11 Eylül saldırılarının ardından başlatılan ve dünya genelinde bir şiddet sarmalını tetikleyen teröre karşı savaşın belki de en önemli tahribatı, bilinçli bir propaganda faaliyetiyle Müslüman imajının terörizmle özdeşleştirilmesi oldu.
Devamı
Fransız Cumhurbaşkanı Macron, her vesileyle Avrupa'nın 'ABD'ye yaslanamayacağını' belirterek Rusya ve Türkiye ile "stratejik ortaklık" kurulmasını öneriyor.
Devamı
Hayatında Suriyeli mültecilerle sokakta karşılaşmaktan başka hiçbir ilişkisi olmayan..
Uluslararası sistemdeki pozisyon değişimlerini ABD, Avrupa ve Avrasya’daki gelişmeler bağlamında ele almak mümkün. Bu çerçevede ABD, uluslararası sistemde yaşanan dönüşümün hakim aktörü olarak göze çarpıyor.
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Muhittin Ataman mülteci krizinin bölgesel ve küresel etkileri hakkında değerlendirmede bulundu.
Son sözü seçmen pazar günkü tercihi ile söyleyecek. Bütün polemiklere rağmen demokratik olgunlukla sürdürülen bir seçim yarışı olduğunu düşünüyorum. Ancak can sıkıcı bir istisna ile... CHP ve Batı basını kampanya başında yaptıkları gibi yeniden "seçim güvenliği" tartışmasına döndüler.
24 Haziran seçimlerine üç haftalık bir süre kaldı ve partiler siyasi pozisyon ve söylemlerini ortaya koyan beyanname metinlerini yayınladılar.
Devamı
Seçim kampanyaları siyasetçilerin popülist vaatlerde bulunma dönemidir. Seçmenin duygularına hitap etmek oy almanın etkili bir yolu olarak denenir. Ekonomiden dış politikaya birçok konu propaganda malzemesi yapılır.
Devamı
Türkiye ile AB arasındaki ilişki elli yılı bulan tarihi boyunca inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. Bu süreçte ikili ilişkileri etkileyen birçok faktör olmasına rağmen bazı konuların temel parametre olarak ön plana çıktığı görülmüştür. Özellikle Soğuk Savaş döneminde NATO üyesi Türkiye'nin Batı dünyasının güvenliğine sağladığı katkı AB ile ilişkileri belirleyen temel faktör olmuştur.
Aşırı sağ partiler Avrupa’da seçimler sonrası oluşan yeni siyasi denklemde ana muhalefet olarak yer alıyor. Bundan daha da kötüsü ise aşırı sağ partilerin başarısının tesadüfi olmadığının her geçen gün daha da iyi anlaşılması.
İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Almanya’da hükûmetin kurulamadığı en uzun dönem yaşandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Papa Francis'in davetlisi olarak dün Roma'daydı. Vatikan'daki görüşmelerinin yanı sıra İtalya Cumhurbaşkanı Mattarella, Başbakanı Gentiloni ve işadamları ile Türkİtalyan ilişkilerinin geleceğini ele aldı.
Bu analizde AB’yi parçalanmanın eşiğine getiren göç dalgası karşısında İslamofobi ve yabancı düşmanlığının yükselmesine neden olan Avrupa’daki tartışmalara değinilecektir.
Almanya Başbakanı Merkel’in, Amerikan Başkanı Trump ile gerçekleştirdiği sayısız başarısız görüşmeden sonra yaptığı “Avrupalılar olarak kendi başımızın çaresine bakmalıyız” açıklamasının ve yeni Fransız Cumhurbaşkanı Macron’un savunma alanında iş birliğinin artırılmasını da kapsayan AB’nin reforme edilmesi yönündeki çağrılarının ardından böyle bir gelişme bekleniyordu.
Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) Daimi Temsilcisi Büyükelçi Faruk Kaymakcı, eski Avrupa Parlamentosu Milletvekili Ozan Ceyhun, SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı ve SETA Strateji Araştırmalar Direktörü Hasan Basri Yalçın'ın konuşmacı olduğu panelin moderatörlüğünü UETD Genel Başkan Yardımcısı Serkan Sezen üstlendi. Etkinlikte, Avrupa'nın geleceği ve bu eksende Türkiye'nin nasıl bir rol üstlenebileceği ele alındı.
İspanya'da siyaset ise pek revaçta bir konu değil. Ancak bunda hemen hepsi düşük profil olan İspanyol siyasetçilerin de payı var.
Katalan milliyetçiliği yeni bir durum değil. On yıllardır ortada ve canlı. Fakat ulus-üstü siyasal örgütlenmeye olan inanç düştüğü için tekrar harekete geçtiler.
Irkçı şiddet yeni bir boyuta taşınıyor. Irkçılığın, faşizmin hayaleti dünyayı esaret altına alıyor.
Geçtiğimiz pazar günü Almanya'da yapılan seçimler bir ibret vesikası. Kim ne derse desin Alman siyaseti tam bir kriz yaşıyor. Siyasi daralma ve tutulma hali bu.
Seçimler öncesi açıkça kendini belli eden yükselişine rağmen AfD’nin zaferi, sanki beklenmeyen bir gelişmeymişçesine, "Almanya’da bu nasıl olabildi?” kabilinden şaşkınlık ifade eden sorular eşliğinde tartışılıyor.
Çalışmada Almanya Federal Cumhuriyeti’nde 24 Eylül 2017 tarihinde gerçekleştirilecek olan Federal Meclis seçimleri kapsamlı bir şekilde analiz edilecektir.