SETA > Odak |
Hamas ın Ateşkes Sürecindeki Hareket Tarzı

Hamas’ın Ateşkes Sürecindeki Hareket Tarzı

7 Ekim’de başlatılan Aksa Tufanı Operasyonu’ndan bugüne bir direniş örgütlenmesi olarak Hamas eş zamanlı olarak askeri ve siyasi hamleler yaparak İsrail’in işgal ve soykırım çabasına karşı mücadele etmektedir.

7 Ekim’de başlatılan Aksa Tufanı Operasyonu’ndan bugüne bir direniş örgütlenmesi olarak Hamas eş zamanlı olarak askeri ve siyasi hamleler yaparak İsrail’in işgal ve soykırım çabasına karşı mücadele etmektedir. Uzun süren müzakereler sonrasında nihayet bir ateşkes ve rehine takası anlaşması imzalanabilmiş ve yürürlüğe girmiştir. Ancak ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’nin boşaltılması ve etnik temizliği hedefleyen söylemleri sürecin geleceğine dair ciddi belirsizlikler üretmektedir. Netanyahu’nun radikal savaş kabinesinin söylemleri de Trump ile örtüşmekte ve İsrail’in rehineleri geri almasının akabinde yeniden Gazze’yi hedef alacağına dair bir şüphe söz konusudur.

Hamas, İsrail’in hareket tarzını irdelediğinde ABD’nin desteğini de yanına alarak çok uzun soluklu bir şekilde tüm Filistin topraklarının ilhak ve Filistinlilerin de tehcir edileceği bir stratejik planlamanın olduğunu haklı bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu planlama özellikle Batı Şeria’da onlarca yıldır yerleşimcilik, şiddet ve ırkçı yasalarla yaşamı imkansız hale getirmek amacıyla uygulamaya sokulurken Aksa Tufanı Operasyonu’nun akabinde Gazze’de ise doğrudan askeri işgalle bu bölgenin yaşanmaz kılınması ve Gazze halkının Mısır’a tehcir edilmesi için büyük bir çaba harcamaktadır. Biden yönetiminin İsrail’in Gazze işgali ve katliamlarına destek vermesine rağmen tehcir planını desteklememesi sonucunda İsrail istediği adımları tam olarak atamamıştır. Ancak şimdi Siyonistlerle çok yakın ilişkilere sahip yeni ABD Başkanı Trump ile birlikte mevcut hedefler yeniden gündeme gelmiş ve Amerikan başkanı net bir şekilde Gazze’de etnik temizlik yapmayı hedeflediğini ortaya koymuştur. Netanyahu’nun aşırı radikal savaş kabinesi sahici bir ateşkesi hazmedemezken yaptıkları açıklamalarda sıklıkla rehinelerin serbest kalmasının ardından işgale ve saldırılara devam edeceklerini vurgulamaktadır.

Direniş hareketi Hamas elbette bu açıklamalara çok sert bir şekilde yanıt vermiş hatta ABD’nin yeni pozisyonuyla birlikte ateşkes sürecindeki garantörlüğünün de düştüğünü belirtmiştir. Hamas, yayımladığı bir bildiriyle Trump’ın Gazze’deki Filistin halkının yeniden inşa bahanesiyle zorla göç ettirilmesi yönündeki açıklamalarını reddettiğini vurgularken İsrail’in işgal ve saldırganlıklarına askeri olarak direnmeye devam edeceklerini de net şekilde ortaya koymuştur. Hamas’ın ayrıca şu anda hedef ülkeler haline gelen Mısır ve Ürdün ile yine Türkiye, Katar, İran ve Suudi Arabistan gibi bölge ülkeleriyle siyasi temaslarını artırarak tehcir planlarına karşı ittifak arayışı içerisinde olduğu görülmektedir.

Hamas’ın rehinelerin karşılıklı serbest bırakılma sürecinde İzzettin Kassam Tugaylarının hala askeri açıdan güçlü olduğunu, komuta kontrol ve hiyerarşik yapısını muhafaza ettiğini göstermesi önem arz etmektedir. Bu durum Hamas’ın kapasite olarak yeni işgal ve saldırı girişimlerine karşı asimetrik şekilde direnmeye devam edeceğini ortaya koymaktadır. İsrail işgal güçleri Netzarim Koridoru dahil Gazze’nin büyük kısmından çekilmiş durumdadır. Ancak Philadelphia (Selahaddin) Koridoru hala İsrail’in kontrolü altındayken ateşkesin ikinci aşamasında İsrail’in bu bölgeden de çekilmesi gerekmektedir.

İsrail’in anlaşmanın şartlarına tam olarak uymaması, Gazze’ye girmesi gereken yardımlara zorluk çıkarması ve ABD’nin garantörlük vasfını kaybetmesinden ötürü Hamas esir takasını geçici süre askıya aldığını açıklayarak İsrail’in anlaşma çerçevesinde hareket etmesini talep etmiştir. Ardından Trump yaptığı açıklamayla Gazze için “cehennem kapıları”nın açılacağından bahsederek açık şekilde tehditler ortaya koyarken Hamas ise geri adım atmayarak İsrail’in eksiksiz şekilde yardımları içeriye almasını sağlayana kadar pozisyonunu korumuştur. Ateşkes ve takas süreci tüm kırılganlığı ve meydan okumalara rağmen şu an için devam etmektedir.

Nihayetinde ateşkes sürecinin inkıtaa uğraması ve saldırıların devam etmesi durumunda ise doğrudan ABD askeri müdahalesi beklenmese de Beyaz Saray’ın İsrail’in daha fazla sivil katletmesi ve tehcire yönelik bir hareket tarzı izlemesine göz yumacağı değerlendirilebilir. Biden döneminde sevkiyatı durdurulan sığınak delici 1.800 adet MK-84 bombası İsrail’e nakledilirken Tel Aviv’in talep ettiği diğer askeri silah ve mühimmatlar da ivedi şekilde sağlanmaktadır. Bu yaklaşım İsrail’in ikinci aşama sonrasında Gazze’ye yönelik yeni bir işgal ve saldırı başlatacağının işaretleri olarak görülebilir. Hamas da bu durumun farkındalığıyla hareket etmekte, olası bir yeni işgale karşı siyasi ve askeri maliyetleri yükseltecek şekilde hazırlık yapmaktadır.