Perspektif: Türk Yargı Etiği Bildirgesi

Yargıya güven ilkesi açısından Türk Yargı Etiği Bildirgesi’nin anlam ve değeri nedir? Belgenin yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının geliştirilmesine katkısı ne olacaktır? Bildirge yargıya güven ve adalet hizmetlerine yönelik memnuniyete nasıl bir katkı sunabilir?

Devamı
Perspektif Türk Yargı Etiği Bildirgesi

24 Haziran seçimleri Türkiye için birçok açıdan ilklerin seçimi olacak...

Genel başkan Kılıçdaroğlu'ndan başlayarak tüm CHP'liler OHAL uygulamasına karşı.

SETA Genel Koordinatörü Prof. Burhanettin Duran: Türkiye-ABD ilişkileri 2013’ten bu yana yoğunluğu artan bir türbülansa girdi. Doğrusu Erdoğan ve Trump, ilişkileri dar boğazdan çıkarmaya çabalıyor

Türkiye Almanya arasında yaşanan krizi SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörlüğü’nden Bünyamin Keskin yorumladı.

Yeni Sistem İle Egemenlik Tam Manasıyla Milletin Olacak

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, SETA’da düzenlenen “Cumhurbaşkanlığı Sisteminin Anayasal Tasarımı” başlıklı konferansta konuştu.

Devamı
Yeni Sistem İle Egemenlik Tam Manasıyla Milletin Olacak
Rejim Değişmiyor Cumhuriyet Güçleniyor

Rejim Değişmiyor Cumhuriyet Güçleniyor

İçinden geçtiğimiz süreç, devleti kuruluşundan itibaren tahakküm altına alan ve topluma kapatan oligarşik rejimin tasfiyesi ve ülkenin gerçek anlamda cumhuriyete doğru yol almasıdır.

Devamı

FETÖ yapılanması kırk yılı aşkın bir süredir tüm devlet kurumlarına sızarak, bu kurumlarda mevcut kamu hiyerarşisi dışında ve örgütün amaçları doğrultusunda faaliyetler yürüttü. FETÖ’nün varlığı ve hukuk dışı faaliyetleri devlet organlarının kurumsal kültürleri ve geleneklerini zedelediği gibi temel yapısı ve işleyişini de bozdu. Bunun sonucunda toplumda birçok devlet kurumuna yönelik güvensizlikler doğdu.

CHP kendini yeni bir çıkmazda buldu: Erdoğan'ın siyasetinin genişleyen tabanına karşı koyamamak ya da sert muhalefet yaparak marjinalleşmek.

Libyalı tarafların anlaşması tek başına ülkedeki krizi çözme yeterliliğine sahip görünmüyor. Aynı zamanda bölgesel aktörlerin de Libya üzerinde asgari müştereklerde buluşması gerekiyor.

Başkanlık sistemi tartışmalarını yürütürken, siyasal kültürün demokratik ve istikrarlı bir yapıyı ortaya çıkarabilecek yönüne yoğunlaşmalıyız.

Hükümet programında yeni anayasanın toplumun tüm kesimlerinin katkılarıyla, mümkün olan en geniş mutabakatla ve demokratik bir yöntemle hazırlanması ve geniş toplumsal kesimlerce sahiplenilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

SETA PANEL Oturum Başkanı:     Talip Küçükcan     SETA Konuşmacılar:     Prof. Dr. Mustafa Erdoğan     Hacettepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü     Dr. İbrahim Dalmış     Kırıkkale Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Tarih: 21 Haziran 2007 Perşembe Saat: 16.00 Yer: SETA, Ankara

Türkiye, son birkaç aydır, yoğun bir şekilde yeni Anayasa değişiklik paketini tartışmaktadır. Siyasi partiler, siyasal kimlikler, sendikalar, sivil toplum kuruluşları ve toplumun örgütsüz kesimleri, 12 Eylül 2010 tarihinde oylanacak pakete ilişkin tutum almış ve bu tutumlarını ilan etmiş durumdadırlar. Mevcut tartışmalar, çoğu zaman, paketin içeriğinden öte, paketin siyasal sisteme muhtemel etkileri üzerinden yürütülmektedir. Böyle olunca da, paketin içeriği, insan hakları ve demokrasi açısından anlamı, uluslararası belgeler karşısındaki konumu gibi önemli ve hayati noktalar ihmal edilmektedir. Elinizdeki analiz, böyle bir boşluğu doldurmak amacıyla, yeni Anayasa paketini, insan hakları ve demokratikleşme bağlamında ve uluslararası belgeler ışığında bir incelemeye tabi tutmaktadır.

Arap ülkelerinde birbiri ardına yaşanan kitlesel isyanlar nedeniyle bütün dünyanın gözü Ortadoğu’ya çevrilmiş olsa da, siyasi istikrarsızlık bugünlerde çoğu Batı Balkan ülkesinin de yakasını bırakmıyor.

Anayasa değişikliği paketinin içinde yer alan Anayasa Mahkemesi ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısına dair hükümler, diğerlerini gölgede bırakarak tartışmaların ana gündemi haline gelmiştir.

Meşru siyasete 'zaman ayarlı' yargı bombalarıyla saldırılıyor. Farklı yerlerde farklı zamanlarda ayarlanmış bombaların tamamı Türkiye'nin kader yılı olması beklenen 2014 öncesinde aynı anda patlatıldı. Tam teşekküllü bir siyasi mühendislikle karşı karşıyayız.

Mısır'da şimdi paradoksal şekilde tamamen seküler, liberal ve Nasırcı pozisyonlar tarafından domine edilerek darbe sonrası süreçte sivil siyasetin alanını daraltan ve Asker-Yargı-Polis devletinin kurumsal alt yapısını oluşturan yeni bir Anayasa var karşımızda.

Türkiye'de, Mısır'daki gibi adalet katlediliyor, tüm halkın yargıya olan inancı katlediliyor. Aynı zamanda ekonomimiz ve siyasi istikrarımız katlediliyor. Bölgesel mühendislik ve grup çıkarları uğruna Türkiye ve siyaset hedef alınıyor.

17 Aralık süreci; din, cemaat ve ülke hayrına, cemaatin yazılım kodunu değiştirmeyi, cemaati bir sivil-dini-hizmet hareketi haline getirmeyi başarmalıdır.