- AK Parti'nin önerdiği anayasa değişikliği hangi şartlarda ortaya çıktı, değişikliğin amacı ne?
En ciddi girişim 2011 seçimleri sonrası yapılmış ama iki yıl çalışan Anayasa Uzlaşma Komisyonu bir metin üzerinde anlaşamayarak dağılmıştı. 1 Kasım seçimleri sonrası kurulan Komisyon ise daha çalışma ilkelerini belirlerken dağılmıştı.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası oluşan uzlaşma ortamında yeni bir girişim başlamış ancak o da aynı akıbete uğramıştı.
Bu başarısız tecrübelerin yanında iki temel neden mevcut değişikliğin sebebidir diyebiliriz:
Birincisi, 1961 Anayasası ile kurulan ve 1982 Anayasası ile tahkim edilen Cumhurbaşkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri ve yargı eksenli bürokratik vesayet sistemidir. AK Parti iktidarının özellikle ilk dönemlerinde gördüğümüz Cumhurbaşkanı hükümet çatışmaları, Anayasa Mahkemesi'nin yetkisi dışında anayasa değişikliklerini iptal etmesi, 367 kararı, AK Parti kapatma davası, 27 Nisan Muhtırası ve daha çoğaltabileceğimiz çok sayıda örnek hep bu sistemin ürünleriydi. Meclis'te kabul edilen değişikliğin birinci amacının bu vesayeti tamamen ortadan kaldırmak olduğunu söyleyebiliriz.
İkinci sebep ise, daha istikrarlı ve etkin bir devlet yönetimi oluşturmaktır. Ülkemizdeki mevcut hükümet sisteminin kriz ve istikrarsızlık üretme ihtimali yaşanan tecrübelere bakıldığında çok yüksektir ve bu krizler de genellikle değişikliğin birinci sebebi olarak vurguladığımız vesayeti kolaylaştıran bir sebeptir. 1970'ler ve 1990'larda yoğun şekilde yaşadığımız koalisyon, istikrarsızlık ve krizlerin bir benzerini 7 Haziran seçimleri sonrasında yaşamamız ve krizin ancak yeni bir seçimle ve halkın hakemliğiyle çözülebilmesi bu risklerin hiçbir zaman bitmediğini ve on beş yıllık tek parti iktidarına rağmen tekrarlayabileceğini göstermiştir.
Nitekim bu sorunları gören MHP lideri Devlet Bahçeli'nin sürpriz bir çıkış yaparak, hükümet sistemindeki belirsizliği ve fiili durumu sonlandırmak amacıyla AK Parti'nin hazırlayacağı bir anayasa değişikliğine destek vereceğini açıklaması yeni sürecin başlangıcı oldu.
- Değişiklik teklifinde hangi unsurlar ön planda?
Başkanlık sisteminde ise yürütme organının tek başlı olması, hem yasamanın hem de yürütmenin doğrudan halk tarafından seçilmesi ve başkanın görevine devam edebilmesi için Meclis'in güvenine ihtiyaç duymaması söz konusudur.
Teklifte bu temel unsurlar yani yürütmenin tek kanatlı olması, hem TBMM'nin hem de Cumhurbaşkanı'nın doğrudan millet tarafından seçilmesi ve Cumhurbaşkanı'nın millete karşı sorumlu olması benimsenmiştir. Böylece hükümet kurmanın zaman zaman Meclis içi dengelerle mümkün olduğu, bu sebeple krizlerin çıktığı ve vesayete alan açıldığı durumlar önlenmek istenmiştir.
Bazı noktalarda teklifin başkanlık sisteminden farklılaştığını görmekteyiz. ABD'deki başkanlık sistemi Amerikan devlet şekli (federal sistem) ve siyasal kültürünün (gevşek parti modeli gibi) üzerine kurulmuştur. ABD'de siyasal kültürün sistemin tıkanmasını önlediğini, tıkanma olsa dahi federal sistem sayesinde devlet ve toplum yaşamının bundan olumsuz etkilenmediğini ve bu sebeple kriz ihtimaline göz yuman bir sistem olduğunu söyleyebiliriz. Buna karşılık Türkiye üniter devlet şekline ve disiplinli parti geleneğine sahip bir ülke. Bu ve benzeri farklılıklar sebebiyle Türkiye'nin birebir Amerikan başkanlık sistemini kopyalaması mümkün değildi. Bu sebeple TBMM ve Cumhurbaşkanı seçimlerini aynı gün yapma ve karşılıklı olarak birbirlerinin seçimlerini yenileme gibi sistemin tıkanmasını önleyecek ve işleyişini kolaylaştıracak ancak ABD'de olmayan hükümlere yer verilmiştir. Kısacası teklifin temel özelliğinin istikrarlı ve Türkiye'ye özgü olduğunu, o sebeple Cumhurbaşkanlığı sistemi olarak anıldığını söyleyebiliriz.
