Sarı Yelekliler kimlerdir ve talepleri nelerdir?
Fransa’daki gösteriler başlangıçta akaryakıt fiyatlarındaki artışa tepki olarak başlamış ve protestocular “Sarı Yelekliler” şeklinde adlandırılmıştır. Ancak gösterilerde kullanılan sloganlar incelendiğinde protestoların hayat pahalılığı, vergi artışı ve devlet yardımlarının kısıtlanmasına yönelik Fransız toplumundaki genel öfkeyi yansıttığı görülmektedir. Macron hükümetinin geçtiğimiz aylarda kemer sıkma adına aldığı iş hukuku reformu, emeklilik yardımı kısıtlaması ve varlık vergisinin kaldırılması gibi ekonomik ve sosyal kararlar toplumda vergi adaletsizliği ve sosyal adaletsizlik duygusunun artmasına neden olmuştur.Ancak protestolarda kullanılan sloganlar sadece liberal kapitalizme, mevcut yüzde 10’luk işsizlik oranına ve küreselleşmeye yönelik argümanlardan değil Fransız elitizmine karşı söylemlerden de oluşmuştur. Örneğin Fransız Kraliçe Marie Antoinette’nin ünlü sözü “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler”, “Macron istifa!” veya “Bu sistem yok edilmeli” gibi sloganlar Fransız eliti ile toplum arasında derin bir kopma olduğuna işaret etmektedir. Bir başka örnekse Sarı Yelekliler’in protestolarını ağır bir şekilde eleştiren Fransız Maliye Bakanı Gérald Darmanin’in geçen hafta iki kişilik akşam yemeğine 200 avro hesap ödemesinin ortaya çıkmasıdır. Bu durum 1.150 avro net asgari maaş kazanan Fransız toplumunda büyük bir yankı buldu ve Fransa’daki elitlerin halka karşı üsten bakışı sert şekilde eleştirildi.
Sarı Yelekliler sosyolojik olarak hangi gruplardan oluşmaktadır?
Protestolar herhangi bir sendika veya siyasal parti tarafından organize edilmemekte, kendilerine Sarı Yelekliler adını veren göstericiler toplumun farklı kesimlerinden gelmektedir. Ancak protestocularla ilgili röportaj ve haberlere bakıldığında protestocuların daha çok sağ politik söyleme sahip orta ve işçi sınıftan oldukları görülmektedir. Bu kesimde yer alanlar aslında Trump seçmeninin sosyolojisiyle benzerlik göstermektedir. Bu kesimi daha çok orta sınıfın yer aldığı şehir ve köylerdeki beyaz ve işçi sınıfı Fransızlar olarak tanımlayabiliriz. Bunların yanı sıra orta sınıf solcu kesim de protestolara destek vermektedir. Bu kesimler toplumun genelde banliyö veya şehirlerde yaşayan ve göçmenlere karşı olmayan orta ve işçi sınıfını oluşturmaktadır. Bu iki kesim otuz yıldır devam eden sanayileşmede gerileme ve 2008 ekonomik krizinden ciddi manada etkilenmiştir.Sarı Yelekliler’in sosyolojisi hem isyan hareketinin karmaşıklığına hem de merkez partiler arasındaki liberal dengenin çöktüğüne işaret etmektedir. Zira sendikalarla birlikte aşırı sağ ve aşırı sol partiler bu protestoları desteklerken eski merkez sosyalist ve cumhuriyetçilerin oluşturduğu Macron hükümeti bu hareketin sadece sağcılık, ırkçılık ve milliyetçilikten ibaret olduğu yönünde eleştiride bulunmuş ve eylemleri sert bir dille kınamıştır. Başka bir ifade ile eğer Sarı Yelekliler’in protestoları büyümeye devam ederse liberal, Avrupacı ve küreselci olan Fransız elitinin konumunun sarsıldığına şahit olabiliriz.
Sarı Yelekliler’in protestoları Fransa’daki siyasal kutuplaşmayı ne kadar yansıtmaktadır?
Sarı Yelekliler’in protestoları temelde Fransa’daki siyasal kargaşa ve kutuplaşmayı yansıtmaktadır. 2017’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde eski merkez-sağ parti (Cumhuriyetçiler) ile aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi’nin fikri ve ideolojik açıdan paralellik göstermesi, merkez-sol partinin (Sosyalist Parti) neredeyse tamamen yok olması, aşırı sol partinin (Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi) oylarını yüzde 20’lere yükseltmesi bu kargaşaya zemin hazırlamıştır. Buna karşın şu anda siyasete yön verebilecek tek mecra olarak –üyelerinin çoğunu eski sosyalist ve cumhuriyetçilerin oluşturduğu– Macron’un Cumhuriyet Yürüyüşü Partisi kalmıştır. Başka bir ifadeyle şu anda Fransız siyaseti aşırı solcu ve aşırı sağcı partilerin büyümesine ek olarak ciddi bir kutuplaşma yaşamaktadır. Macron’un partisi ve hükümeti “gerçekçi” olduğunu öne sürdüğü ekonomi politikaları ve Avrupacı projeleriyle liberal dengeyi muhafaza etmeye çalışmaktadır. Ancak ekonomideki kemer sıkma politikası ve Merkelci AB siyasetinin devam etmesi halinde Macron’un geleceği pek parlak gözükmemektedir.“Liberal denge” ifadesiyle küreselleşme taraftarlığı, mevcut AB politikalarını destekleme, liberal kapitalizm ve girişimcilik değerlerini vurgulayan siyasal akım kastedilmektedir. Bu kesimde yer alanlar daha çok ülkedeki zengin kesimi oluşturan ve büyük şehirlerde ikamet eden üst-orta ve elit sınıftır. “Aşırı solcu”luk liberal ekonomi karşıtlığı, kemer sıkma politikalarına ve Merkelci AB’ye tepki, sürdürülebilir bir çevre ve sosyal kalkınmayı destekleme ve Fransız elitizmine eleştiriyi vurgulayan siyasal akıma karşılık gelmektedir. “Aşırı sağcı”lık ise büyük Fransa özlemi, göçmen karşıtlığı, sözde İslami işgalden korku, milliyetçilik, Merkelci AB’ye ve Fransız elitizmine tepki etrafında gelişen siyasal akımdır. Aşırı sağ ve aşırı sol çok farklı bir ideolojik yapıdan gelmesine rağmen Merkelci AB karşıtlığı ve Fransız elitizmine tepkiyi vurgulamakta ve Sarı Yelekliler’in protestolarında yer almaktadır.
