Birlikte Yaşamı Güçlendirecek Değişim

Türkiye, son 20 yılda laikliği temel bir mesele olmaktan çıkarmış ve birlikte yaşamı güçlendirecek değerleri üretmeyi başarmıştır. Laiklik artık siyaseti dizayn etmeye dönük bir araç değildir.

Devamı
Birlikte Yaşamı Güçlendirecek Değişim
Anayasal Sınırların Cumhurbaşkanına Verdiği Yetki

Anayasal Sınırların Cumhurbaşkanına Verdiği Yetki

İsmail Çağlar: “Anayasal sınırlarına davet edilen cumhurbaşkanı, anayasal yetkilerinin tamamını kullansa Türkiye’de tam bir başkan olarak hareket edebilir.”

Devamı

Fahrettin Altun, yeni anayasanın “toplumun 2000’den sonra yaşadığı dönüşümlerin zemininin tesis edilmesi” ihtiyacına yönelik olduğunu vurguladı.

Ali Aslan: “Parlamenter sistemin en önemli özelliği uzlaşma ile ülkenin yönetilmesi demek. En temel mesele olan anayasa da siz eğer uzlaşma eğilimi göstermiyorsanız o zaman parlamenter sistemi gerçekten istiyor musunuz?”

Ali Aslan, yeni anayasa tartışmalarında Milliyetçi Hareket Partisi’nin pozisyonu üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Siyasal dönüşümün kurumsallaşması ve kendi düzenini kurması gerekir. Yeni düzen yeni anayasa demektir.

Laiklik Serüveninin Neresindeyiz?

Laiklik kavramı uzun süre elitlerin "iktidar mücadelesini" yansıtmak gibi bir fonksiyonu üstlendi. Bu yüzden de geçmişin "ağır yükünü" taşımakta.

Devamı
Laiklik Serüveninin Neresindeyiz
Ekonomi Penceresinden Başkanlık Sistemi

Ekonomi Penceresinden Başkanlık Sistemi

Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerde, siyasetten bağımsız bir ekonomiden bahsedemeyiz. Aslında bu durum, yalnızca gelişmekte olan ülkeler için geçerli değil.

Devamı

Son günlerde toplum olarak canımızı çok yakan terör eylemlerinin faillerine ve örgütlerin yakalanan mensuplarına bakıldığında, karşımıza farklı kimliklerinden dolayı toplumun marjinlerine itilmiş değil aksine toplumsal merkeze yakın, büyük şehirlerde üniversite okurken radikalleşmiş profiller çıkmaktadır.

Ülke siyasetinde siyaset kurumunun maruz kaldığı baskılar göz önüne alındığında, milletvekilliği dokunulmazlığının nihai kertede demokratik siyaseti korumaya yönelik iyi niyetli bir uygulama olduğu gözükmemektedir.

Önerilecek hukuki statünün biçimi ne olursa olsun, devam eden diyalog ortamı hem Aleviler hem de devlet açısından en önemli fırsat olarak görülmeli.

Mevcut siyasi hamlelerine bakıldığında CHP, başkanlığa karşı olduğu gibi, bir başka demokratik yönetim sistemi olan parlamenter demokrasiye de karşıdır.

Laik rejimi koruma iddiaları ile oluşturulan sis perdesi altında bol miktarda banka lisansı tahsis edildi ve siyaset-sermaye ilişkilerinin girdabında finansal denetim ile düzenleme mimarisi çökertildi.

Nebi Miş, Cumhuriyet Halk Partisi’nin anayasa uzlaşma komisyonu masasını terk etmesi özelinde bir türlü istenilen noktaya gelemeyen yeni anayasa çalışmaları üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Siyasetin alanını demokratik-diyalojik tartışma ile açmak yerine güvenlik sorunları üzerinden daraltmak kötü bir tercih. Hükümeti de "otoriter" önlemler almaya zorlama yönelimli negatif bir siyaset tarzı.

Burhanettin Duran: “Yeni bir anayasa, demokrasinin konsolide olması, sistem değişimi, 12 Eylül’ün kötü mirasından kurtulma düzlemlerinde biz meseleleri tartışıp ama bir taraftan da güvenlik meselelerini çözmeye ve terörle mücadeleye devam edersek bölgedeki tek demokrasi olarak ayakta kalmaya devam edebiliriz.”

Tüm manevraların CHP açısından tek bir hedefi olduğunu belirtmeliyiz: AK Parti öncülüğünde yeni ve sivil bir anayasa yapılmasını engellemek.

CHP'nin, Türkiye'nin sahici sorunları karşısında, eleştiriden başka somut ve uygulanabilir bir siyaset üretemediği son uzlaşma komisyonu deneyiminde de netleşmiştir.

Hangi marka adı altında yapılırsa yapılsın terörün hedefi Türkiye'nin istiklalidir. Şu ortamda yerlilik ve millilik en önemli sermayemiz.

Başarısızlığı baştan belli olan bir yöntem ile yeni anayasaya yönelik talep ve enerjinin tüketilmesi yerine daha sonuç alıcı usuller tercih edilmeli.

Önümüzdeki süreçte farklı anayasa önerilerinin "sözde" uzlaşı çabalarına değil, "sahici" rekabetine şahit olacağız.