Cuma günü köşemize, dev İpek Yolu projesi konuk olmuştu. Söz konusu yazıda olduğu gibi, daha önceki Asya-Pasifik ve Avrasya ile ilgili makalelerimde de, Çin-Rusya yakınlaşmasına değindiğimi hatırlarsınız.
ABD hegemonyasına karşı bir süredir kenetlenen bu iki güç arasındaki ticaretin bu yıl 100 milyar dolara varması ve 2020 itibariyle ikiye katlanması hedefleniyor. Bu bağlamda, Rus enerjisinin enerji verdiği işbirlikleri zincirinin 8 Mayıs'ta İpek Yolu için imzaları atarak güçlendiğine de şahit olduk. Yakın dönemde dikkat çeken bir gelişme ise, Rus bankalarının Çin'den “yuan cinsi” borç alması oldu.
RUSYA YÜZÜNÜ YUANA DÖNÜYOR
Bu örnekten hareketle, işbirliğinin sadece ticari boyutta olmadığını vurgulayarak başlayayım. Nitekim Rusya ve Çin'in son zamanlarda finansal işbirliğine de yoğunlaştığına şahit oluyoruz. Daha geçtiğimiz sene Ekim ayında, Moskova ve Pekin'in, karşılıklı ödemelerde Batı parası bağımlılığına son verme arzusunu gerçekleştirmeye yönelik bir adım attığını hatırlayalım: İki ülkenin merkez bankaları, ticareti ulusal para birimleri cinsinden canlandırmak amacıyla döviz swap anlaşması yapmıştı. Ve hemen ardından Kasım ayında, Rusya'nın en büyük bankası Sberbank da, Yuan cinsinden akreditif uygulamasına başlamıştı.
Sberbank geçtiğimiz günlerde ise, hem uygulamaların hayata geçtiğinin hem de Çin bankalarıyla işbirliklerinin giderek güçlendiğinin haberini verdi. Bankaya göre; Rus firmaları Yuan bazında anlaşmalara giderek sıcak bakarken, Rubleli anlaşmalar ise bir diğer hedef.
UZUN VADELİ STRATEJİ
Hatta bu anlamda en hatırı sayılır örnek, Rus enerji devi Gazprom. Şirket, mümkün olduğunca dolarsız bir ticaret hayal ediyor. Bu kapsamda Çin ile yapılan enerji anlaşmalarının Yuan ve/veya Ruble cinsinden yerine getirilmesi konusundaki görüşmeler de devam ediyor.
Öte yandan geçtiğimiz haftalarda Rusya Maliye Bakanı ise, olaya uzun vadeli baktıklarına işaret eden açıklamalar yaptı. Bakan, Yuan cinsinden tahvil fikriyle ilgili titiz bir çalışma başlattıklarını haber verirken, Rusya Merkez Bankası da Yuan bazlı yeni bir finansman enstrümanı üzerinde çalıştığını açıkladı.
Aslına bakarsanız, dolarla kıyaslandığında Yuan'ın, kullanımı çok daha elverişsiz bir para birimi olduğu ortada. Dolayısıyla, gerek Rusya devlet kurumlarının gerekse Gazprom ve diğer firmaların buna rağmen döviz dönüşümünde ısrar etmelerinin arkasında güçlü sebepler var.
Bunların başında ise, malumunuz Batı yaptırımları geliyor. Zaten zayıf bir seyir izleyen ve yaptırımlarla iyice daralan Rusya ekonomisinin, ticarette Batı para birimleri yerine mümkün olduğunca Yuan'ı tercih etmesi durumunda, risklerin azalacağı öngörülüyor. Bunun önemli bir ayağının, bilhassa FED süreciyle de küresel piyasalarda artan risklere karşı daha dayanıklı olabilmek ve istikrarı artırmak olduğu ifade edilebilir. Yuan kullanımının, ayrıca iki taraf için de maliyetleri azaltması bekleniyor. Bu arada Çin'in, Japonya başta olmak üzere birkaç ortağıyla, dolar dışındaki para birimleri üzerinden ticaret tecrübesi olduğunu da hatırlayalım.
ÇİN'İN REZERV PARA HAYALİ
Bunun yanı sıra, Çin ve Rusya'nın uzun vadeli güçlü bir amacı ise, yazının başında da belirttiğim gibi, ABD gücüne karşı birlik olmak. İşte geçen yıldan bu yana ivme kazanan ikili işbirliklerinin direklerinden birinin de, finansal dönüşüm olması planlanıyor. Nitekim kimilerince Yuan, dünyadaki dolar hâkimiyetiyle başa çıkabilecek bir güç olmaya namzet.
Tabii burada, Çin'in kendi para birimini dünyada daha çok kullanıma açma ve rezerv para yapma hayali yatıyor. Bugün dünya merkez bankalarının rezervlerinin %63'e yakın bölümü ABD doları cinsinden. Doları, %22'lik payla Euro izliyor. Sterlin ve Yen %4 civarında gezinirken, Kanada ve Avustralya dolarları da %2'ye yakın dilimde. Çin de, gelecekte bu pastadan hatırı sayılır bir dilim almayı ve ABD dolarının gücünü kırmayı kafaya koymuş gözüküyor.
Hatta bugünlerde Çin, ulusal parasını IMF'in SDR (Special Drawing Rights- Özel Çekme Hakları) para birimleri sepetine atabilmenin telaşında. Nitekim bu, uluslararası rezerv para birimi olma yönünde önemli bir adım olacak. Birkaç hafta önce de IMF ekibi, Pekin'i bu hayırlı iş için ziyaret etti ve Yuan'ın uluslararasılaştırılmasına ilişkin müstakbel hamleleri içeren bir raporu da hazırlanmış olarak buldu. Anlayacağınız Çin, işi oldukça ciddiye almış durumda ve IMF'in ağzından çıkacak cevabı heyecanla bekliyor. Zira bu kritik eşiğin sağ salim atlatılması halinde, dünya merkez bankalarının Yuan'ı rezervlerinde tutma isteği güçlenebilir.
Öte yandan, Çin canla başla uğraşsa da, küresel ekonomi üzerindeki güç iddiasının kritik bir parçası olan söz konusu planların çok fazla emeğe ve zamana ihtiyacı var. Daha da önemlisi; ABD'ye meydan okuyan bu planlar, birilerinin hoşuna pek de gitmiyor olsa gerek.
[Yeni Şafak, 23 Haziran 2015]