Avrupa'da Yabancı Düşmanlığı ve Nefret Suçları Artıyor

SETA Strateji Araştırmacısı Veysel Kurt, Avrupa'da artan İslamofobi ve nefret suçları üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Devamı
Avrupa'da Yabancı Düşmanlığı ve Nefret Suçları Artıyor
Almanya nın Libya Politikası

Almanya’nın Libya Politikası

Avrupa’nın mülteci sorunundan en fazla etkilenen ülkelerin başında gelen Almanya için Libya’da istikrarın yeniden inşa edilmesi Berlin’in Libya politikasının en önemli hedeflerinden birisidir. Bir şekilde Avrupa’ya ulaşan mültecilerin büyük çoğunluğunun nihai hedefinin Almanya olması, Avrupa’nın mülteci ve yasa dışı göç sorununu büyük ölçüde Almanya’nın sorunu yapıyor.

Devamı

HDP, PKK terör örgütünün emrinden çıkamayacağı için Edirne ve Hakkâri’den Ankara’ya yürüyüş başlattı. Ancak, bölge halkı sokakta HDP’ye destek vermeme kararını sürdürdü. Sonuçta; HDP sokaktan beklediği desteği göremedi. PKK’nın 1 Haziran’da emrini verdiği yürüyüş, parti yöneticileri ve milletvekillerinin katıldığı küçük gruplarla sınırlı kaldı.

Amerikan toplumunun genlerine işlemiş ırkçılık ve yabancı düşmanlığı hastalığı, dünyanın hâlen en güçlü ülkesi olan ABD’nin en zayıf tarafını oluşturuyor.

Kovid-19 salgınının ABD ekonomisinde uzun süreli bir krize yol açacağını belirten uzmanlar, petrol fiyatlarındaki düşüşün kaya petrolü üreticilerini iflasın eşiğine getirdiğini, işsizliğin tarihin en yüksek seviyesine çıktığını kaydetti.

Ortadoğu’daki vaka sayısının yüzde 33’üne sahip olan Körfez bölgesi Arap dünyasındaki diğer aktörlerden finansal anlamda daha güçlü olmasına rağmen koronavirüsten çok boyutlu şekilde olumsuz etkilenmektedir.

'Salgın Dünya Düzenini Nasıl Etkileyecek?' Sorusu Tartışılıyor

Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM), 'yeni dünya düzeni' tartışmalarında Türk akademisyenlerin değerlendirmelerini bir kitapta topladı.

Devamı
Salgın Dünya Düzenini Nasıl Etkileyecek ' Sorusu Tartışılıyor
Yabancı Düşmanlığı Artar mı

Yabancı Düşmanlığı Artar mı?

Dünyanın her tarafında ciddi seviyelerde yabancı düşmanlığı var. Şimdi koronavirüs nedeniyle sınırların gittikçe kapandığı dünyada yabancı düşmanlığının daha da fazlalaşması ihtimali tartışılıyor.

Devamı

İnsanlar, belirsizlikten dolayı, şimdilik çoğunlukla rakamlara odaklanmış durumda. Her akşam hangi ülkede ne kadar insanın COVID-19’a yakalandığını, ne kadarının öldüğünü ya da iyileştiğini kendi ülkelerimizle karşılaştırıyoruz. Yayılma hızına bakıyoruz. Benzer ülke karşılaştırması üzerinden iyimser ya da kötümser ruh hâline bürünüyoruz.

Korona krizi şunu gösteriyor ki, insanlığın kaderi sandığımızdan daha çok ortak. Belki, Esad rejiminin "ya ölüm ya göç" dayatmasıyla yollara düşürdüğü Suriyelilere karşı duvarları, dikenli telleri yükseltebilirsiniz. Belki, Hindistan'da kitlesel şiddete uğrayan Müslümanlara sessiz kalabilirsiniz. Belki Afrika'daki güç savaşlarının fakirleştirici etkisine gözlerinizi kapayabilirsiniz. Yabancı düşmanlığını, İslamofobiyi sizi hedef almadığı için tolere edebilirsiniz. Ancak koronavirüs salgını gösterdi ki, insanlık olarak bütün bencil çıkarlarımızı ve korkularımızı aşan bir ortak zeminimiz, sorumluluklarımız var.

