Yeni Yasa teklifinde bu yapısal soruna çözüm getirilmesi en büyük beklentidir.
Devamı
Eski köklü üniversitelerde yetişmiş fazla öğretim üyesi bulunduğundan yeterli sayıda yeni yardımcı doçentlik kadrosu bulunamamaktadır. Bundan dolayı bölümlerde Dr. araştırma görevlileri birikmektedir.
Devamı
Eğitim istihdam ilişkisini güçlendirme noktasında ana noktaları gözden geçirmek faydalı olur. İlk önce meslek liseleri ve yüksek okullarının eğitim programları meslek becerileri kazandıracak şeklide istihdam odaklı olarak gözden geçirilmelidir. Derslerin uygulamalı ve etkinlik ağırlıklı olarak yapılabilmesi önemli olmakla beraber en temel sorun ders türlerinin çok fazla oluşudur.
Türk toplumu rekabetçi yapısıyla sınavları başarının ölçüm aracı olmaktan çıkartarak amaca dönüştürebilmektedir.
Şerif Mardin’in ardından yazılanlar, eski dönem üniversitelerinin öyle çok da özgür olmadığını net olarak bir kez daha gösterdi.
SETA tarafından hazırlanan Kriter dergisinin dokuzuncu sayısı okuyucu ile buluştu.
2017'de dünya siyasetinin daha fazla ısınacağını söylemek mümkün. Bu özellikle Türkiye için güzel gelişmelere gebe bir ısınma.
Devamı
Büyük bir dönüşümün başlangıcı olan 2016 yılında öğretmen seçim stratejileri ve yükseköğretim kurumlarının yönetiminde değişiklikler yapılmış ayrıca müfredat çalışmaları ve terör mağduru bölgelerde telafi eğitimleri gerçekleştirilmiştir.
Devamı
SETA tarafından hazırlanan Kriter dergisinin sekizinci sayısı okuyucu ile buluştu.
OECD genelindeki genç yetişkinlerin hayatları boyunca en azından bir kez lise üstü eğitime girme oranının ortalama %68 olacağı tahmin edilirken, bu oran Türkiye için %94…
2014 verilerine göre OECD genelinde 1 öğretmene ilkokulda 15, ortaokulda ve lisede ise 13 öğrenci düşerken, Türkiye'de bu oranlar sırasıyla 19, 18 ve 15 gözüküyor.
Yeni dönemde belki yüzlerce reform adımını içeren “grand” paketlerden ziyade içeriği net tanımlanmış ve sektörel odakları belirli mikro reformlara ihtiyaç var. İmalat sanayiinden enerjiye, tarımdan dış ticarete, risk sermayesinden üniversite reformuna kadar acil kapsamlı reform ihtiyacının hissedildiği pek çok alanda somut adımların hızla atılması gerekli.
Yaratılan istihdama baktığımızda, işler yolunda gitmiyor denemez ancak görünen o ki, gücümüz de yeni gelen emeği absorbe etmeye zar zor yetiyor.
2015teki bütün dikkate değer gelişmeler 2015te Türkiye başlığıyla bu SETA yıllığında analiz edildi. Bu çalışma iç siyaset, dış politika, güvenlik ve savunma, ekonomi, hukuk ve insan hakları, eğitim ve medya başlıklarından oluşuyor.
Bu çalışmada, mütevelli heyetleri ve benzeri yapıların dünyada ve Türkiyede yükseköğretim sistemlerinde nasıl bir işleve, göreve, sorumluluğa sahip olduğu, bu heyetlerin üyelerinin kimlerden oluştuğu, nasıl seçildiği gibi hususlar tartışılmıştır.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsayanın katılacağı panelde, yükseköğretimde yaşanan sorunlar; gelecek hedefleri ve dünya örnekleri enine boyuna ele alınacaktır.
Türkiye yükseköğretimi mevcut potansiyelini daha etkili hale getirmek ve son yıllarda yakaladığı büyüme trendini uzun vadede sürdürmek için nelerin yapılması gerektiği tartışılıyor.
Yeni açılan üniversiteler ve kontenjan artışları, yükseköğretim önündeki yığılmayı azaltabilecek mi?
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Yükseköğretimde Kalite Güvencesi raporunu yayınladı. Prof. Dr. Mahmut Özer, Yrd. Doç. Dr. Bekir S. Gür ve Prof. Dr. Talip Küçükcan tarafından hazırlanan rapor, Türkiye’deki yükseköğretim sisteminin yapısı ve ihtiyaçlarını da göz önüne alarak, dünyada ön plana çıkmış birçok yükseköğretim sisteminin kalite güvencesi mekanizmalarını ele alıyor. Değişik ülkelerdeki yükseköğretim kurumlarında çalışma deneyimine sahip olan ve kitapta ele alınan bazı ülkelerdeki kalite güvencesi sistemlerini yerinde inceleme imkanı bulan yazarlar, Türkiye’nin yükseköğretimde kalite güvencesi konusunda nasıl bir yol izlemesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Yükseköğretime önem veren ülkelerde bilim, teknoloji ve insangücü bakımından ciddi ilerlemeler kaydedilmiştir. Türkiye’de de toplumsal istikrar ve sürdürülebilir bir kalkınmanın gerçekleşmesinde üniversitelerden çok şeyler beklenmektedir. Ancak yükseköğretimimiz ciddi sorunlarla karşı karşıya olmasına rağmen, bu sorunlar, kapsamlı bir şekilde analiz edilmemiş ve çözüm odaklı çalışmalar yetersiz kalmıştır.
İdeal anlamda üniversiteler, doğaları ve kuruluş amaçları gereği bilgi üreten, donanımlı insan gücü yetiştiren ve bunun da ötesinde özgür düşünce, sivil toplum, demokrasi kültürü, karar süreçlerine katılma, şeffaflık, hesap verebilirlik ve sosyal sorumluluk gibi çağdaş değerlerin gelişimine katkıda bulunarak fikir ve düşünce hayatında topluma önderlik eden kurumlardır. Üniversitelerin ilk ortaya çıktığı dönemlerden beri bunun başarılı örneklerine rastlıyoruz. Kuşkusuz her üniversite, entelektüel hayatın canlılığına katkı sağlama ve Edward Said’in tabiriyle “Sessizlerin sesi olan” entelektüeller yetiştirme konusunda kendisinden beklenen fonksiyonu yerine getiremiyor.