SETA > Podcast |
Podcast Ukrayna Savaşına Dair Beş Senaryo

Podcast: Ukrayna Savaşına Dair Beş Senaryo

Bütün iyimser havaya ve Rusya’nın savaşta ağır kayıplar vermesine rağmen mevcut manzara, Ukrayna’nın savaşı kazanmasının zor olduğunu, Rusya’nın hedeflerinden ise mevcut durum dikkate alındığında, kolay kolay vazgeçmeyeceğini ve maliyetlere katlanarak savaşı sürdürmeye niyetli olduğunu gösteriyor

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi 72. gününü doldurdu. Ancak savaşın nereye evrileceği ya da Rusya’nın nerede duracağı konusunda kesin bir sonucu varmak pek mümkün değil. Batılı kaynaklar, Rusya’nın Ukrayna’da başarısız olduğuna dair kesin bir kanaate varmış görünüyorlar ve savaşın bundan sonraki aşamasında Ukrayna’nın savaştan en azından yenilmeden çıkacağını varsayıyorlar. Öyle ki analizlerde oldukça iyimser bir havanın hakim olduğu görülüyor ve Ukrayna’nın Rusya’ya karşı savaşı kazanacağına dair genel bir kanaat hakim.

Bütün iyimser havaya ve Rusya’nın savaşta ağır kayıplar vermesine rağmen mevcut manzara, Ukrayna’nın savaşı kazanmasının zor olduğunu, Rusya’nın hedeflerinden ise mevcut durum dikkate alındığında, kolay kolay vazgeçmeyeceğini ve maliyetlere katlanarak savaşı sürdürmeye niyetli olduğunu gösteriyor

Batı neden Rusya’nın kaybedeceğini varsayıyor?

Bu iyimser havanın arkasında yatan birkaç nedenden bahsetmek mümkün. Birincisi Rusya’nın gerçekten savaşı istediği biçimde yönetmekte zorlanması ve askeri planlarını revize ederek, operasyonların sıklet merkezini Kiev’den Donbas bölgesine çevirmiş olması. Öte yandan başta kara unsurları olmak üzere Rusya’nın hava ve deniz unsurlarında ağır sayılabilecek kayıplar vermesi, Ukrayna’nın savaştan galip gelmese bile Rusya’yı çekilmeye zorlayabileceği yönündeki değerlendirmelerin ağırlık kazanmasına neden oluyor. Bu beklentiyi kuvvetlendiren asıl neden ise ABD, İngiltere ve diğer Batılı ülkelerin Ukrayna’ya sadece kendini savunacak ölçüde değil, Rusya’nın kontrol sağladığı alanlarda da operasyonel tempoyu düşürecek ve Rusya’yı geri çekilmeye zorlayacak ölçekte silah yardımında bulunması. Öyle ki Rusya kayıp verdikçe Ukrayna’ya daha fazla silah yardımında bulunulması, beklentileri pekiştirmiş durumda. Rusya’nın Moskova kruvazörünü kaybetmesi sırasında ABD’nin Ukrayna’ya “istihbarat sağladığını” zımnen de olsa kabul etmesi bu noktadaki beklentileri artırmış durumda.

Bütün bunlara ilaveten ABD, NATO, AB ve bir bütün olarak neredeyse Batı blokunun ağır yaptırımlarla Rus ekonomisini hedef alması, Rusya için "savaşı sürdürülebilir olmaktan çıkaracak" varsayımı, Ukrayna’nın savaştan zaferle ayrılacağı gibi hakim bir kanaatin oluşmasını sağlıyor. Bu nedenle Ukrayna savaşının, başta ABD olmak üzere Batılı aktörler için (farklı önceliklere sahip olsalar da) Rusya'nın hem yenilmesi hem de cezalandırılmaya devam edilerek “gücünün törpülenmesi” hedefini gerçekleştirmek için inanılmaz fırsatlar sunduğu düşünülüyor.

Rusya savaşı sürdürmeye kararlı

Bütün iyimser havaya ve Rusya’nın savaşta ağır kayıplar vermesine rağmen mevcut manzara, Ukrayna’nın savaşı kazanmasının zor olduğunu, Rusya’nın hedeflerinden ise mevcut durum dikkate alındığında, kolay kolay vazgeçmeyeceğini ve maliyetlere katlanarak savaşı sürdürmeye niyetli olduğunu gösteriyor. Zira Soğuk Savaş sonrası Rus müdahaleciliği ve askeri doktrininin pratik uygulamalarının gösterdiği üzere, Rusya için kayıplar önemli değil; önemli olan hangi maliyetle olursa olsun savaşı sürdürerek “düşmanın direncini” kırmak. Moskova’nın sık sık askeri ve siyasi hedeflerine dair yaptığı açıklamalar savaşın sürdürülmesi ihtimalinin güçlü olduğunu gösteriyor.

