Balkon Konuşmasından Zeytin Dalı Uzanmayacak

SETA Ankara Siyaset Araştırmaları Direktörü Hatem Ete, Başbakan Erdoğan'ın ‘balkon konuşması'nda uzatılacak zeytin dalını alacak bir el görünmediğini belirtti.

Devamı
Balkon Konuşmasından Zeytin Dalı Uzanmayacak
IŞİD Kısa Vadede Bitmez

IŞİD Kısa Vadede Bitmez!

Milat gazetesine IŞİD sorununu yorumlayan SETA Dış Politika Araştırmacısı Mehmet Özkan, bölgenin IŞİD'den kısa vadede temizlenemeyeceğini belirtti.

Devamı

Türkiye'nin bölgedeki derdi düzen ve özgürlüğün tesisidir. Bu ikisinin birbirine bağlı olduğunu biliyoruz. Ve bu defa Türkiye komşularından gelmekte olan sorunları sert güç unsurları ile karşılama kararı almıştır. Bu yeni bir durumdur.

Hem Obama hem de Biden, net fakat başarısız bir şekilde Suriye ve Irak konusundaki kendi beceriksizliklerinin üstünü “günah keçileri” seçerek kapama çabasındalar.

IŞİD teröründen en çok beslenen, IŞİD terörünü de en çok besleyen ve IŞİD'in yok edilmesinden en çok zarar görecek olan aktör Esed rejimidir.

İnsanlık bir bütündür, Deralı'ya ağlamayanın Kobani için döktüğü gözyaşı sahtedir. Hem medyayı hem de sokağı yakan aynı zihniyet Kobani'nin kullanım değeri bitince Kobani'yi de halkını da bir tarafa atacaklardır.

IŞİD'in Irak'ta İlerleyişi Sürebilir

Ufuk Ulutaş, uluslararası basında yer alan Kobani haberlerinin PYD kaynaklı olmasından dolayı sağlıksız olduğunu ve gündem Kobani saldırıları üzerinden belirlenirken IŞİD'in Irak'ta ilerleyebileceğini belirtti.

Devamı
IŞİD'in Irak'ta İlerleyişi Sürebilir
Geçici Koridor IŞİD Sorununu Çözer mi

Geçici Koridor IŞİD Sorununu Çözer mi?

Mehmet Özkan, IŞİD'le mücadele için Peşmerge güçlerine geçiş izni verilmesinin sorununun çözümüne yönelik bir hamle olamayacağını vurguladı.

Devamı

ABD Suriye'de üç küsur senedir “arayıp bulamadığı” ılımlı muhalifleri PYD/PKK'nin çatısı altında bulmuştur. Ilımlılıktan kasıt İslami hassasiyetleri olmamasıdır, muhaliften kasıt ise kağıt üzerinde Esed rejimine bağlı olmamasıdır.

IŞİD'in faaliyetleri Ortadoğu siyasetinde radikal ve yapısal değişimlere yol açıyor. Amerika'nın Avrasya'dan sorumlu eski dışişleri bakan yardımcısı Christopher Hill, en son ve en sert temsilciliğini IŞİD'in yaptığı devlet dışı aktör ve örgütlerin Arap dünyasındaki siyasal ve kamusal hayatı bu denli domine etmelerini Arap ulus devlet sisteminin çöküsü olarak tanımlıyor. Böyle bir ortamda, devlet mefhumu, kamu otoritesi, meşru şiddet, kamu düzeni, devlet-vatandaş ilişkisi ve benzeri kavramların içleri ya boşalıyor ya da boşalmış durumda. Bugün Ortadoğu ve Arap dünyasındaki devletlerin kahir ekseriyeti, devlet kavramının geleneksel manada ifade ettiği anlama malik değiller. Suriye, Irak, Libya, Lübnan, Yemen ve diğer birçok devleti bu trendin başlıca örnekleri olarak sayabiliriz.

IŞİD'in Kobani'ye saldırmasıyla birlikte Türkiye'de üç küsur senedir Esed rejiminin katliamlarına karşı pasifizmi vazeden çevrelerin militarist duyguları depreşti. Türkiye'nin yanıbaşındaki Kobani'de yaşananlara seyirci kalmaması gerektiği söylenirken örneğin Azez, Jisr'eş-Şuğur, Atme veya Çobanbeyli başka iklimlerdeymiş havası estirildi. IŞİD'in ve/veya Esed rejiminin muhaliflerle çatıştığı bu şehirler Türkiye'ye tabiri caizse taş atımı mesafesindeyken, bu şehirlerde yaşanan kıyıma karşı üç maymunu oynayan çevrelerin, Kobani ile birlikte coğrafi bilgileri de hafızalarına rücu etmiş oldu. Türkiye'nin Kobani'den kaçan onbinlerce Kürt'e kucak açmasını yetersiz bulan aynı çevreler Kobani'de PKK'nın Suriye kolu YPG'nin silahlandırılmasına kadar varan absürt taleplerini dile getirdi. Türkiye IŞİD'i Ekim 2013'te dünyanın pek çok ülkesinden önce ve ana muhalefetin IŞİD'in sanını bile duymadığı bir zamanda terör listesine aldı. Hatırlatalım o listenin başında senelerdir PKK yer alıyor. Buna rağmen Kandil ve PKK'nın gündemini entelektüellik kılıfında satmaya alışmış çevreler çözüm süreci konusunda tehditkar açıklamalar yapmaya devam ediyor.