Almanya’da Müslüman nüfusun on yıllardır sindirilmesine ve ötekileştirilmesine bütün dünya şahit oldu. Önceleri ara ara gerçekleşen ve Müslümanların varlığına kasteden vahşi saldırılar, şimdi neredeyse vakayı adiye haline gelmiş gibi gözüküyor.

Son dönemde özellikle Batı Avrupa'da Türk toplumuna dair dışlayıcı tutumların çoğaldığını, ayrımcı ve ırkçı politikaların sistematik ve görünür şekilde devlet kademelerine sirayet ettiğini ifade eden Çavuşoğlu, dil ve din unsurunun Türk toplumunun geleceği için çok kritik iki alan olduğunu söyledi.

Kazakistan’ın başkenti Nur-Sultan’da eski adıyla Astana Süreci diye anılan toplantıların on üçüncüsü gerçekleştirilirken Suriye’de sahada da önemli bir mücadele yaşanıyor.

Uyum politikası, iç barış, insan hakları, güvenlik, yabancı düşmanlığı ve uluslararası algı bağlamında kritik boyutlar içeriyor. İnsanımızdaki ekonomik kaygılarla birleşen "dışlayıcı ve öfkeli" tepkiler açısından da alarm zillerini çaldırıyor.

Dünyada sol ve sola yakın siyasal duruşların genellikle mülteciler gibi dezavantajlı gruplara toleranslı olduğu varsayılır. Ancak, hem Türkiye’de hem de Batı'da, yabancı olanlar Müslüman ya da Müslüman coğrafyanın içinden geliyorsa, gösterilen tepki mülteci karşıtlığı boyutunu hızla aşarak yabancı düşmanlığına dönüşür.

Irkçılıkla mücadeleyi yalnızca anti-semitizm ile mücadeleye indirgeyip Müslümanları ve diğer yabancıları hedef alan ve her geçen gün artan saldırıları hafife almaları, yaptıklarının toplum ve devlet tarafından tolere edildiği düşüncesine kapılan ırkçı kesimleri cesaretlendirip sürekli sayılarını artırdı.

Tüm dünyada orta sınıfların tepkisel oy kullandıklarını konuşuyoruz. Ama tepkinin neye karşı olduğu konusunda yeterince tartışma yok gibi. Kimisi gençlerin tepkisel oy kullandıklarından bahsediyor. Kimisi gençlerin daha fazla özgürlük istediğini düşünüyor. Kimisi orta sınıfların işsizlikten ve refah düzeyinin düşmüş olmasından rahatsız olduğunu düşünüyor. Bunların çoğu gelişigüzel kullanılan değerlendirmeler ve biraz da gereksiz genellemeler.

SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, Habertürk'ten Kübra Par'a konuştu. Prof. Duran, 'Dünyadaki gelişmelerden dolayı Türkiye’nin uzun vadeli bir toparlanmaya, iktidarı ve muhalefetiyle ortak meselelerde bir uzlaşma bulmaya ihtiyacı var. Cumhurbaşkanı’nın ifade ettiği 'Türkiye ittifakı'nı böyle anlıyorum' dedi.

CHP’li belediye başkan adaylarının bir sonraki seçim kampanyasının en önemli başlığı, kendi yönettikleri şehirlerden mültecileri nasıl gönderdikleri üzerine şekillenecek.

Orta sınıflar tüm dünyada hem öfkeli hem tepkili. Fransa'da Sarı Yelekliler otoyol ve benzin fiyatlarına karşı sokağa çıktı. Ancak tek mesele bu olabilir mi? Tabii ki değil. İlk kez mi zam oluyor? Hayır. Orta sınıfların bu öfkesi ekonomik sorunlardan kaynaklanmıyor.

Avrupa Parlamentosu’ndaki “Avrupa-Merkezci”, yani “her şeyin en doğrusunu biz Avrupalılar biliriz” diyen egoistler Türkiye’ye, “hem seni üye yapmaya niyetimiz yok hem de eleştirmeye devam edeceğiz” demek mi istiyorlar?