AK Parti belediyelerin yanında din görevlilerine de nikâh kıyma yetkisi veren bir kanun değişikliği üzerinde çalışıyor.
Eğer değişiklik gerçekleşirse belediye personeli olan nikâh kıyma memuruna alternatif olarak din görevlisi olan nikâh kıyma memuruna da "Sizi medeni kanunun verdiği yetkiye dayanarak karı-koca ilan ediyorum" deme yetkisi verilecek.
Ancak bunu CHP'ye anlatmak mümkün değil. CHP kadın kolları meclis önünde toplanarak içerisinde bolca Atatürk, laiklik, çağdaşlık geçen bir protesto gösterisi yaptı bile.
CHP'lilerin iddialarına ve gerçeklere beraber bakalım;
İddia: Medeni hakların, din görevlilerine devredilmesi laiklik ilkesine aykırıdır.
Gerçek: Medeni haklar din görevlilerine devredilmiyor.
Aynı haklar çerçevesinde nikâh muamelesinin belediye personeli yanında din görevlileri tarafından da yapılmasına imkân sağlanıyor.
İddia: Yasa tasarısı onaylandığı takdirde toplum açıkça ikiye ayrışacak.
Gerçek: Toplumun kendini batıcı veya laik olarak tanımlayan kesimi dâhil birçok birey belediye nikâhının yanında dini usullere göre nikâh da kıydırıyor. Bu mesele hiçbir zaman ayrışma vesilesi olmadı.
İddia: Bu tasarı, kadınların Medeni Kanun ile elde ettiği hakların ortadan kaldırılmasının önünü açıyor. Tasarı, çocuk yaşta evliliklere imkân sağlıyor Gerçek: Tasarı medeni kanunun evlilikte kadının veya erkeğin haklarını düzenleyen maddeleri ile ilgili değil. Haklar aynen kalıyor ve evlilik yaşı da değişmiyor. Sadece resmi nikâh muamelesi yapma yetkisi belediyelerin yanında din görevlilerine de veriliyor.
Özetle CHP bildiğimiz gibi...
CUMHURBAŞKANI'NDAN VALİLERE UYARI
Cumhurbaşkanı Erdoğan valiler toplantısında valilere Hazreti Ömer'i örnek gösterdi. Devlet hacet kapısıdır, valiler kamyonetin şoför mahalline oturup garip gurebaya, fakir fukaraya devletin yardım elini bizzat uzatmalıdır dedi.
Aslında bu ikazlar sadece valilerle kısıtlı değil. Benzer uyarılar daha önce AK Parti teşkilatlarına ve yerel yönetimlere de yapılmıştı.
Anlayana çok şey anlatıyor bu uyarılar.
Siyasetin nasıl ve ne için yapılacağını açıklıyor.
Cumhurbaşkanı siyaset tarzının bir gereği olarak bu işin peşini bırakmıyor, takip ediyor.
Öyle gözüküyor ki anlayanlar ile yola devam edilecek, anlamayanlara ise durup düşünmeleri için zaman tanınacak.
VİZE KRİZİNDE TÜRKİYE'NİN ELİ GÜÇLÜ
Bakmayın özgüveni eksik olup etrafa devamlı karamsar bir hava pompalamaya çalışanlara. ABD ile yaşanan vize krizinde Türkiye davasında haklı olan taraf ve eli oldukça güçlü. Meseleye aşağılık kompleksiyle bakanlar "bizim etimiz ne budumuz ne ki ABD ile zıtlaşıyoruz" diyorlar.
Bir an için komplekslerinden kurtulabilseler Türkiye'nin elinin ne kadar güçlü olduğunu görecekler.
Tutuklanan konsolosluk çalışanının diplomatik bağışıklığı yok.
ABD vatandaşı değil Türk vatandaşı.
Avukatı ile görüştürülmediği iddiaları tamamen safsata. Hem polis sorgusunda hem savcı sorgusunda avukatı hazır bulundu.
Adalet Bakanı tutuklanan şahıs elçilik personeli olduğu için elçilik kanadından usule ve hukuka uygun bir görüşme talebi gelirse değerlendirileceğini açıkladı.
Özetle Türkiye'nin yapmış olduğu bir hata yok. Hukukun temel ilkelerine dayanarak bir soruşturma yürütüyor ve egemenlik haklarının bir gereği olarak da bu soruşturmayı yürütmek için kimseden izin istemiyor.
CEVABI BELLİ SORU
CHP bu kafayla devam ederse 2019'daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde toplumun yüzde elli birinin desteğini alabilir mi?
[Takvim, 13 Ekim 2017]
.