Esed rejiminin hayatta kalıp kalamayacağı sorusu artık Ortadoğu'da değişim için ontolojik bir soruna dönüştü. Esed taşının Ortadoğu'nun yüz yıllık köhnemiş binadan çekilerek alınması, binanın çökmesi için kritik bir hamle olacak. Endişe bu, çekinceler bundan kaynaklı ve hesaplamalar bunun üzerine yapılıyor. Mevcut bölgesel sistemde büyük yatırımları olan aktörler için kendileri açısından mantıklı bir ayak sürüme bu. Garip olanı ise bu sistemin genellikle mağdur ettiği aktörlerin de Stockholm Sendromu'ndan mıdır bilinmez mevcut sistemle aralarına bir türlü koyamadıkları çizgilerdir. Esed rejiminin Suriye'de en fazla mağdur ettiği gruplardandır Kürtler. Ağalarını bir tarafa bırakırsak Suriyeli Kürt halkı mazlumdur. Yıllarca kimliksiz, yasal çerçevenin dışında, hukukun ulaşamadığı bir düzlemde yaşadılar. Daha 2004'te Kamışlı'da Baas rejiminin elinden kıyıma ve göçe maruz bırakıldılar. Buna rağmen Esed'e karşı muhalefetin ana gövdesine eklemlenmeleri çok uzun sürdü.

HDP'nin çağrısıyla başlayan Kobani'ye destek eylemleri sokak çatışmalarına, 30'u aşkın can kaybına, okul ve diğer resmi dairelere yönelik saldırılara dönüştü. Kobani geriliminin ardında ne var?

Böylesi zamanlarda her cümleye besmele gibi 'inadına barış' diyerek başlamak gerekiyor... Bir ayını doldurmak üzere olan IŞİD'in Kobani kuşatmasının vahim boyutlara ulaşmasının ardından HDP'nin süresiz eylem çağrısıyla insanların sokaklara dökülmesi sonucunda 36 vatandaşın ölümü ve yüzlerce insanın yaralanması ile kontrolden çıkan olaylar önemli bir siyasi maliyet üretti. Başbakan Davutoğlu yaptığı açıklamada sokak olaylarını Çözüm Süreci parantezinden çıkardı ve süreci önceleyen bir tutum sergiledi. HDP eşbaşkanı Demirtaş ise eylemlerin ulaştığı boyut itibariyle sorumluluk ve inisiyatif almaktan kaçınarak Öcalan ile yazıştıklarını ve Öcalan'ın herkese "diyalog ve müzakereyi hızlandırmayı tavsiye ettiğini" aktardı.

"6-7 Ekim Olayları" siyasal tarihimizin dönüm noktalarından biriydi. Siyasal bir partinin çağrısıyla başlaması, 40 insanın ölmesi, öldürmelerin vahşice olması, eylemlerin "yak- yık- yıldır" şeklinde tanımlayabileceğimiz bir siyasete dayanması, bu olayları dönüm noktası haline getirdi. Bu olaylar kendisinden sonra bir dizi gelişmeye sebep oldu. Çözüm süreci ve PKK'lı Kürtler ile ilgili güçlü negatif algılar oluştu. Olaylar polis yetkilerinin artırılması örneğinde olduğu gibi, bir dizi devlet politikası değişikliği süreci başlattı.

Kobani'de bir süredir IŞİD ile Kürt grupları arasında yaşanan yoğun çatışma iki açıdan çok önemli hale gelmiş durumda. Birincisi, IŞİD'in giderek bölgesel ölçekte "jeopolitik bir realiteye" dönüşmüş olması, ikincisi ise, bütün heterojenliğine rağmen yeni bir "Kürt jeopolitik kuşağının" ve "tahayyülünün" ortaya çıkmış olması.

IŞİD'in Irak'ın kuzeyine yönelik stratejisi neleri içeriyor? Peşmerge-IŞİD çatışmaları hangi bölgelerde yoğunlaşıyor? Çatışmaların doğurduğu kısa vadeli sonuçlar neler?

PKK ve PYD'nin Esed Rejimi ile olan ilişkisi ne zaman başladı? IŞİD neden PYD'yi hedef alıyor? Ayn el-Arab'ın IŞİD'in eline geçmesi bölgedeki dengeleri nasıl etkiler?

Suriye meselesinin net bir şekilde gösterdiği gibi Türk dış politikasının en büyük sorunlarından birisi müzmin muhalefetin dış politikayı iç politik emellerine alet etmesidir.

Şah Fırat Operasyonu'nun ayrıntılarını değerlendiren SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, Süleyman Şah Türbesi üzerinden üretilen “vatan toprağı terk edildi” söyleminin herhangi bir değerinin bulunmadığını ve konunun iç siyaset malzemesi yapılmaması gerektiğini belirtti.