Bu noktada karşımızda cevaplanması gereken iki soru bulunuyor: i. Savaşın bundan sonraki seyrinin nasıl şekilleneceği; ii. Rusya’nın jeopolitik hedeflerinde bir revizyona gitmek zorunda kalıp kalmayacağı. Bu iki soruyu cevaplamak için savaşın seyrine dair hangi senaryonun gerçekleşebileceğinin öngörülebiliyor olması gerekiyor.

Beş senaryo

Senaryolardan ilki, Rusya’nın 9 Mayıs itibarıyla sözde askeri bir zafer ilan ederek savaşı sona erdirdiğini açıklaması ve mevcut durumu yeni statüko ilan etmesi. Savaşın devam ettiği mevcut cepheler ve Rusya’nın Donbas dahil stratejik hedeflerinde tam bir kontrol sağlayamamış olması bu olasılığın zayıf olduğunu zaten gösteriyordu. Putin’in 9 Mayıs Zafer gününde yapmış olduğu açıklamalar dikkate alınırsa, Donbas bölgesi dışında savunma pozisyonunda kalan ve son yirmi dört saatte kayda değer bir ilerleme sağlayamayan Rusya’nın böylesi bir senaryoyla askeri bir zafer kazanıyor görüntüsü ortaya çıkmadı.

İkinci senaryo ise Rusya’nın Donbas bölgesini tamamen kontrol altına alıncaya kadar savaşı sürdürmesi ve bu sırada kritik bölgelerini stratejik füze saldırılarıyla hedef alarak hem Ukrayna’nın savaşta direnme ve Rusya’ya cevap verme kapasitesini zayıflatmak hem de Batı’nın sağladığı askeri desteğin lojistik olarak ulaştırılmasını imkansız hale getirmek. Bu, savaşın zaten ana cephesi haline dönüşen Donbas bölgesinde Rusya’nın daha rahat ilerlemesini sağlayacak ve Ukrayna ordusunun karşı-saldırı imkan ve kabiliyetlerini kısıtlayarak Donbas bölgesinde tam bir kontrol sağlanmasına imkan tanıyacak bir senaryo olarak düşünülebilir.

Bu noktada Rusya, Harkov’un güneydoğusunu kontrol altına almak suretiyle buradaki varlığını tahkim ederek Donetks ve Luhanks oblasltlarında Rus vekillerinin tam bir kontrol sağlamasını hedefleyecektir. Eğer Rusya bu bölgedeki askeri hedeflerine ulaşabilirse bir sonraki adım, Donetsk ve Luhanks Cumhuriyetlerini "Donbas Cumhuriyeti" adı altında birleştirerek doğrudan Rusya’ya bağlaması ya da “yeniden bir tanıma” ile bu bölgeyi kontrol altında tutması olabilir. Donbas bölgesinin bir parçası olarak görülen Mariupol şehri tamamen ele geçirildiğinde ise Rusya’nın Azak denizine kıyısı olan bütün hattı kontrol etmesi mümkün olacak ve böylece Rusya ana karası ile işgal altında bulunan Kırım’ın kara bağlantısı tamamlanmış ve Ukrayna’nın Azak denizi ile irtibatı tamamen kesilmiş olacak. Son haftalarda Rus hava ve füze saldırılarının ana şablonu dikkate alındığında, Rusya’nın Donbas bölgesini tamamen kontrol altına almak için bir strateji izlediği de rahatlıkla görülebilir. Dolayısıyla önümüzdeki iki hafta içinde, Rusya’nın Donbas bölgesinde tam kontrol sağlayarak savaşı sona erdirmesi birinci senaryoya göre daha güçlü bir olasılık olarak görülebilir.

