Rapor: Koronavirüsün Gölgesinde Silahlı Çatışma ve Terör | Suriye, Libya, Yemen, PKK ve DEAŞ

Bu rapor 21. yüzyılın şok etkisi yaratan koronavirüs salgınının askeri çatışmalar ve terör örgütlerinin stratejileri üzerindeki etkilerini detaylı bir şekilde, sıcağı sıcağına yazılmış analizlerle sunmaktadır. Bu bağlamda Suriye, Libya, Yemen ve Irak’taki çatışmalara ışık tutarak salgın sonrası söz konusu alanlarda yaşanabilecek muhtemel gelişmelere dikkat çekmekte, ayrıca risklere ve yapılması gerekenlerin neler olduğuna değinmektedir.

Devamı
Rapor Koronavirüsün Gölgesinde Silahlı Çatışma ve Terör Suriye Libya Yemen
Suudi Arabistan İçin Suriye ve Yemen den Dersler

Suudi Arabistan İçin Suriye ve Yemen’den Dersler

İran’a müdahale konusunda Suudi Arabistan öncülüğünde bir bölgesel koalisyon oluşturulmaya çalışılıyor. ABD’nin bu koalisyona askerî destek vermesi ise İsrail Lobisi'nin Trump’ı ve Amerikan devlet aygıtını ikna etmesine bağlı.

Devamı

SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Duran, Türkiye'nin, Amerika ve Rusya ile koordine olarak, devlet dışı aktörlerin alanını kapatmaya çalıştığını belirterek, "Türkiye, ülkelerin birliklerinin korunmasını bunun için istiyor." dedi.

İsyanların üzerinden 8 yıl geçti. Rejim değişimine yönelik taleplerle isyanların ortaya çıktığı ülkeler oldukça farklı noktalara evrildi.

Bu çalışma DDSA olgusunun yeni Ortadoğu güvenlik mimarisi ve ikliminde oynadığı rollere odaklanmaktadır. Bu grupların doğaları, değişen rolleri ve bölgesel düzene yönelik ortaya çıkardıkları güvenlik risklerini ele almaktadır. Ayrıntılı ve çok yönlü analizleriyle kitapta yer alan makaleler DDSA’lar bağlamında egemenlik, jeopolitik, ideoloji, savaş, teknoloji, çatışma, terörizm, asimetrik savaş, düzensiz savaş ve şehir savaşı gibi olguların değişen karakterleri ve bunların bölge siyaseti üzerindeki etkilerine dair bulgular sunmaktadır.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 31. sayısı raflardaki yerini aldı.

Yemen’de Ateşkes Anlaşması ve Kalıcı Barışın İmkanı

Ateşkes anlaşması Yemen’in bazı bölgelerinde çatışmaların yavaşlayacağı anlamına gelse de ülkenin tamamı için geçerli bir anlaşma olmadığından yerel ve bölgesel aktörler arasındaki mücadelenin sürmesini de engellemeyecektir. Bununla birlikte anlaşma, İran destekli Husilerin ilk kez merkezi bir cepheden geri çekilmeyi kabul etmesi bakımından da önem taşımaktadır.

Devamı
Yemen de Ateşkes Anlaşması ve Kalıcı Barışın İmkanı
Yemen'in Kaderini İki Düşman mı Belirleyecek

Yemen'in Kaderini İki Düşman mı Belirleyecek?

Griffiths’in müzakerelerin açılışında “Yemen’in kaderi masada oturanların elinde” sözü üzerinde durulmaya değer. Bu ifade, tarafların ‘vekilliğini’ üstlendikleri Suudi Arabistan ile İran etkisinden kurtulması için bir çağrı olarak da değerlendirilebilir. Ama aynı zamanda müzakerelerin hangi noktaya kadar ilerleyebileceğine dair de önemli bir ip ucu.

Devamı

Krizin bugüne kadar ürettiği insani maliyet de göz önünde bulundurulduğunda müzakerelerin başlaması ümit verici bir başlangıç.

Yemen’de devam eden iç savaş ve yürütülen operasyonlar, ülkede her alanda büyük bir yıkıma yol açarken, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin bu ülkedeki varlığı daha da sorgulanır hale geldi.

Yemen Türkiye Büyükelçisi Abdullah Ali Fadhel Al Saadi: “Resmi hükümetin önünde izleyebileceği iki yol var. İlki barışçıl ve siyasi yol. Diğeriyse askeri yol. Husiler askeri olarak kaybettiklerini hissederlerse görüşme masasına dönecek, uzlaşı ve tavizlere yanaşacaklardır. Hudeyde’deki askeri operasyon da Husileri görüşmelere zorlamak ve artık donma noktasına gelen görüşmelerde bir yere varmak için önemli ve etkin bir adımdır.”

Yemen’de iç savaşın, muhtemel senaryolardan en kötüsüne doğru gittiğini söylemek abartı olmayacak.

Yöneticiye her şartta itaatı emreden apolitik Selefiliğin İsrail ile birlikte savaşmayı meşrulaştırması bizi şaşırtmamalı. Aynı kafa, "ılımlı İslam" kodlu seküler Arap milliyetçiliğini de aynı kolaylıkla meşrulaştırabilir.

Röportaj: Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Insight Turkey Dergisi Editörü Prof. Muhittin Ataman: "Körfez ülkeleri ciddi bir şekilde ABD ve İngiltere'ye bağımlı hareket ediyor. Sadece siyaset alanı değil, ekonomi ve eğitim alanı da bu iki ülkenin kontrolünde... ABD yönetimi ve Bin Selman elbirliğiyle bölgeyi bir bilinmeze sürüklüyor"

Katar’ı Müslüman Kardeşler'e destek vererek radikalizmi finanse etmekle suçlayanlar, aslında bu hareketi boğmaya çalışarak daha radikal hareketlerin onun yerini almasına yol açıyorlar.

Veysel Kurt, ülkenin içerisinde bulunduğu siyasi çıkmazın, çatışmaların önüne geçilmesini engellediğini belirtti.