'Salgın Dünya Düzenini Nasıl Etkileyecek?' Sorusu Tartışılıyor

Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM), 'yeni dünya düzeni' tartışmalarında Türk akademisyenlerin değerlendirmelerini bir kitapta topladı.

Devamı
Salgın Dünya Düzenini Nasıl Etkileyecek ' Sorusu Tartışılıyor
Yabancı Düşmanlığı Artar mı

Yabancı Düşmanlığı Artar mı?

Dünyanın her tarafında ciddi seviyelerde yabancı düşmanlığı var. Şimdi koronavirüs nedeniyle sınırların gittikçe kapandığı dünyada yabancı düşmanlığının daha da fazlalaşması ihtimali tartışılıyor.

Devamı

İnsanlar, belirsizlikten dolayı, şimdilik çoğunlukla rakamlara odaklanmış durumda. Her akşam hangi ülkede ne kadar insanın COVID-19’a yakalandığını, ne kadarının öldüğünü ya da iyileştiğini kendi ülkelerimizle karşılaştırıyoruz. Yayılma hızına bakıyoruz. Benzer ülke karşılaştırması üzerinden iyimser ya da kötümser ruh hâline bürünüyoruz.

Korona krizi şunu gösteriyor ki, insanlığın kaderi sandığımızdan daha çok ortak. Belki, Esad rejiminin "ya ölüm ya göç" dayatmasıyla yollara düşürdüğü Suriyelilere karşı duvarları, dikenli telleri yükseltebilirsiniz. Belki, Hindistan'da kitlesel şiddete uğrayan Müslümanlara sessiz kalabilirsiniz. Belki Afrika'daki güç savaşlarının fakirleştirici etkisine gözlerinizi kapayabilirsiniz. Yabancı düşmanlığını, İslamofobiyi sizi hedef almadığı için tolere edebilirsiniz. Ancak koronavirüs salgını gösterdi ki, insanlık olarak bütün bencil çıkarlarımızı ve korkularımızı aşan bir ortak zeminimiz, sorumluluklarımız var.

Almanya’da Müslüman nüfusun on yıllardır sindirilmesine ve ötekileştirilmesine bütün dünya şahit oldu. Önceleri ara ara gerçekleşen ve Müslümanların varlığına kasteden vahşi saldırılar, şimdi neredeyse vakayı adiye haline gelmiş gibi gözüküyor.

Son dönemde özellikle Batı Avrupa'da Türk toplumuna dair dışlayıcı tutumların çoğaldığını, ayrımcı ve ırkçı politikaların sistematik ve görünür şekilde devlet kademelerine sirayet ettiğini ifade eden Çavuşoğlu, dil ve din unsurunun Türk toplumunun geleceği için çok kritik iki alan olduğunu söyledi.

Türkiye İdlib’de ne İstiyor?

Kazakistan’ın başkenti Nur-Sultan’da eski adıyla Astana Süreci diye anılan toplantıların on üçüncüsü gerçekleştirilirken Suriye’de sahada da önemli bir mücadele yaşanıyor.

Devamı
Türkiye İdlib de ne İstiyor
Suriyeli Sığınmacılara Karşı quot Öfke quot ve quot Zorla Gönderme

Suriyeli Sığınmacılara Karşı "Öfke" ve "Zorla Gönderme"

Uyum politikası, iç barış, insan hakları, güvenlik, yabancı düşmanlığı ve uluslararası algı bağlamında kritik boyutlar içeriyor. İnsanımızdaki ekonomik kaygılarla birleşen "dışlayıcı ve öfkeli" tepkiler açısından da alarm zillerini çaldırıyor.

Devamı

Dünyada sol ve sola yakın siyasal duruşların genellikle mülteciler gibi dezavantajlı gruplara toleranslı olduğu varsayılır. Ancak, hem Türkiye’de hem de Batı'da, yabancı olanlar Müslüman ya da Müslüman coğrafyanın içinden geliyorsa, gösterilen tepki mülteci karşıtlığı boyutunu hızla aşarak yabancı düşmanlığına dönüşür.

Irkçılıkla mücadeleyi yalnızca anti-semitizm ile mücadeleye indirgeyip Müslümanları ve diğer yabancıları hedef alan ve her geçen gün artan saldırıları hafife almaları, yaptıklarının toplum ve devlet tarafından tolere edildiği düşüncesine kapılan ırkçı kesimleri cesaretlendirip sürekli sayılarını artırdı.

Tüm dünyada orta sınıfların tepkisel oy kullandıklarını konuşuyoruz. Ama tepkinin neye karşı olduğu konusunda yeterince tartışma yok gibi. Kimisi gençlerin tepkisel oy kullandıklarından bahsediyor. Kimisi gençlerin daha fazla özgürlük istediğini düşünüyor. Kimisi orta sınıfların işsizlikten ve refah düzeyinin düşmüş olmasından rahatsız olduğunu düşünüyor. Bunların çoğu gelişigüzel kullanılan değerlendirmeler ve biraz da gereksiz genellemeler.

CHP’li belediye başkan adaylarının bir sonraki seçim kampanyasının en önemli başlığı, kendi yönettikleri şehirlerden mültecileri nasıl gönderdikleri üzerine şekillenecek.

Orta sınıflar tüm dünyada hem öfkeli hem tepkili. Fransa'da Sarı Yelekliler otoyol ve benzin fiyatlarına karşı sokağa çıktı. Ancak tek mesele bu olabilir mi? Tabii ki değil. İlk kez mi zam oluyor? Hayır. Orta sınıfların bu öfkesi ekonomik sorunlardan kaynaklanmıyor.

Avrupa Parlamentosu’ndaki “Avrupa-Merkezci”, yani “her şeyin en doğrusunu biz Avrupalılar biliriz” diyen egoistler Türkiye’ye, “hem seni üye yapmaya niyetimiz yok hem de eleştirmeye devam edeceğiz” demek mi istiyorlar?

Dahası, Christchurch katliamı tüm Batı dünyasındaki Müslümanların ölümcül bir tehdit altında olduğunu göstermekle kalmıyor. Gittikçe güçlenen bir olguyu tespit etmek durumundayız. Batı dünyasında aşırı radikal bir fanatizm fırtınası esiyor.

Saldırıyı gerçekleştiren terörist, yazdığı 70 sayfalık manifestoda, “Refahımız ve halkımızın hayatta kalması için göç edip topraklarımızda yaşayanları ezmeli, onları sınır dışı etmeliyiz” diyordu.

Batı toplumlarında mülteci ve Müslüman karşıtlığı konusunda neredeyse bir konsensüs oluşmuş durumda. Herkes bu söylemler üzerinden oy devşirme telaşı içerisinde.

Liberal hegemonyanın çöküşü arkasında bir boşluk ve belirsizlik bırakıyor.

Avrupalı ülkeler arası ilişkilerin durağan ve istikrarlı oluşunun medeniyet seviyeleriyle ilişkisi olmadığı görülüyor..

1961 ve 1967'de üyelik başvurusu De Gaulle'un vetosu nedeniyle iki defa reddedilen İngiltere bugün ayrılma kararı dolayısıyla Birlik içinde yeniden gündemde.

Türkiye bugün 4 milyona yakın mülteciyle dünyada en fazla sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumunda. Bunların 3.5 milyonu Suriye'deki iç savaştan kaçan insanlar.