Tayyip Erdoğan'ı cumhurbaşkanlığına götüren süreci yorumlayan SETA analisti Hatem Ete, Erdoğan'ın en önemli başarısının kapalı kapılar ardında meseleleri konuşmaya alışmış siyasi elitlerin aksine, problemleri meydanlara çıkıp toplumla paylaşması olduğunu belirtti.
Devamı
Muhalefetin, Erdoğan'ın sembolik ve tarafsız bir cumhurbaşkanı olamayacağı' eleştirilerini yorumlayan SETA analisti Yunus Akbaba, bugüne kadar sembolik' kavramıyla kurucu ideolojinin devamlılığının, tarafsızlık' kavramıyla da vesayet rejiminin çıkarlarının sağlandığı değerlendirmesinde bulundu.
Devamı
AK Parti, kimlik ihtiyacını siyasi misyonla ikame ederek, hem tabanına siyasi bir sorumluluk aşıladı, hem de kimliğin yükleyeceği toplumsal taban daralması dezavantajından kurtuldu.
Önümüzdeki süreçte cumhurbaşkanı seçilen aktörlerin cumhurbaşkanlığı makamına kendi rengini katmalarını beklemek son derece doğal.
SETA analisti Taha Özhan, AK Parti'nin varoluşunu 27 Nisan Bildirisi'ne verdiği cevapla sağladığının altını çizerek, partinin yürüttüğü siyasetle doğrudan vesayet rejimin ana kodlarına taarruza geçtiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı, Başbakan, Hükümet ve Parti arasında kurulması kuvvetle muhtemel uyumlu çalışma ortamı da önem arz ediyor. Bu yönüyle AK Parti, gerekten de bir restorasyon, inşa ve ihya imkanıyla karşı karşıya.
Siyasetçi Davutoğlu da kendi düşünce dünyası ile Türkiye'nin ihtiyaçları ve realiteleri arasında bir sentez yakalamak zorunda. Önümüzdeki dönemde Davutoğlu sentezlerin adamı olma durumunda.
Devamı
Türkiye'yi bölgesel bir güç olmaktan ziyade küresel bir merkez konumuna taşıma isteği, Davutoğlu'nun bu siyaseti Başbakanlığı döneminde de devam ettireceği öngörülmektedir.
Devamı
Davutoğlu isminde karar kılınmasıyla AK Parti, hem parti içerisine yönelik dizaynlara kapalı olduğu hem de bugüne kadar izlediği siyasetin temel çizgisi ile felsefesine sadık kalacağı mesajını verdi.
Özellikle berbat bir tercüme bürosunun ötesinde düşünsel faaliyeti bulunmayan, Batı'da(n) ezberledikleri ve akıllarında kalanları Türkçe aktarmaktan başka bir özelliği olmayan, 28 Şubat'la her türlü tefessühün zirvesine çıkmış kalemlerin ontolojik bir düşmanlık besledikleri bir isim oldu.