Macron‘un Söylemi Kendini Değil Sağ Partileri Güçlendiriyor

Macron'un sağ seçmene oynaması Almanya örneğinde olduğu gibi ancak sağ partileri güçlendirir ve oylarının artmasına yardımcı olur. Öyle görünüyor ki bu gidişle 2022 yılında Fransa bir aşırı sağ siyasetçi tarafından yönetilecektir.

Devamı
Macron un Söylemi Kendini Değil Sağ Partileri Güçlendiriyor
Almanya ve Fransa nın Müslümanları Ötekileştirme Yarışı

Almanya ve Fransa’nın Müslümanları Ötekileştirme Yarışı

Her fırsatta temel hak ve özgürlükler savunuculuğunu yapan Fransa ve Almanya Müslümanlar söz konusu olduğunda evrensel değerleri beklemeye almaktadır.

Devamı

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 51. sayısı çıktı.

'Fransa’daki mevcut laiklik aşırı bir biçime evrildi. Âdeta bir sivil dine dönüştü. Bakanlar onun rahibi, cumhurbaşkanı papazı, entelektüeller bu dinin müritleri oldu. İslam’a karşı daha az çatışmacı yaklaşımı savunanlar ise kâfir sayıldı..'

Kriter Dergisi'nde Burhanettin Duran'ın sorularını yanıtlayan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, gündeme dair gelişmeleri değerlendirdi:

Avrupa kültüründeki ırkçılığın tedavisi yok

EskimiÅŸ Kavramlar

Sertliğe dayalı bir Avrupa geliyor. Camiler basılıyor. Müslümanlara hakaret normalleştiriliyor. Eskiden aşırı sağın üzerine atılan ırkçılık bugün merkez Avrupa siyasetinde kol geziyor.

Devamı
EskimiÅŸ Kavramlar
Macron un Rubikon u Geçmesine Erdoğan ın Gordion Düğümünü Keserek

Macron’un Rubikon’u Geçmesine Erdoğan’ın Gordion Düğümünü Keserek Cevap Vermesi

Türkiye bölgesel ve küresel alanda Fransa (Gordion) düğümünü çözebilecek maharete sahip olduğunu Suriye, Libya, Doğu Akdeniz ve Kafkaslarda Fransa'nın nüfusunu zayıflatarak göstermiştir.

Devamı

Moderatör: Talha Köse, SETA Brüksel, İbn Haldun Üniversitesi Konuşmacılar: Talip Küçükcan, TRT World Research Centre, Marmara Üniversitesi Ali Faik Demir, Galatasaray Üniversitesi

Macron neyin peşinde? Avrupa Müslümanlarını zorla radikalleşmeye iterek uzun vadede kıtadan tasfiye etmeyi mi planlıyor? Müslümanların kutsallarına saldırarak Macron, Avrupa'yı yeni bir ırkçı kapanışa mı hazırlıyor? Bütünleşmiş bir Avrupa kalesi yaratmak için Müslümanları mı ötekileştiriyor, tıpkı daha önce Yahudilere yapıldığı gibi? Hz. Peygamber karikatürlerini dayatarak "zorla İslam'da reform yapmanın" derdinde mi? Kim "İslam'ı reform" görevini Macron'a verdi? Jacoben Fransız geleneğini dirilterek Müslümanları "aydınlatacağını" mı düşünüyor?

Avrupa'da İslamofobik saldırı ve faaliyetler artarken, uzmanlar bunun küresel bir eğilim olduğunu ve 21. yüzyılın ideolojisi haline geldiğini söyledi.

Avrupa’nın tarihi, Türk ve İslam düşmanlığı üretim bataklığına uygundur. Yeni olan ise düşmanlığın, karşıtlığın ve en nihayetinde Müslümanların bastırılmasının ve güvenlikleştirilmesinin artık Avrupa siyasetleri ve kamuoyları için sıradanlaşması ve normalleşmesidir.

Hollanda, Almanya ve Fransa’da seçim dönemine girilirken, seçim atmosferinin kurbanı yine mülteciler, yabancılar ve İslam ülkeleri mi olacak? Macron’un bilinçli bir şekilde Müslümanlarla ve İslam ülkeleriyle çatışma arayışı içerisinde olduğu göze çarpıyor. Avrupa’nın bin yılı aşkın bir süredir komşusu olan İslam dünyası ile ilişkiler konusunda daha hassas davranması gerekiyor.

Türkiye ve İslam karşıtlığını bu kadar zorladıklarında Erdoğan'ı kendi ülkelerinin içinde de siyasi bir aktör haline getirecekler. Avrupalı Müslümanlarla Erdoğan adım adım yaklaşıyor birbirlerine.

Bugün hepimiz görüyoruz ki, İslam düşmanlığı sadece aşırı sağcılara değil Avrupa geneline hâkim olan bir hal. Almanya'da camiler baskınlara uğruyor. Fransa'da Müslümanlara karşı kısıtlayıcı uygulamalara gidiliyor. Artık ortada iki yüzlü bir tutum da yok. Utanmadan İslam dinini değiştirmekten bahseder hale geldiler.

NSU hakkında Türkiye’deki ilk kitap çalışması olma özelliği taşıyan ve SETA tarafından yayınlanacak bu eserde NSU örgütü, ideolojisi, Örgütün diğer aşırı sağ örgütlerle bağlantıları, dava süreci, NSU’nun Türk diasporası üzerindeki etkileri ve uluslararası kamuoyunda davaya yönelik tepkileri gibi konular mercek altına alınacaktır. Bu dava üzerinden Almanya’da ırkçılık ve kurumsal ırkçılık sorununu analiz etmeyi ve bu konuda farkındalık oluşturmayı hedeflemektedir.

Avusturyalı siyasilerin mutat Türkiye düşmanlıklarında yeni bir perde açıldı. Türkiye karşıtı bu yeni dalgada 11 Ekim 2020 tarihinde yapılacak olan Viyana Eyalet seçimlerinde oy artırma hesapları önemli bir rol oynuyor. Zira Başbakan Kurz aşırı sağcı FPÖ’ye ihtiyaç duymadan da aşırı sağcı söylemleri hem dillendirebildiğini hem de uyguladığı göstermek istiyor. Daha genel anlamda ise ülkedeki Türk diasporasının baskılanarak sindirilmek istendiği görülmektedir.

Şiddet eylemleri ırkçı canavarlaştırma şiddet ideolojisinin bir sonucudur. Müslümanlar sadece inançlarından dolayı giderek daha fazla fiziksel saldırının hedefi haline gelmektedir.

Çoğu aşırı sağcı üst düzey siyasetçilerin kullandıkları İslamofobik dil, söz konusu Müslümanların tasviri olunca canavarlaştırma ve ırkçılığı normalleştirmektedir. Bu durum kamusal alanda Müslüman karşıtı ırkçılığın kabul ve telaffuz edilebilme eşiğini düşürerek Müslümanların insan ve vatandaş olarak uğradıkları ayrımcılığı meşrulaştırmaktadır