Türkiye dış politikasında statik bir ittifak ilişkisini terk edeli çok oldu. Bunun AB'ye alınmamakla da ilgisi bulunmuyor. Her ülke ile konu bazlı bir ilişki yürütüyor.
Devamı
Türkiye ticari ilişkilerinde olduğu gibi enerji konularında da AB, ABD ve Rusya ile ilişkilerini güçlendirmeli ve eksen genişlemesi yaparken bu ülkeleri birbirine ikame etmemelidir.
Devamı
Ufuk Ulutaş, Rusya'nın Suriye konusunda Türkiye ile aynı fikirlere sahip olmasa da birçok konuda anlaşabilecek ortak zemine sahip olduğunu vurguladı.
Suriye meselesinin başında sahip olunan çözüm çeşitliliği zaman geçtikçe, dinamiklerin sayısı can kayıplarına paralel bir şekilde artınca kaybedildi.
Dünya piyasalarının 'Black Gold' olarak tabir ettiği petrol, son günlerde ulusal ve uluslararası ekonomi haberlerinin baş tacı olmuş durumda. Malumunuz, petrol fiyatları Haziran ayındaki tepe noktasından sonraki süzülüşünü sert bir inişe çevirdi.
Merkel hükümetinin, kendisinden önceki Schröder hükümetinden farklı olarak, Türkiye ile eşit ortakların birbirine karşı saygı temeline dayalı dengeli bir ilişki kurmak yönünde hareket etmediği algısı giderek güçleniyor.
Bu değişim hızına, frekansına ve tabiatına ayak uyduracak; ne yapılması' gerektiğini nasıl göründüğüne' önceleyecek bir liderlik tercihi makulün yakalanması anlamına gelecektir.
Devamı
Erdoğan aday olursa, bugünkü iktidardan daha fazla oy alarak seçileceğinden, AK Parti ve vizyonu cumhurbaşkanlığı seçimleriyle tahkim olacaktır.
Devamı
Ukrayna'daki kriz bağlamında ABD'nin dış politikası hakkında değerlendirmelerde bulunan SETA DC Dış Politika Araştırmacısı Kılıç Buğra Kanat, ABD'nin AB'yi yanına almadığı sürece Ukrayna krizinde etkili olamayacağını belirtti.
Güzelim liberal Putin teorisi', pis bir gerçek yüzünden hak ile yeksan oluverdi. Bütün demokrasi perspektifi Putin-Medvedev modelini üretmek kadar olan liberal aklın, istikrarlı bir şekilde memleketi ıskalaması, hızla bir pataloji konusu olmaya doğru ilerliyor!
Amerika'nın gerilediği tartışmalarının yaşandığı bir dönemde, küresel liderlik iddiasını devam ettiren ama bunu farklı tanımlayan bir Obama yönetimiyle karşı karşıyayız.
Rusya neden ilhak kararı aldı ve bundan beklentileri neler? AB ve ABD Rusya'ya karşı nasıl tavır aldı ve bundan sonrası için neler yapabilir? Türkiye bu meselenin neresinde duruyor?
Türkiye - Rusya ilişkilerinin Kırım meselesinden dolayı gerilebileceği öngörülebilir. Ancak ciddi bir kriz beklenmemektedir.
Kırım Tatarlarının yalnız bırakılmaması, ardından gelebilecek felaketlerin önünün alınması açısından oldukça önemli.
Tüm dünya Ukrayna için mobilize olmuş durumda. Hâl böyleyken kabak yine uluslararası toplumun yetim çocuğu Suriye'nin başında patladı. Suriye meselesi rafa kaldırıldı, Baas rejimine verilen öldürme lisansının süresi uzatıldı.
Moskova, olası bir ırkçı saldırıya karşı Rus nüfusu korumak amacıyla, Kırımlı Rusların çağrısı üzerine Kırım'a askeri müdahalede bulunacakmış gibi manevralar yapıyor. Bu müdahalenin Kremlin açısından çok farklı neden ve gerekçeleri bulunuyor.
Ukrayna bizim sadece kuzey komşumuz değil. Tüm sürgünlere rağmen hâlâ nüfusun neredeyse %15'ini oluşturan Kırım Tatarları ile kalp, tarih, kültür bağımız var. Hem komşumuz Ukrayna'da istikrarın sağlanması hem de Kırım Tatarı kardeşlerimizin selameti için Davutoğlu, Türkiye'nin tüm imkanlarını seferber edecektir.
Rusya'nın yumuşak güç arayışının son noktası, başlamasına günler kalan Soçi Kış Olimpiyatları. Ancak iç ve dış politikada pek çok seçimiyle eleştiri konusu olan Putin yönetiminin, bu olumsuz havayı ekonomik ve siyasi olarak ne kadar kendi lehine çevirebileceği meçhul.
22. Kış Olimpiyat Oyunları, 6 23 Şubat tarihleri arasında Rusya'nın Soçi kentinde yapılacak. Rusya'nın en dezavantajlı bölgesi olarak kabul edilen Kuzey Kafkasya'nın kıyı bölgesinde yer alan Soçi, 2007'de olimpiyatlar için seçildi. Soçi Olimpiyatları, bu tarihten itibaren farklı argümanlarla protesto edilmeye başlandı. Bölgenin otokton (yerli) halkı olan Çerkesler, olimpiyat yapılacak bölgeyi soykırım toprağı olarak görüyorlar ve şehrin aday olarak açıklanmasından itibaren başlayan itirazları halen devam ediyor. Bugüne kadar hem Kafkasya'dan hem de farklı ülkelerde bulunan Çerkes diasporasından olimpiyatlara karşı boykot çağrısı yapıldı ve çeşitli protestolar düzenlendi. Bunun yanı sıra, çevre örgütleri olimpiyatlar için yürütülen inşa faaliyetlerinin bölgede geri dönüşü olmayan çevre tahribatına neden olduğunu öne sürerek olimpiyatlara ilişkin ciddi bir muhalefet sergilediler. UNESCO Kültür Mirası listesinde olan bölgede, ağaçların kesilmesi, toksik atıkların nehirlere dökülmesi gibi çevre hakkının ihlali niteliğinde olan faaliyetler, hem insanları hem de bölgede yaşayan diğer canlı türlerini tehdit ediyor. İnsan hakları örgütleri ve aktivistleri de Rusya'da devam eden insan hakları ihlallerine dikkat çekerek, olimpiyatların bu ihlallerin örtülmesine vesile olmaması gerektiğini belirtiyor ve bölgede uygulanan güvenlik politikalarının orada yaşayan insanların en temel haklarının ihlali anlamına geldiğinden bahisle endişelerini dile getiriyorlar. Bu muhalefet ve boykot çağrıları olimpiyatların iptali sonucunu doğurmasa da, uluslararası camiada Rusya'nın başını epeyce ağrıttı ve ağrıtmaya devam edecek gibi görünüyor.
Ukrayna son günlerde ülke çapında devam eden protestolarla gündemde. 21 Kasım günü Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç'in uzun süredir müzakere edilen AB ile Ortaklık Anlaşması'nı imzalamayı askıya aldığını açıklaması üzerine sokaklara dökülen Ukraynalılar soğuk havaya ve polisin sert uygulamalarına rağmen halen evlerine dönmüş değil. Protestolar, 2004 yılında gerçekleşen ve zamanın Devlet Başkanı Yanukoviç'in istifasıyla sonuçlanan Turuncu Devrim'i hatırlatsa da, protestoların muhtemel sonuçlarından çok nedenlerine odaklanmak hem Ukrayna'yı hem de bölge politikalarını anlamak adına daha faydalı olacaktır.