Demokratik EÄŸitim Paketi

Seçmeli derslerin üzerinden bir yıl gibi kısa bir süre sonra, dün (30 Eylül 2013) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan demokratikleşme paketiyle artık özel okullarda farklı dillerde eğitimi tartışıyoruz.

Devamı
Demokratik EÄŸitim Paketi
Hedef Demokrasi mi Erdoğan mı

Hedef Demokrasi mi, Erdoğan mı?

Tartışma ve ayrışma paket üzerinden yaşansa da, aslında, Erdoğan'a yönelik tutumdan besleniyor. 12 Eylül 2010 referandumundan beri, Erdoğan'a ilişkin tutum alışlar, siyasal mevzilenmenin temel göstereni haline dönmüş durumda.

Devamı

Türkiye'de MİT Krizi'yle tartışmaların odağı olan Fidan'ın bu kez uluslararası kamuoyunun gündemine gelmesi, birçok tartışma ve yorumu da beraberinde getirdi. Bu tartışmalar bağlamında SETA araştırmacılarının yaptığı analizleri bir arada sunuyoruz.

Anayasa'da devlet "...insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti" olarak tanımlanır. Yani demokrasi, laiklik, hukuk devleti gibi temel nitelikler, Atatürk milliyetçiliği ve Anayasa'nın en sorunlu bölümü olan "Başlangıç" ilkeleriyle kuşatılarak sınırlandırılmıştır. Daha doğrusu, bu temel nitelikler, kendilerini devletin sahibi olarak gören bürokratik elitin keyfi tasarruf ve yorumlarına açık hale getirilmişlerdir.

Başbakan Erdoğan, beklenen demokratikleşme paketini hafta başında açıkladı. Paketin Türkiye'nin yüzyıllık siyasi ve toplumsal sorunlarının çözümü yönünde olumlu bir aşama olduğuna kuşku yok. Yeni Anayasa yazımının tıkandığı, çözüm sürecinin devam etse de aksadığı, Gezi eylemlerinin hükümet karşıtı cepheyi genişleterek sertleştirdiği, dışarıdaki gelişmelerin iç gerilimi tetiklediği, yakın zamanda sırasıyla gerçekleşecek yerel, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin siyasal gündemi kutuplaştırdığı bir ortamda açıklanan paket, AK Parti'nin hem karşılaştığı sorunları reform paketleriyle aşma eğilimini hem de yeni Türkiye'yi demokratik bir vizyon ekseninde inşa etme kararlılığını teyit etmesi açısından önemlidir. Böyle bir konjonktürde AK Parti hükümetinin güvenlik enstrümanlarından medet ummak yerine demokratik reform iradesini tahkim etmeye yönelmesi takdir edilmelidir.

30 Eylül 2013'te açıklanan demokratikleşme paketi Kürt meselesi ve PKK açısından yeni bir dönüm noktası oldu. Ortaya çıkan paketi elinin tersiyle iten Barış ve Demokrasi Partisi'nin demokratikleşmeye katkı vermediği ortada. Kürt siyasi hareketi yıllar içinde kendisine bir 'Kürt meselesi dünyası' yarattığının farkına varamadı. Bu dünyanın en temel özelliği Kürt meselesinin adeta hiç bitmeyecek, hiç normalleşmeyecek bir sorun olarak algılanması var. Özellikle sıradan bir Kürt bireyin sadece Kürt olmaktan kaynaklı şikâyetleri ortadan kalkmaya başlayınca Kürt siyasi hareketi ciddi bir boşluğa düşüyor. Tam da bu sebepten, Kürt sorunu çözüldükçe PKK vesayetinden kurtulması beklenen Kürt siyasi hareketi daha fazla PKK'nın dipnotuna dönüşüyor.

Siyaset ve Yalnızlaşan AK Parti

AK Parti siyaset yapımında daha da yalnızlaşabilir. Tedrici demokratikleşme yükünü tek başına taşımaya devam ettikçe, AK Parti'nin siyasi hegemonyasını sürdürmemesi için bir sebep bulunmuyor.

Devamı
Siyaset ve Yalnızlaşan AK Parti
İnşa Sürecine Muhafazakà rlık Harcı

İnşa Sürecine Muhafazakârlık Harcı

Başbakan'ın tartışmaya yol açan konuşmasını seküler yaşam tarzına müdahale niyeti olarak değil, dindar değerlere ve yaşam tarzına meşruiyet ve özgüven aşılama teşebbüsü olarak okumak daha doğru olur.

Devamı

Muhammed Mahmud Olayları'nın ikinci yıldönümünde yapılacak gösteriler, iki yıl önceki olaylarda yer almayan İhvan için hatasını telafi şansı sunuyor.

SETA Eğitim Direktörü Dr. Bekir Gür, dershane tartışmaları kapsamında kimi medya organlarınca bağlamından kopartılarak haberleştirilen Mart 2011 tarihli SETA raporu hakkında bir basın açıklamasında bulundu.

Ortaya çıkan yeni Türkiye binasını, anayasadan kaynaklanan eski vesayetçi temelin taşıması mümkün değildir.

Diyarbakır ziyaretinde ortaya konan siyasal performans, Kürt hareketinin siyasal zemine ve Erdoğan'ın siyasal etkinliğine ilişkin erken şüphelerini izale edici bir etkiye yol açacaktır.

Açıkçası soru şudur: Dershanelere yönelik bir düzenleme girişimi, ne zaman yapılırsa bir “darbe” olmaz?

Özellikle son dönemde dershane çerçevesinde ortaya çıkan İslami siyasal aktörler arasındaki iç tartışmaların daha net gösterdiği gibi, artık son on yılın bir muhasebesini yapmak hem bir gereklilik hem de bir ihtiyaçtır.

Türkiye'nin sancılı dönemlerinde, eleştirilmek pahasına aldığı 'soğukkanlı kararlarıyla' bilinen Gülen Cemaati'nden Yeni Türkiye'de benzer bir rasyonalite beklenmektedir.

Gülen Cemaati topluma hizmet etmek istiyorsa, kendini sivil toplum faaliyetleriyle sınırlamalı, bürokrasideki kazanımlarıyla siyaseti etkileme hevesinden vazgeçmelidir.

SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Hatem Ete, vesayet sonrası dönemde dini cemaat misyonunun sivil alanın dışına çıkarılıp, gündelik siyaset mühendislikleriyle ilişkilendirilmesinin artık doğru olmadığını belirtti.

Cemaat'e en güçlü güvence, emniyet ve yargıdaki örgütlenme değil, bürokrasiden özgürleşip topluma yaslanmak ve hizmetlerin milletin gönlündeki yeridir.