Yapılan büyük yatırımlar ve gerçekleştirilen projeler, Türkiye karşıtlarının ezberini tamamen bozuyor. Çünkü, yatırımlar, finans, enerji, ticarette eksenin Türkiye'ye kayması demek.

Türkiye ekonomisi için bir maliyet unsuru olan sera gazı emisyonlarını azaltma sürecinin aleyhimize işlememesi için Türkiye’nin ilkim fonlarından veya bu amaçla sağlanacak fonlardan yararlandırılması önemli.

Bu analiz dünyada yenilenebilir enerji kaynaklarındaki gelişmelerin yanı sıra hem Türkiye’nin mevcut durumunu hem de gelecek hedeflerini incelemektedir.

23. Dünya Enerji Kongresi’nin ana gündem maddesi, 2060 yılına dair enerji senaryoları ve üçlü enerji açmazı konuları olan enerji güvenliği, enerjiye erişim ve sürdürülebilirlikti.

Yakın geçmişte gelişmiş ülkelerin gündemine girmeyen fakir ve gelişmekte olan ülkelerin, ortaya çıkan gelirden gelişmekte olan ülkelerin nasıl yararlanacağı öne çıkmaya başladı.

Türkiye, Hangzhou Zirvesi'nde de G20'ye zengin katkı sunmaya hazır...

Türkiye, İstanbul Finans Merkezi, Varlık Fonu ve zincirin son halkası olacak bir kredi derecelendirme kuruluşunun kurulmasıyla daoligopol yapıdaki mevcut kredi derecelendirme kuruluşlarından da kurtulmuş olacaktır.

Gelir dağılımında eşitsizliği gösteren Gini katsayımız 0.40 seviyesinde. Hızlı büyüme dönemlerinde bozulma eğilimi gösteren bu rakamı aşağıya çekerek hem zenginleşen, hem de refahı daha adaletli paylaşan bir toplum olma gereksinimimiz var.

Akkuyu’nun akıbetini tartışmak yerine, belki yeni nükleer projelere yelken açmalıyız. Küresel rekabet gecikme kabul etmiyor.

Bölgeyle ilgili geliÅŸtirilen uluslararası projelerde belirleyici bir tutumla rol alan Türkiye, ken­disini enerji alanında bir aktör olarak kabul ettirmiÅŸ durumdadır.

Çağımızın Casus Belli'si olan enerji, güçtür, özgürlüktür, güvenliktir, kalkınmadır. Ötesi var mı?

Teorik olarak, 2 en iyi çözüme ulaşırsanız ne mutlu! Üçlemden mümkün olan en başarılı çıkış ise, yenilenebilir enerji ve nükleerden geçiyor. Dünyanın önemli kısmı bu konuda hemfikir

Bugün OPEC, S. Arabistan'ın baskın etkisiyle, bir hamlede bulunamıyor. OPEC üretimine, OPEC dışı üreticilerin vaziyetini de ekleyince, gidişatın güçlü bir arz çizdiğini görüyoruz.

Rüzgârdan elektrik üretimi, 2000'lerde ciddi bir ivme kazandı ve global kurulu güç, 2003-2013 arasında 39 GW düzeyinden 319 GW'a ulaştı.

Yenilenebilir enerji, bir taraftan büyüme trendini devam ettirmek isteyen, bunun sonucunda da enerji maliyeti artan ülke ekonomisinde enerji sorununa önemli bir çözüm getirecek.

Yeşil büyümeye geçişin Türkiye için de öncelikli hamlelerin başında gelmesi gerektiğine şüphe yok.