Rusya'nın jeopolitik hedefleri

Üçüncü senaryo ise Donbas bölgesinin kontrol altına alınmasını müteakip Rusya’nın yeni bir aşamaya geçerek savaşın odak noktasını Odesa’yı da ele geçirecek şekilde değiştirmesidir. Rusya’nın büyük hesaplaşma olarak gördüğü bu nokta senaryonun ciddiyetini gösterir bir unsur olarak görülmeli. Böylece Rusya Ukrayna’yı, Karadeniz’e çıkışı olmayan “kapalı bir devlet” haline dönüştürerek sadece askeri olarak hedefine ulaşmakla kalmayacak aynı zamanda jeopolitik bir kazanım da elde etmiş olacaktır. Rus kuvvetlerinin Herson, Mikolayev, Zaporizha gibi bölgelerde mevcut pozisyonlarının henüz Odesa’yı hedef alabilecek bir kapasitede olmadığını; Ukrayna kuvvetlerinin ise bu bölgelerde Rus kuvvetlerini geri çekilmeye zorlayacak bir askeri mobilizasyona sahip olduğunu göstermektedir. Ancak Donbas bölgesinde ele edilecek bir sonuç Rusya’nın Odesa’yı menziline alacak yeni bir aşamaya geçebileceği bir ortam oluşturabilir. Söz konusu senaryonun gerçekleşmesi ise ancak Rusya için önümüzdeki bir ay boyunca; savaşı nasıl sürdüreceği, Donbas’ta başarıya ulaşılıp ulaşmayacağı ve Batı’nın Ukrayna’ya askeri desteğinin hangi ölçekte genişleyeceğine bağlı olduğunu belirtmekte fayda var. Batı’nın askeri desteğinin artırılmasında yaşanacak sıkıntılar, Ukrayna ordusunun Rus hava ve füze saldırılarıyla direncinin kırılması ve Donbas’ta elde edilecek bir "zafer", Rusya’nın bu hedefe daha rahat bir şekilde yönelmesini sağlayacaktır. Bunun aksi olursa bu senaryonun gerçekleşmesi düşük bir olasılık olarak kalacaktır.

Dördüncü ve belki de en tehlikeli senaryo ise Rusya'nın stratejik saldırılarında bir NATO üyesi ülkeyi hedef alması ya da vekil unsurların Ukrayna içinde doğrudan vurulmasıdır. Kremlin'in, Ukrayna'ya silah taşıyan unsurların hedef alınacağını yönünde yaptığı açıklama, savaşın kontrol edilmeyen bir noktaya evrilmesine neden olabilir. Öte yandan savaşın giderek hibrit bir karaktere doğru evrildiği bir ortamda ve Rusya’nın ağır kayıplar vermeye devam ettiği bir sırada böylesi bir senaryonun gerçekleşmesi de olasılı görünmektedir. Rusya’nın sadece 3 Mayıs tarihinde 18 farklı füze saldırısında Ukrayna’nın kritik askeri ve sivil alt yapısını hedef alması bu olasılığın ciddiye alınması gerektiğini göstermektedir. ABD ve İngiltere’nin sadece silah yardımıyla kalmayıp güçlü bir istihbarat desteği sağlaması, Rusya’nın kayıplarını artırdığı gibi Rus kuvvetlerinin stratejik saldırılarını da arttırmakta ve “savaşın yayılma” ihtimalini güçlendirmektedir.

Beklentiler

Son senaryo ise Ukrayna’nın Rusya’ya kapsamlı bir cevap verecek ölçüde güç tahkimatı yaparak Rus kuvvetlerinin kontrolünde bulunan alanlarda saldırılarda bulunmasıdır. Eğer Ukrayna’ya yönelik silah yardımında bir yoğunlaşma söz konusu olur ve bu silahların ulaştırılmasında bir sorun yaşanmaz ise Ukrayna’nın böyle bir cevap üretmesi mümkün olabilir. Böylesi bir ihtimali daha güçlü kılan ise ABD ve İngiltere’nin savaşın bir müddet daha devam etmesini isteyen bir görüntü vermiş olmasıdır. Böylece, istenildiği gibi Rusya’nın Ukrayna’da saldırıdan savunmaya geçeceği bir durum söz konusu olabilir ve savaşın hem şiddeti hem de kapsamı genişleyebilir. Ukrayna kuvvetlerinin böylesi bir durumda Kırım dahil Donbas bölgesine yönelik saldırıları da beklenebilir.

Yukarıda zikredilen senaryolar dikkate alındığında, ikinci ve üçüncü senaryonun gerçekleşme olasılıklarının diğerlerine göre daha güçlü olduğu söylenebilir. Bu senaryolardan her ikisinin aralıklı olarak gerçekleşmesi, bütün ağır kayıplarına rağmen Rusya'nın Ukrayna savaşında istediğini alması anlamına gelir ve yeni bir jeopolitik hesaplaşmaya orta vadede kapı aralayabilir. Özellikle üçüncü senaryonun gerçekleşmesi ise Türkiye'nin de savaş karşısındaki tutumunu yeniden gözden geçirmesini gerekli kılabilir.

[AA, Halil İbrahim Ciğer, 9 Mayıs 2022]