31 Mart yerel seçimleri, çarpıcı sonuçları ve seçmenin vermek istediği mesajlar ekseninde tartışılmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da seçim sonrası kapsamlı bir muhasebeye ve değişime gidileceğinden söz etmişti. Bu muhasebenin siyasi sonuçlarının neler olacağını yakında göreceğiz. Ancak hemen herkesin üzerinde uzlaştığı belli başlı reform beklentilerinin olduğu açık. Yargı, ceza adaleti, hak ve özgürlükler, yasama organının işleyişi ve hükümet sistemi reform beklentisinin yoğunlaştığı alanlar olarak sıralanabilir. Bu reform başlıkları anayasa, yasal ve uygulama düzeyinde değişiklikler gerektiriyor.
Devamı
5. Yargı Paketiyle adalete erişimin kolaylaştırılması ve cebri icra sisteminin etkinliğinin artırılması yolunda önemli adımlar atıldığı gibi, uzun süredir gündemde olan ve vicdanları yaralayan çocukların icra yoluyla teslim usulüne göre çocuğu önceleyen, insan odaklı adalet anlayışına uygun yöntemlerin hayata geçirilmesi hedeflenmektedir.
Devamı
Yargı reformunda hangi aşamadayız? Dördüncü yargı paketindeki düzenlemeler neler? Yargıda reform iradesi devam ediyor mu?
Yargı reformunda iradenin devam ettiğini ve uygulamadan kaynaklanan bazı sorunlara rağmen öngörülen faaliyetlerin teker teker hayata geçirildiğini görüyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçen yılın sonlarında başlattığı reform gündemi ilerleyen aylarda yeni anayasa çağrısı ile farklı bir boyuta taşındı.
Evrensel hukuk ilkelerini dikkate alan Eylem Planı aynı zamanda uygulayıcılara yönelik bir yol haritası sunmaktadır. Nitekim hak ve özgürlükler noktasında mevzuat değişiklikleri ne kadar güçlü olursa olsun, reformların başarısının belirleyiciliği 'iyi ve doğru' uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır.
İnsan Hakları Eylem Planı'nın açıklanmasından sonra tartışılması ve eleştirilmesi son derece doğaldır. Ancak içeriğine dair hiçbir değerlendirme yapmadan tıpkı yeni anayasa çağrısında olduğu gibi baştan mahkum edici yaklaşımların sağlıklı olduğunu söylemek mümkün değil.
Devamı
Öngörülebilir, izlenebilir ve ölçülebilir nitelikteki somut hedefler ve faaliyetler içeren bu plan, sorumlu idari birimleri veya uygulayıcıları belirlemek suretiyle uygulamadan kaynaklanan sorunları çözme odaklı bir perspektif ortaya koymaktadır.
Hukuk kurallarının toplumsal hayata uygun hale getirilmesi için belli aralıklarla güncellenmesi gerekir.
1982 Anayasası'nın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yapılan tüm girişimler anayasayla sınırlandırılmaktan kurtulamadı. Oysa insan haklarını temel alan hukuk devleti kurmak öncelikle anayasanın görevidir.
Türkiye'de toplum ve bireylerin çıkarlarını düşünen herkesin açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı gibi temel hak ve hürriyetleri korumayı ve güçlendirmeyi amaçlayan tüm adımları memnuniyetle karşılayacağına şüphe yoktur.
SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, Cumhurbaşkanı'nın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı üzerine değerlendirmelerde bulundu.
SETA Hukuk ve İnsan Hakları Araştırmaları Direktörü Cem Duran Uzun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı üzerine değerlendirmelerde bulundu.
SETA Hukuk ve İnsan Hakları Araştırmacısı Muharrem Kılıç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’de hukuk alanında bu tip eylem planları ve strateji belgelerinin sürekli güncellenmesinin önemli nedenlerinden biri de uygulayıcıya yol göstermektir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu hafta İnsan Hakları Eylem Planı'nı açıklamasının ardından gözler gelecek hafta kamuoyuyla paylaşılacak ekonomi paketine çevrildi.
Hukukçular ve akademisyenler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı'nın Türkiye'de yeni bir dönemi başlatacağını belirtti.
Erdoğan önce ekonomi ve hukuk alanındaki reformları gündeme alıyor. Reform teklifi siyasette ve toplumda yeni bir enerji doğuruyor. Açığa çıkan enerjiyi gören Erdoğan hedef büyütüyor ve Cumhuriyet'in 100. yılında sivil anayasa hedefi koyuyor. Üstelik hazırlanacak sivil anayasanın 150. yıla, 200. yıla götürecek bir kılavuz olması arzusunu toplumla paylaşıyor.
Süresiz nafaka tartışmaları yargı reformuna ilişkin çalışmalar kapsamında medyada yer alan kimi haberlerle yeniden gündeme geldi. Boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek olan tarafın geçimini sağlayabilmesi için diğer tarafın mali gücü oranında ödediği yoksulluk nafakası, yargı uygulamasında süresiz olarak karara bağlanmaktadır. Süresiz nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkmaktadır. Ayrıca, alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâllerinde ise mahkeme kararıyla nafaka kaldırılmaktadır.