Seçim beyannamelerini incelediğinizde bundan 10 sene önce hayal bile edemeyeceğiniz dış politika başlıklarının metinlere girdiğini görürsünüz.

PEGİDA benzeri örgütler tarafından Avrupa'nın farklı ülkelerinde dillendirilen ‘İslam tehdidi' bir gerçeklik mi yoksa bir mit mi?

Burhanettin Duran, Paris'teki saldırı sonrası yaşanan süreçte en önemli tehlikenin radikal sağ partilerin yabancı düşmanlığının merkezi siyaseti etkilemesi olduğunun altını çizdi.

Antisiyonizm ile antisemitizm arasında oldukça belirgin bir çizgi olmasına rağmen, İsrail yanlısı çevrelerde antisemitizmin tanımını antisiyonizmi de içine alacak şekilde tahrif etme eğilimi vardır.

Talha Köse, Batı’da yükselen İslamofobi üzerine değerlendirmesinde küresel ve yerel çatışma kodlarının din üzerinden yeniden şekillendirildiğini vurguladı.

SETA'nın 25 ülkede yaptığı son araştırma Avrupa'da İslamofobi'nin geldiği noktayı gözler önüne serdi. Raporda, Avrupa'daki krizlerin yabancı düşmanlığıyla birleştiği ve Müslüman karşıtlığının hızla arttığı bilgisi verildi.

SETA Genel Koordinatörü Duran, SETA 2015 Avrupa İslamofobi Raporu'nda elde ettikleri bulguların önemine dikkat çekerek, "İslamofobinin bir insanlık suçu olarak kabul edilmesi gerekir." dedi.

Karşılaştıkları mülteci sorununu çözme konusunda acze düşen AB ülkeleri meselenin kendilerine ve Avrupa'daki birlik fikrine daha fazla zarar vermesine izin vermek istemedikleri için Ankara'nın kapısını çaldılar.

Aşırı sağ terör tehdidi bugün artık somut ve ciddi bir tehdit haline gelmiştir. Aşırı sağ terör dalgası Avrupa'yı vurmak üzeredir ve çok geç olmadan Avrupa bu tehditle yüzleşmelidir.

Almanya'da 90'lardan itibaren Solingen gibi katliamlarla artışa geçen yabancı düşmanı saldırılar, NSU terör dalgasıyla 2000'li yıllarda zirve yapmış durumdadır.

Türkiye'nin demokrasisini eleştirmekte fayda gören Batı başkentlerinin kriz içine giren kendi "medeniyet değerlerini" korumalarının yolu Müslümanlar ve Türkiye ile birlikte çalışmaktan geçiyor. Cebelleşmekten değil.

AK Parti muhaliflerinin keskin dilinin etkisindeki Batı medyası "değerler" adı altında Erdoğan'ı "Batı'nın ötekisi", hadi şimdilik "düşmanı" demeyeyim, olarak kodluyor.

DAİŞ'in saldırıları "İslamcıların Batılılara açtığı bir savaş" değil. Radikal selefi ideolojiye sahip DAİŞ'in insanlığa karşı savaşıdır. Hem Müslim hem gayrimüslim olanları mağdur etmektedir.

Ülkemizin geleceğine "zenginlik" katacak bir hususu 2013 sonrası derinleşen fay hatlarını patlatacak kibrit ateşine çevirmek isteyenlere karşı dikkatli olunmalı.

Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren her konuda karşımıza çıkan tipik tepkileri ‘Suriyelilere vatandaşlık’ meselesinde gözlemlemek mümkün.

Esas olan, Türkiye'deki Suriyelilerin birer "yük" ve "yabancı" olarak değil, her şeyden önce "insan" olarak görülmesi ve kalıcı bir "imkân"a dönüştürülmesi için çaba sarf edilmesidir.

"Türkiye ne yapmalı" sorusunu sormanın ve buna makul cevaplar üretmenin tam zamanı.