Hem Dönüşüm Hem Direniş

AK Parti hem reform dalgasıyla kurumları dönüştürdü hem de kendisini ülkenin ve devletin bekasıyla özdeşleştirdi.

Devamı
Hem Dönüşüm Hem Direniş
Avrupa İçin Mülteciler İnsan Değil mi

Avrupa İçin Mülteciler İnsan Değil mi?

Avurpa’nın rahatı bozulmasın diye milyonlarca insanın Avrupa’ya gitmesini engelliyor Türkiye. Çünkü Avrupa Birliği ile mülteciler konusunda 2016 yılında imzaladığı anlaşmaya sadık kalmaya çalışıyor.

Devamı

15 yıllık iktidar dönemindeki dönüşümlerin kaderini etkileyecek bu seçimlerden başarıyla çıkması için AK Parti'nin mevcut dönemsel daralmayı rahatlatacak ve aşacak adımlar atması gerekmektedir.

Türkiye’nin yeni bir ekonomik başarı hikayesi yazabilmesi için ve yüksek gelirli ekonomiler ligine girebilmesi için 11. Kalkınma Planı, ev ödevi niteliğinde.

Can Dündar’ın Avrupa’da bir saraydan başka bir saraya koşarak; bir gazeteden başka bir gazeteye geçerek yaptığı dezenformasyon, zihinsel sömürgeleşmenin post modern versiyonudur.

15 Temmuz’da milletin sessiz kalacağını zannedenleri büyük bir hayal kırıklığına uğratan da, “makbul ve asıl kabul edilmeyen” çoğunluğun geleceğine sahip çıkmasıdır.

15 Temmuz’un Açtığı Yol

Şimdi sıra Türkiye'yi yeniden kurmaya geldi ve 15 Temmuz Yeni Türkiye'nin kurucu momenti olmak durumunda.

Devamı
15 Temmuz un Açtığı Yol
Türkiye Ekonomisi En Zor Sınavını 15 Temmuz da Verdi

Türkiye Ekonomisi, En Zor Sınavını 15 Temmuz’da Verdi

Türkiye ekonomisi de, siyaseti de, toplumu da artık operasyonlar karşısında kırılganlık göstermiyor. Gücünün de, potansiyelinin de, oynanmak istenen oyunun da farkında.

Devamı

İktidar kanadı toplumla bağını koparacak elitleşmeye izin vermemelidir. Muhalefet kanadı ise kendi cephesinde dış müdahaleye göz kırpan siyasi marjinalleşmenin önüne geçmelidir.

15 Temmuz gecesi işgalcilere ve darbecilere karşı gösterilen direniş Türkiye'nin yeniden dizayn edilmesine karşı bir dirençti.

28 Şubat'ın başörtüsü yasağı ile 15 Temmuz darbe girişiminin davalarının görülmesindeki sıkıntıları aynı "adalet" paketi içinde karşılaştırmak ciddi bir yanılgıdır.

Karşımızda ne Gandhi gibi gücünü milletten alan sahici bir lider ne de millet iradesinde temellenen bir demokrasi hareketi var. Ve dahası, millet iradesini iplemeyen bu eylem için rüzgar arkadan değil karşıdan esiyor.

Post-Kemalizm CHP'nin Kemalizm'den vazgeçmesinden ziyade, Kemalizm'in artık hâkim ideoloji olduğu toplumsal düzenin ortadan kalkması demektir. Bu tarihi kırılma CHP'nin kendisine yeni bir misyon belirlemesine yol açtı.

AK Parti, Cumhuriyetçi elitlerin kapattığı siyaset alanını yeniden açmış ve genişletmiş, ülkenin toplumsal düzenini demokratik çizgiye çekmiştir.

Hem yeni bir hükümet sisteminin uyum yasalarını çıkarmak lazım. Hem de vesayetle mücadele edilirken yıpranan kurumların yeni bir ruhla inşa edilmesi mecburiyeti bulunuyor.

Halkın önüne çıkarak oy isteyen ve siyaset yapan bir Cumhurbaşkanı'nın o siyaseti sürdürebilmek için halkla ilişkisini sağlayan partiye üye olması gerekiyordu. Şimdi o gerçekleşiyor.

Peki ya bunca yıldır, yerli ve milli siyasetçilerin hepsinin talep ettiği hükümet sistemi değişiminin en önemli özelliği hakkında hiç mi fikrin yok. Hadi 18 maddelik anayasa değişikliğini okumadın.

Diasporadaki sosyal ve ekonomik sermayeleri göz önünde bulundurulduğunda örgütün sadece ülke içerisinde pasifize edilmesinin sorunu bütünüyle çözmeyeceği açıktır.

Aslında mecliste yapılan oylama halka gidip gitmeme kararı almak için yapılıyor. Fakat CHP'nin seçim tarihi belli. Halka giderse kaybedeceğini düşünüyor.

Hukukun kaynağı maalesef göz ardı ediliyor. Evrensel hukuk diye bir kavram var. Nasıl evrenselse? Kim karar verdiyse bunun evrensel olduğuna? Cidden merak ediyorum.

Bölgemiz bölünmüş devletlerle, istikrarsız siyasal yapılarla dolu. Türkiye, son 14 yılda içeride demokratikleşme, dışarıda özerkleşme çabası içinde oldu.