geçerliliÄŸini ne derece etkiler?
Anayasalar genellikle savaÅŸ, ihtilal, darbe, bir ülkenin kurulması, bölünmesi vs. gibi olaÄŸanüstü hallerde ve hukuk boÅŸluÄŸunda yapılmaktadır. Bir darbe ya da savaÅŸ olmakta, eski Anayasa yürürlükten kaldırılmakta ve bu hukuki boÅŸlukta gücü elinde bulunduran herhangi bir sınırlama olmaksızın kurucu iktidar sıfatıyla yeni Anayasa’yı yapmaktadır. 1982 Anayasası’nı yapan kurucu iktidar Milli Güvenlik Konseyi ve Danışma Meclisinden oluÅŸmaktaydı. Bunların hazırladığı Anayasa halkoylamasında kabul edilerek yürürlüÄŸe konuldu. Anayasa’yı yapanların suçlu bulunması, yaptıkları 1982 Anayasası’nı kendiliÄŸinden geçersiz ya da gayrı meÅŸru kılmaz. Bu Anayasa yenisi yapılıp yürürlükten kaldırılana kadar halen yürürlükte olacaktır. Ancak siyasi olarak daha fazla sorgulanır bir Anayasa olmuÅŸtur diyebiliriz.
4. Balyoz Davası’na yönelik Anayasa Mahkemesinin (AYM) dava sürecinde gerçekleÅŸen hak ihlalleri nedeniyle yeniden yargılama talep etmesini nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz ve AYM’nin ilk derece mahkemeler ile Yargıtay kararlarına yönelik bu tür “yeniden yargılama” talebinde bulunmasının bir yetki aşımı olduÄŸuna yönelik eleÅŸtirilere dair düÅŸünceniz nedir?
Anayasa Mahkemesi bireysel baÅŸvurularda, hak ihlalini tespit ettikten sonra bu hak ihlali bir mahkeme kararından kaynaklanıyorsa ve yeniden yargılama yoluyla bu hak ihlalinin giderilmesi mümkün ise, yeniden yargılama kararı vererek dosyayı ilgili mahkemeye gönderebilir. Balyoz Davası’na yönelik incelemede de bu gerçekleÅŸmiÅŸtir. Bu karardan sonra ise ilgili mahkemenin Anayasa Mahkemesi kararı doÄŸrultusunda yeniden yargılama yapması ve hak ihlallerini gidermesi gerekmektedir. Anayasa Mahkemesinin bu yetkisi Anayasa Mahkemesinin KuruluÅŸ Kanununda açıkça düzenlenmiÅŸtir. Bu sebeple, tazminat kararının yanında böyle bir yetkisinin olduÄŸuna dair tereddüt yoktur.
Ancak Anayasa Mahkemesinin bu baÅŸvuruda, temyiz incelemesinde Yargıtay’ın bakması gereken hususları incelemesi mümkün deÄŸildir. Yani Anayasa Mahkemesi, Yargıtay’ın da üzerinde, ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygunluÄŸunu her yönden inceleyen bir süper temyiz mercii deÄŸildir. Sadece hak ihlali olup olmadığını incelemekle görevlidir. Bu konu Anayasanın 148. maddesinde, “Bireysel baÅŸvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz” ÅŸeklinde açıkça belirtilmiÅŸtir. Ä°ÅŸte bu açıdan Anayasa Mahkemesinin kararı eleÅŸtiriye açıktır. Çünkü Anayasa Mahkemesi, doÄŸrudan ilk derece mahkemesinin (Ä°stanbul Ağır Ceza Mahkemesinin) delil deÄŸerlendirmesi ve tanık dinlenmesi konusundaki tercihleri üzerinden böyle bir karar vermiÅŸtir. Oysa ki böyle bir inceleme sadece temyiz mercii Yargıtay tarafından yapılabilir. Anayasa Mahkemesinin gerekçeli uzun kararının yayınlanmasından sonra bu tür bir eleÅŸtirinin daha fazla yapılacağını söyleyebiliriz.
5. AYM’nin eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın bireysel baÅŸvurusuna olumlu yanıt verip, yargılandığı ve 15 yıl 4 ay ceza aldığı Devrimci Karargâh davasında Avcı aleyhine hak ihlalleri yaÅŸandığına dair kararını nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz, bundan sonra Avcı için nasıl bir süreç iÅŸleyecek?
Hanefi Avcı ile ilgili verilen kararın da Balyoz Davası üzerine verilen karara benzer etkiler doÄŸuracağını söyleyebiliriz. Burada da dosya ilk derece mahkemesine gönderilecek ve yeniden yargılama yapılması istenecektir. Yeniden yargılama sürecinin başında da tutukluluÄŸa iliÅŸkin talepler –yani tahliye talepleri- deÄŸerlendirilecektir. Büyük bir ihtimalle tutuklu kaldığı süre de göz önünde bulundurularak Hanefi Avcı tahliye edilecektir.
[SöyleÅŸi: Sadık Åžanlı]