Sarı Yelekliler’in protestolarını diğer protestolardan ayıran özellikler nelerdir?
Sosyal medyada spontane bir şekilde başlayan ancak 17 Kasım 2018’den itibaren Fransa sokaklarına taşan protestolara her ne kadar olağanüstü bir katılım görülmese de (17 Kasım’da yaklaşık 300 bin, 24 Kasım’da ise yaklaşık 100 bin kişi katılmıştır) eylemler kaynak, metot ve yayılış biçimi bakımından kendine özgü bir tablo ortaya koymaktadır. Herhangi bir sendika veya siyasal parti tarafından organize edilmeyen Sarı Yelekliler ülkenin dört bir tarafında eylemler düzenlemiştir.İkinci olarak eylemciler 17 Kasım’dan itibaren ana caddeleri, dönel kavşakları, otoyol girişlerini kapatmış, polis gibi davranarak vatandaşlara çeşitli yasaklamalar uygulamaya ve bazı emirler vermeye başlamıştır. Birçoğu hayatında ilk defa protestoya katılan eylemciler gösterileri hiçbir güvenlik tedbiri olmadan ve herhangi bir kurumla irtibat kurmadan spontane bir şekilde başlatmıştır. Bu nedenle trafik kazası, kavga ve polise meydan okuma gibi olaylar yaşanmış, en az iki kişi hayatını kaybetmiş ve yaklaşık 600 kişi yaralanmıştır (polis ve jandarma kuvvetlerinden ise takriben 100 kişi yaralanmıştır). Buna rağmen son anketlere göre Fransızların yüzde 77’sinin bu protestoları desteklemesi ve yüzde 66’sının da eylemlerin devam etmesi gerektiğini düşünmesi Sarı Yelekliler hareketinin sadece solcu veya sağcı bir eğilim olmadığını, genel toplumsal öfkeyi yansıttığını göstermektedir. Sorbonne Üniversitesi Tarih Profesörü Michel Pigenet’e göre bütün ülkede görülen hayat pahalılığına yönelik tepkiyi temsil eden sosyal eylemler aynen 1789 Fransız Devrimi gibi mevcut iktidara ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
Sarı Yelekliler’in protestoları Fransız siyasetini nasıl etkileyecektir?
Protestolar başladıktan 11 gün sonra yani 27 Kasım’da Macron, Fransa’nın 2035 çevre vizyonuyla ilgili bir konuşma yapmıştır. Akaryakıt vergisinin artışı çevre argümanıyla meşrulaştırıldığından aslında bu konuşmasında Sarı Yelekliler’i sakinleştirmeye çabalamıştır. Macron binaların daha iyi izole edilmesi ve yenilenebilir enerji kaynakları kullanımının geliştirilmesi gibi uzun vadeli projelerinin yanında vergilerdeki artışı dünya petrol fiyatlarındaki değişime uyarlamak istemektedir. Böylece otomobillerini çok fazla kullanan Fransızlar için yakıt vergilendirmesi ve fiyat dalgalanmalarının sınırlandırılması hedeflenmektedir. Ancak yukarıda zikrettiğimiz gibi Sarı Yelekliler’in talepleri artık akaryakıt fiyatıyla sınırlı değildir.Facebook Live platformu üzerinden konuşması için Sarı Yelekliler hareketi adına sekiz “sözcü” belirlenmiştir. Bu sözcüler Fransız hükümetiyle müzakere ederek yedi konuyu tartışmayı istemektedir. Bu konular enerji üzerindeki vergiler, boş olarak verilen oyların tanınması, yabancı bitkisel ilacı (glifosat) kullanımı, vatandaşlar tarafından yasa taslağı oluşturulması, işveren giderlerindeki düşüş, asgari ücretin artırılması, cinsiyet eşitliği ve eşit maaş, emeklilik yardımı artışı, devlet yardımlarının yükseltilmesi ve meclislerde seçilmiş temsilcilerin zorunlu varlığı şeklinde listelenmiştir. Fransız Çevre Bakanı François de Rugy Sarı Yelekliler’in “sözcü”leri ile görüşmeyi kabul etmiştir.
Ancak Sarı Yelekliler’in toplumsal hareketiyle elitleri temsil eden Fransız hükümeti arasındaki anlaşmazlığın büyümesi halinde iki senaryo ortaya çıkmaktadır: protestoların bastırılması veya hükümetin düşürülmesi. Bu iki senaryo dışında halkın öfkesinin yatıştırılmasına yönelik bir seçenek hükümet nezdinde geniş yer bulmayacaktır. Diğer yandan eğer protestolar kendiliğinden hafiflerse ne protestoların bastırılması ne de hükümetin düşürülmesi gerçekleşecektir. Fakat yine de yapılan protestoların merkez partiler arasındaki liberal denge üzerinde büyük tesiri olacaktır.