- Değişiklikle birlikte Meclis zayıflatılıyor mu?
Hatta çoğunlukla yürütme organlarının yasamaya karşı üstün geldikleri bilinmektedir.
Meclis çoğunluğunu oluşturan siyasi partinin kurduğu hükümetin aynı Meclis tarafından denetlenmesi ve gerektiğinde görevden alınması çok zordur.
Nitekim Türkiye'de Meclis'in sahip olduğu gensoru ya da Meclis soruşturması gibi denetim araçlarının neredeyse yok denecek kadar az başarıya ulaştığı görülmektedir. Türkiye'nin bütün parlamenter sistem tarihinde 484 gensorunun sadece 4'ü sonucunda iki hükümet, iki de bakan görevden alınabilmiştir. Yani Meclis'ten alınan gensoru yetkisi zaten fiilen kullanılan bir yetki değildi.
Teklife baktığımızda gensoru yetkisinin kaldırılmasına karşılık Meclis'in Meclis araştırması, genel görüşme, yazılı soru ve Meclis soruşturması yetkilerinin korunduğunu görülüyor. Oysaki ABD'de yasama organı bunlardan sadece Meclis araştırması ve Meclis soruşturması benzeri bir kurum olan impeachment yetkisine sahip.
- Cumhurbaşkanı'na hangi yetkiler veriliyor?
Cumhurbaşkanı'nın Meclis seçimlerini yenilemesi ise Amerikan başkanlık sisteminde yer almayan bir yetki. Ancak bu yetkinin Cumhurbaşkanı'na yasama ve yürütme arasında çıkabilecek bir krizin halkın hakemliği ile çözülmesi amacıyla verildiği görülmektedir. Ayrıca Meclis seçimlerinin yenilenmesi Cumhurbaşkanı seçimlerinin de yenilenmesi sonucunu doğuracaktır.
Meclis seçimlerini yenileyen Cumhurbaşkanı kendi görev süresini doldurmadan seçimi göze alacak ve iki defa seçilme hakkından birisini beş yılı doldurmadan tüketmiş olacaktır. Bu sebeple Cumhurbaşkanı'nın bu yetkisini zorunluluk olmadan kullanması çok zor görünmektedir.
- Değişiklikte denge ve denetleme mekanizmaları için nelerden bahsedebiliriz?
Ayrıca Meclis beşte üç çoğunlukla seçim kararı alarak hem kendi hem de Cumhurbaşkanı seçimlerini yenileyebilir.
Ayrıca Meclis bütçe kanunu vasıtasıyla Cumhurbaşkanı'na karşı önemli bir pazarlık gücüne sahip olacaktır. Buna karşılık Cumhurbaşkanı'ndan dönen kanunları Meclis'in tekrar kabul edebilmesi için üye tam sayısının salt çoğunluğuyla kabul kuralı getirilmiştir.
Son olarak olağanüstü hallerde çıkarılan kararnameler için üç ay içinde TBMM'de görüşme zorunluluğu getirilmiş, aksi halde kendiliğinden yürürlükten kalkacağı belirtilmiş. Oysa mevcut hükme göre Meclis için bağlayıcı bir süre yok ve on yıllarca Meclis onayı olmadan uygulanan kanun hükmünde kararnameler var.
- Pakette yönetim sistemi dışında hangi demokratikleştirici unsurlara rastlıyoruz?
Sıkıyönetimde kolluk yetkileri askeri makamlara verilip sıkıyönetim mahkemeleri kurulduğundan inisiyatif askere geçmekteydi. Bu sebeple olağanüstü yönetim usulü olarak sadece OHAL'e yer verilmiştir. Askeri vesayetin önemli bir unsuru olan askeri yargı ilk derece mahkemeleri ve yüksek mahkemeleriyle birlikte tamamen kaldırılmaktadır.
Ayrıca YAŞ kararları yargı denetimine açılmakta, Jandarma Genel Komutanı MGK üyeliğinden çıkarılmakta ve TSK'yı Devlet Denetleme Kurulu denetimi dışında bırakan hüküm kaldırılmaktadır. Böylece TSK üzerindeki sivil denetim artırılmıştır. Son olarak Cumhurbaşkanı'nın tek başına yaptığı işlemleri yargı denetimi dışında bırakan hüküm çıkarılmış ve Cumhurbaşkanı'nın bütün işlemleri yargı denetimine tabi kılınmıştır.
[Sabah Perspektif, 28 Ocak 2017]